22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yapabilir. Fakat makâmı ile müslümanlara hizmet etmeyi herkes yapamaz. Bunun için artık<br />

senin yanına gelmiyorum." dedi. Zâbıta âmiri bunları dinledikçe gözyaşları sel oldu ve; "Çok<br />

doğru... Çok doğru..." dedi. Uyanınca, istifâ etmekle ne büyük bir hatâ yaptığını anladı.<br />

Sabah olunca derhal hükümdârın huzûruna çıkıp, eski vazîfesini yeniden istedi. Hükümdâr<br />

anlayışla karşılayıp, onu tekrar eski vazîfesine tâyin etti. İşte bu zâbıta âmirinin vazîfesi<br />

müslümanlar için ne kadar kıymetli ise, senin vazîfen de o derece mühimdir. Bunun için,<br />

benim hizmetime gelmenden çok, vazîfene devâm etmen önemlidir. Çünkü senin vazîfen,<br />

pekçok müslümanı ilgilendiriyor. Onların başında senin gibi adâletli ve emîn bir kimsenin<br />

bulunması lâzımdır. Böylece onlar da huzur ve refah içinde yaşasınlar. Bizim rızâmız<br />

bundadır. İstifâ edip bize hizmette bulunmana aslâ rızâmız yoktur."<br />

Bir gün birkaç kişi gelip Mevlânâ hazretlerine; "Efendim! Allahü teâlânın velî kulları vefât<br />

edince, tasarruf hakkına sâhib olurlar mı? Hayatta oldukları gibi insanlara yardım edip,<br />

sıkıntılarını giderirler mi?" diye sordular. Mevlânâ hazretleri de; "Cenâb-ı Hakk'ın evliyâ<br />

kulları âhirete intikâl ettiklerinde, dünyâdakine oranla daha çok tasarrufa sâhib olurlar.<br />

Dünyâdaki tasarruf hududlu, âhiretteki ise hududsuzdur." buyurdu. Oradakiler; "Dostlarınıza<br />

ve talebelerinize dünyâdaki gibi âhirette de ihsân ve merhamet eder misiniz?" deyince,<br />

Mevlânâ; "Ey dostlarım! Kılıç kınında iken kesmez. Kınından çıktığı zaman keser. Bize<br />

şefâat hakkı verilirse, elbette biz de sizlere şefâat ederiz." buyurdu.<br />

Mevlânâ hazretleri kendisine vedâlaşmak üzere gelmiş bulunan ve nasîhat isteyen<br />

sevdiklerine; "Kardeşlerim! Aklınız bir servet ve bir makâma bağlı kalmasın. Yalnız kalp<br />

gözlerinizin açılmasını düşünün. Birbirlerinizi çok seviniz. Çünkü düşmanlar pusudadır."<br />

buyurdular.<br />

Talebelerinden biri, Mevlânâ hazretlerine incir getirmişti. Mevlânâ hazretleri inciri aldı ve;<br />

"Hayli güzel incir, fakat kemiği var." buyurdu ve yere bıraktı. Talebe; "İncirin nasıl kemiği<br />

olur?" diye hayret etti ve yavaşça incirleri alıp gitti. Bir zaman sonra tekrar bir sepet incirle<br />

dönüp geldi ve sepeti Mevlânâ hazretlerinin önüne koydu. Mevlânâ hazretleri bir tane alıp<br />

yedi ve; "Bu incirin kemiği hiç yoktur." buyurdular ve incirleri orada bulunanlara dağıtmasını<br />

emrettiler.<br />

Herkes bu duruma şaşakaldı. O talebe dışarı çıktığında oradakiler ona gidip inciri nereden<br />

topladığını sordular. O da; "Vallahi bir dostum vardı. Onun bahçesine uğradım. Bahçıvanı<br />

bağda bulamadım. İzni olmaksızın bir sepet toplayıp Mevlânâ hazretlerine getirdim. Fakat<br />

niyetim bahçıvanı gördüğümde topladığım incirlerin bedelini ödemekti. Mevlânâ hazretleri<br />

velîlik nûru ile bunu anladı ve yemedi. İşte incirin kemiği buydu. Bu defâ doğruca o dostun<br />

bağına vardım. Ondan iyi incir satın alıp bedelini ödedim ve helâllaştım. O da kabûl etti. İşte<br />

Mevlânâ hazretleri bunu kabûl edip iltifâtlarda bulundu.<br />

Bir gün Mevlânâ hazretlerine kötü huylu ve kötü tabiatlı kimselerden soruldu. Bunun üzerine<br />

şu ibretli hâdiseyi anlattı: "Bir gün bir akrep bir ırmağın kenarında dolaşıyordu. Birdenbire<br />

bir kaplumbağa akrebin yanına gelip ona; "Burada ne yapıyorsun?" dedi. Akrep; "Ben<br />

ırmağın öte yanına geçmek için bir çâre arıyorum. Çünkü benim bütün yavrularım ırmağın<br />

öte yanındadır." diye söyledi. Kaplumbağa da şefkati ve yabancıya iyi davranması sebebiyle<br />

onu en yakın bir akrabâsıymış gibi sırtına alıp su üzerinde yüzmeye başladı. Irmağın ortasına<br />

gelince akrebin sokmak arzusu uyandı. Kaplumbağanın sırtında iğnesini dokundurdu.<br />

Kaplumbağa; "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Akrep; "Hünerimi gösteriyorum. Sen bana iyilik<br />

edip yarama merhem koydun. Ben de sana iğnemi sokuyorum. Benim göstereceğim şefkat de<br />

ancak budur." dedi. Bunun üzerine kaplumbağa hemen suya daldı. Akrep de boğulup gitti."<br />

Mevlânâ hazretleri bundan sonra şu beytleri okudu: "Câhil, yakınlık gösterse de sonunda<br />

câhilliğinden ötürü seni incitir." Sonra da; "Ahmağın sevgisi, ayının sevgisine benzer. Onun<br />

kini sevgi, sevgisi kindir. Haydi kötü nefsi öldürün. Bu hususta ihmal göstermeyin. Onu diri<br />

bırakmayın. Çünkü o akreptir." buyurdular.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!