22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

öğrendi. Onların teveccühlerini kazanan Mevlânâ Celâleddîn, Şam Medresesinde zaman<br />

zaman Hızır aleyhisselâm ile görüştü. Tasavvuf ilminde bir müşkili olursa Hızır aleyhisselâm<br />

ortaya çıkıp meselelerini hallederdi. Tefsîr, hadîs, fıkıh, mantık, usûl, meânî, edebiyât,<br />

matematik, fen, tıp gibi pek çok zâhirî ilimlerde mütehassıs oldu. Gündüzleri ilim öğrenir,<br />

gecelerini ibâdet içinde, Allahü teâlâyı zikrederek ve Kur'ân-ı kerîm okuyarak geçirirdi.<br />

Seher vakitlerinde tövbe ve istiğfâr ederek çok ağlar, gözyaşları sel gibi akardı. Allahü<br />

teâlânın muhabbetiyle yanar, O'na kavuşmak arzusuyla tutuşurdu. Tasavvuf ilminde de<br />

yüksek derecelere kavuşan Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Rûmî, hocalarından icâzet,<br />

diploma alıp, önce Kayseri'ye hicret eden Seyyid Burhâneddîn hazretlerini ziyâret etti. Onun<br />

feyz ve teveccühlerine kavuşup, duâsını aldı. Oradan berâberce Konya'ya döndüler.<br />

Seyyid Burhâneddîn hazretleri, Mevlânâ'nın dört senelik Halep ve Şam tahsîlinde bir hayli<br />

ilerlemiş olduğunu gördü. Tasavvuf yolunda riyâzete ve mücâhedeye devâm ettirdi. Mübah<br />

olanları azaltıp, zarûret mikdârı kullanırdı. Ona; "Karnınız aç olsun. Bunun için de çok oruç<br />

tutunuz. Çünkü oruç, hikmet hazînelerinin anahtarıdır. Oruç tutmak; kalp gözünün<br />

açılmasına, kalbin rikkate gelmesine sebeb olur." buyurdu. Mevlânâ hazretlerinin, on beş gün<br />

ağzına hiç lokma koymadığı zamanlar olurdu. Nefsinin istediklerini yapmamak için kapıda<br />

köpekler için hazırlanan yemek artıklarının yanına gider, nefsine; "Ey nefs! Bana istediklerini<br />

yaptırıp, rûhumu emrin altına almak mı istiyorsun? Arzunun yerine gelmesini istiyorsan,<br />

önce yemek artıklarını yemen lâzım! Ya ye veya beni bu hâlimle kabûl et!" diyerek nefsiyle<br />

mücâdele ederdi. Böylece nefsinin isteklerini hiç yapmaz, onu rûhuna köle ederdi ve bu halde<br />

aylar birbiri ardından geçer giderdi.<br />

Mevlânâ hazretlerinin iyice olgunlaştığını anlayan Seyyid Burhâneddîn hazretleri ona;<br />

"Evlâdım! Şimdiye kadar bildiğim ne varsa hepsini sana öğrettim. Bundan sonra senin daha<br />

da olgunlaşman, pek büyük mertebelere kavuşman, Tebrizli Şems'in (Şems-i Tebrîzî'nin)<br />

gelmesine bağlıdır. Onun şefkat kanatları altında aşamadığın engelleri aşar, mânevî hâllere<br />

kavuşursun. O, seni tasavvufun en mahrem noktalarına çeker, sen de ona, aynı âlemi<br />

anlatırsın. Bu şekilde birbirinizi tamamlar ve yeryüzünün en büyük iki dostu olursunuz.<br />

Bense Kayseri'ye gidip ömrümün sonlarını orada geçiririm." buyurdu. Mevlânâ hazretleri<br />

hocasına, Kayseri'ye gitmeyip berâber kalmaları için çok ısrâr ettiyse de kabûl ettiremedi.<br />

Mevlânâ, Seyyid Burhâneddîn hazretlerini Kayseri'ye uğurladı. Kayseri'de bir müddet<br />

yaşayan Seyyid hazretleri, bir gün abdestini alıp hizmetçisine; "Git kapıyı kapa ve dışarıda,<br />

Seyyid Burhâneddîn vefât etti, diye bağır." buyurdu. Hizmetçi dışarı çıkınca, Seyyid<br />

hazretleri secdeye kapanarak; "Yâ Rabbî! Seni ve Resûlünü çok seviyorum. Sana kavuşmak<br />

arzum son haddine ulaştı. Beni bu sevgime ve arzuma bağışla. Lâ ilâhe illallah,<br />

Muhammedün Resûlullah." dedi ve rûhunu teslim etti. Hizmetçinin haberi üzerine Kayseri<br />

bir anda anababa gününe döndü. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerine haber salındı.<br />

Cenâze hazırlıkları yapılıp kefenlendi. Namazı kılınıp, defn işleri halledildi. Mevlânâ<br />

hazretleri haberi işitince Kayseri'ye geldi. Hocasının kabri başında Kur'ân-ı kerîm okuyarak<br />

mübârek rûhuna bağışladı. Seyyid hazretlerinin kitaplarını Mevlânâ'ya teslim ettiler. Bu<br />

kitaplar arasında Şems-i Tebrîzî'nin hazırladığı meşhûr Makâlât isimli eser de vardı.<br />

Mevlânâ hazretleri o sıralarda Konya'ya yerleşmiş bulunan zamânın en büyük kelâm ve<br />

tasavvuf âlimlerinden olan Sadreddîn-i Konevî hazretlerinden de ilim öğrendi. Onun feyz ve<br />

teveccühlerine kavuştu. Mânevî yolda yüksek derecelere ulaştı.<br />

Hocası Sadreddîn-i Konevî hazretleri anlatır: "Rüyâmda Fahr-i kâinât efendimizi gördüm.<br />

Yanlarında Eshâb-ı kirâm ile medreseyi teşrîf etmişlerdi.Sofanın ortasına oturdular. Bu sırada<br />

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de oraya gelip uygun bir yere oturdu. Peygamber efendimiz<br />

Mevlânâ'ya çok iltifât ettiler ve hazret-i Ebû Bekr'e dönerek; "Yâ Ebâ Bekr! Ben Celâleddîn<br />

ile diğer peygamberlerin arasında öğünürüm. Çünkü onun öğrendiği ilim, işlediği amelin feyz<br />

ve nûru ile ümmetimin gözleri aydın olur. O benim oğlumdur." buyurdular. Mevlânâ'yı sağ<br />

tarafına oturttular. Peygamber efendimiz bu rüyâ ile, talebelerimden Mevlânâ'nın derecesinin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!