22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gibi bir âcizin, bir çâresizin kuvveti ve tâkatı ancak bu kadardır, mâzur buyur yâ Rabbî!"<br />

demek istiyorum. YoksaO'na lâyık bir ibâdeti kim yapabilir?" buyurdu.<br />

Mevlânâ hazretleri, müslim veya gayr-i müslim herkese karşı yaptığı iyi muâmele ve güler<br />

yüz ile her tarafta meşhûr oldu. O zamanlar İstanbul'da bulunan meşhûr bir hıristiyan papaz,<br />

merâk edip Mevlânâ'yı görmek istedi. Yollara düşüp Konya'ya geldi. Konya'da yaşayan<br />

hıristiyanlar onu karşıladılar. Yolda giderken Mevlânâ'yı gördüler. Papaz süratle yetişip,<br />

Mevlânâ'ya çok tâzim ve hürmet gösterdi. Mevlânâ da onu iyi karşıladı. Papaza, papazın<br />

yaptığından daha fazla iltifatta bulundu. Papaz ve orada bulunan diğer hıristiyanlar,<br />

Mevlânâ'nın bu iltifât ve güzel ahlâkı ve bu olgunluğu karşısında dayanamayıp, Kelime-i<br />

şehâdet getirip müslüman oldular.<br />

Mevlânâ, bir gün oğlu Sultan Veled'e: "Oğlum! Eğer Cennet'te olmak istersen, herkes ile<br />

dost geçin, hiç kimseye kin tutma, herkese tevâzu göster. Zîrâ alçak gönüllü olmak asıl<br />

sultanlıktır." buyurdu.<br />

Mevlânâ, ezân-ı şerîf okunmaya başladığı zaman, ya ayakta durur veya dizi üstüne oturarak<br />

huşû içinde dinlerdi. Bitince de ezân-ı şerîf duâsını okuyup, salevât-ı şerîfe söylerdi. Sonra<br />

namaza kalkar, talebelerine, namazı vaktinde kılmalarını tavsiye ederdi. Buyururdu ki: Belh<br />

şehrinde bir kimse vardı. Her ne zaman ezân okunmaya başlasa bütün işini bırakır, iki dizi<br />

üstüne gelerek otururdu. Ezânı, mütevâzî bir hâlde dinler, bitince salevât-ı şerîfe getirir, ezân<br />

duâsını okurdu. Sonra araya bir iş karıştırmadan hemen namazını kılardı. Bu kimse devamlı<br />

böyle yapar, hiç bu âdetini bozmazdı. Nihâyet bir gün vefât etti. Cenâzesini teneşirde<br />

yıkarken ezân-ı şerîf okunmaya başladı. Cenâze birden doğruldu, ezân bitinceye kadar diz<br />

üstü oturarak hareketsiz bekledi. Sonra tekrar yattı. Cenâzeyi kabre koyduklarında, suâl<br />

melekleri geldiler. Bu sırada onlara Allahü teâlâdan; "O kulum, ismim anıldığı zaman,<br />

ismimi aziz tutarak hürmetle beklerdi. Siz de onu ziyâret edip aziz tutun." hitâbı geldi.<br />

Mevlânâ, başkalarından bir şey istemeyi talebelerine yasak ederek; "Başkasına el açıp bir şey<br />

isteyen, bizim talebemiz değildir. Ona dünyâda da âhirette de şefâat etmeyiz ve ondan uzak<br />

dururuz. Biz, talebelerimize dâimâ vermeyi, ihsân ve ikrâmlarda bulunmayı, herkese karşı<br />

tevâzu üzere bulunmayı, tatlı sözlü, güler yüzlü olmayı tavsiye ediyoruz. El açıp istemek<br />

bizim yolumuzda yoktur." buyurdu.<br />

Sultân Veled anlatır: "Ben, beş yaşında idim. Bir gün babamın, talebelerine şöyle dediğini<br />

duydum: "Ben yedi yaşımda iken, nefsim tamâmiyle rûhuma tâbi oldu. Nefsî isteklerimden<br />

kurtuldum." Bunu dinleyen talebelerden biri; "Efendim! Biz, sizi devamlı nefsinizle<br />

mücâhede eder hâlde görüyoruz. Bu sözünüzü nasıl anlamak icâbeder?" dedi. Bu suâle;<br />

"Nefs, yaratıkların içinde en ahmak olanıdır. Hep kendi zararını ister. Onun yakasını<br />

bırakmağa gelmez. Çünkü en büyük düşman nefstir. Büyüklerimiz, ölünceye kadar nefsle<br />

mücâdele etmiştir. Biz de öyle yaparız." cevâbını verdi.<br />

Önceleri Mevlânâ hazretlerinin büyüklüğünü anlayamayan, onun devamlı aleyhinde söz<br />

söyleyen biri bir gün rüyâsında gördüklerini anlattı: "Rüyâmda Karatay Medresesindeki<br />

dershânenin ortasında, Peygamber efendimizi oturur hâlde gördüm. Sanki güneş gökten<br />

inmişti. Nûrundan gözler kamaşıyor, Eshâb-ı kirâm da hizmet ediyorlardı. Ben huzûruna<br />

doğru ilerleyip kendilerine selâm verdim. Selâmımı aldılar ve yanlarında bulunan tabaktaki<br />

yahniden bir parça sundular. Yahniyi alarak; "Yâ Resûlallah!Etlerin en lezzetlisi, en güzeli<br />

hangisidir?" diye sordum. Buyurdu ki: "Etlerin en iyisi, kemiğe bitişik olanıdır." O anda<br />

uyandım. Her tarafımı nûr kaplamıştı. Büyük bir sevinç içinde Karatay Medresesine gittim.<br />

Dershânenin ortasında, Peygamber efendimizi gördüğüm yerde Mevlânâ hazretleri<br />

oturuyordu. Hayretle yanlarına yaklaştım ve selâm verdim. Selâmımı tebessüm ederek aldı.<br />

Daha ben rüyâmı anlatmadan: "Sevgili Peygamberimiz; "Etlerin en iyisi, kemiğe bitişik<br />

olandır." buyurdu." dedi. Mevlânâ'nın rüyâmdan haberdâr olduğunu anlayınca, düşüp<br />

bayıldım. Ayıldığımda büyük bir sevgiyle ellerini öpüp, talebeliğe kabûl edilmemi taleb ettim

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!