22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir kısım insanlar Mevlânâ hazretlerine gelip; "Bâzı kimseler mescidde dünyâ lafı ediyor."<br />

diye şikâyette bulundular. Bunun üzerine Mevlânâ hazretleri; "Her kim altı yerde dünyâ sözü<br />

ile meşgûl olursa otuz yıllık temiz ve kabûl olmuş ibâdeti reddedilir ve boşa gider. Bu altı<br />

yerin birincisi mescid, ikincisi ilim meclisi, üçüncüsü cenâze, dördüncüsü mezarlık, beşincisi<br />

ezan vakti, altıncısı Kur'ân-ı kerîm okunurkendir. Bunların herbirisinin geniş açıklamaları<br />

vardır." buyurdu.<br />

Bir gün Selçuklu Sultanı İzzeddîn Keykâvus, Mevlânâ hazretlerini ziyârete gelmişti. Mevlânâ<br />

hazretleri ona gerektiği gibi iltifat etmedi. Sultan bu hâle şaştı ve tevâzu gösterip; "Mevlânâ<br />

hazretleri bana nasîhatte bulunsun." dedi. Bunun üzerine Mevlânâ hazretleri; "Sana ne<br />

nasîhat vereyim? Sana çobanlık emretmişler, sen kurtluk ediyorsun. Sana bekçilik<br />

emretmişler sen hırsızlık yapıyorsun. Allahü teâlâ seni sultan yaptı, sen şeytanın sözü ile<br />

hareket ediyorsun." buyurdu. Bu ağır nasîhat üzerine Sultan ağlayarak dışarı çıktı.<br />

Medresenin kapısında başını açıp tövbe etti ve; "Yâ Rabbî! Mevlânâ hazretleri bana sert<br />

sözler söyledi ise de senin için söyledi. Ben zavallı kul da bu alçak gönüllülüğü ve yakarışı<br />

gösteriyor ve sana yalvarıyorum. Bana merhâmet et." dedi ve pişmanlıkla oradan ayrıldı.<br />

Bir zaman Selçuklu vezîri Muînüddîn Pervâne, Mevlânâ hazretlerini ziyârete geldi. Fakat<br />

Mevlânâ hazretleri onu karşılamaya çıkmadı. Vezir büyük bir sıkıntıyla Mevlânâ'nın<br />

kapısında beklemeye başladı. Sultan Veled babası adına vezîre mâzeretler beyân edip özür<br />

diledi ve; "Efendim! Babam dedi ki, çok defâ benim Allahü teâlâ ile işim ve hâllerim olur.<br />

Vezirler ve dostlar beni her zaman göremezler. Onlar kendi hâlleri ve işleri ile meşgul<br />

olsunlar. Biz gider kendilerini buluruz." buyurdu. dedi. Vezir bu sözler üzerine başını iki eli<br />

arasına alıp düşüncelere daldı. Bu esnâda Mevlânâ hazretleri çıkageldi. Vezir hemen ayağa<br />

kalkıp; "Efendim niçin bize geç görünüyorsunuz?" dedi. Mevlânâ hazretleri buna hiç ses<br />

çıkarmadı. Vezir; "Ben şöyle bir şey düşündüm. Sanki bana; "Ey Pervâne! Muhtaç bir<br />

kimsenin beklemesi büyük zahmettir. Bunu öğren ve hiç kimseyi kapıda bekletme." demek<br />

istediniz öyle değil mi?" dedi. Mevlânâ hazretleri tebessüm edip; "Güzel düşünmüşsün. Ama<br />

öteden beri âdettir. Birinin kapısına çirkin bir dilenci gelse, onun karanlık benzini görmemek<br />

ve sesini işitmemek için eline bir şey tutuşturulup yolcu edilir. Ne var ki, güzel huylu, hoş<br />

biri geldiğinde; "Ekmek pişinceye kadar biraz sabret ve bekle." derler. Bizim de geç<br />

gelmemizin sebebi sizin muhabbet ve sevginizin bize hoş gelmesi ve bunları daha çok<br />

işitmek içindir. Vezir sevildiğini anlayıp gözyaşlarını tutamadı. Sevinçli olarak oradan<br />

ayrıldı.<br />

Mevlânâ hazretleri çok ibâdet ederdi. Yine bir gece sabaha kadar namaz kılmıştı. Yakınları<br />

kendisine; "Bu nasıl namazdır?" dediler. Mevlânâ hazretleri onlara; "Allahü teâlânın<br />

yenilmez arslanı hazret-i Ali namaz vakti olunca titrer ve rengi solardı. Ona; "Ey İmâm!<br />

Neyin var?" diye sorulduğunda, o; "Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Biz emâneti, göklere yere ve<br />

dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler (mesuliyetinden) korktular.<br />

Onu insan yüklendi." (Ahzâb sûresi: 72) buyruldu. Emânet vakti geldi." derdi. Namaz sözle<br />

anlatılamayacak bir şekilde Allahü teâlâ ile konuşmaktır. Hazret-i Ali'nin hâli böyle olunca<br />

bizlerinki nasıl olmalıdır?" buyurdular.<br />

Buyurdular ki; "Sünnet-i seniyyeye harfiyen uymak lâzımdır."<br />

"Helâl kazanıp helâlden yemeli, giyinmeli, çalışmalıdır. Her hareketi Resûlullah efendimize<br />

uydurmalıdır."<br />

"Dargınlar barışmalıdır. Önce davranan önce Cennet'e girer."<br />

"Tenhâda yalnız kalınca da günahtan sakınmalıdır."<br />

"Nefsi mağlûb etmek için, onu rahatsız etmelidir. İstediği şeyi vermemelidir. En tesirlisi,<br />

gündüzleri oruç tutmak, geceleri az uyuyup namaz kılmaktır."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!