22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sekiz gün sonra vefât etti. Dergâhının bahçesine defnedildi. Yerine Sâdık isimli oğlu şeyh<br />

oldu. Diğer oğullarından Şeyh Muhammed, Şam Mevlevî Dergâhı, Şeyh Mûsâ ise Kasımpaşa<br />

Mevlevî Dergâhı şeyhliği yaptılar.<br />

1) Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân; c.2, s.54<br />

CELÂL TEHÂNİSERÎ;<br />

Hindistan'da yetişen velîlerden. Doğum târihi belli değildir. Aslen Belhlidir. Babasının ismi<br />

Kâdı Mahmûd'dur. Anne ve baba tarafından hazret-i Ömer'e dayanır. 1581 (H.989) senesinde<br />

vefât etti. Vefât ettiğinde doksan beş yaşını geçmişti. Kabri, doğum yeri olan Tehâniser'dedir.<br />

Celâl Tehâniserî küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Yedi yaşında Kur'ân-ı kerîmi ezberledi.<br />

On yedi yaşına geldiğinde bütün ilimleri öğrenip ders ve fetvâ vermeye başladı. Bir gün hoş<br />

bir ses ile okunan gazeli duydu. O anda kendisini Allahü teâlânın aşkı kapladığından düşüp<br />

bayıldı. Ayıldığında tasavvuf yolunu öğrenmek için Abdülkuddûs hazretlerinin sohbetlerine<br />

devâm etti. Kısa zamanda kemâle gelerek icâzet, diploma aldı.<br />

Celâl Tehâniserî, ilmi ile âmil idi. Ömrünü ibâdet, tâat, ders vermek ve insanlara vâz ve<br />

nasîhat etmekle geçirdi. Edepleri gözetmeye, farzlardan başka nâfileleri yapmaya,<br />

gece-gündüz Allahü teâlâyı zikretmeye ve vakitlerini değerlendirmeye çok dikkat ederdi.<br />

Çoğunlukla Allahü teâlânın aşkı ile kendinden geçmiş bir hâlde olurdu. Namaz vakti gelince<br />

talebeleri; "Allahü ekber, Allahü ekber." dediğinde kendine gelir, namazı kılmak için<br />

kalkardı.<br />

Celâl Tehâniserî'nin ölüm hastalığı, sekerât hâli günlerce uzadı. Bu sebepten bir şaşkınlık ve<br />

ızdırap hâsıl oldu. On altı gün sonra kendine gelince, talebelerinin büyüklerinden olan Şeyh<br />

Nizâm bu hâle üzüldüğü için; "Efendim, bu ne hâldir?" diye sorunca, Celâl Tehâniserî<br />

coşarak şu beyti okudu:<br />

Vücûdundan fânî olan kimseler,<br />

Harften sûretten, mânâya geçerler.<br />

Talebelerine şöyle buyururdu: "Âşıklar, keşf ve kerâmet konaklarında durmak istemesinler.<br />

Daha yukarılara çıksınlar. Hiçbir şeye bağlı kalmasınlar. Her şeyden kesilerek ve<br />

uzaklaşarak, can çıkarcasına ilerlesinler. Bu da şöyle olur; ibâdetlere, zühde; dünyâya düşkün<br />

olmamaya ve riyâzete, nefsin isteklerine uymamaya dikkat etsinler. Bunları vesîle bilsinler.<br />

Az yemek yesinler, hattâ can çıkıncaya kadar uğraşsınlar. Ölmeden evvel ölüp, nefslerini tam<br />

ıslâh edip, Hakk'a kavuşsunlar. Kendini tasavvuf yolunda sananlar ve câhil sûfîler (câhil<br />

tarîkatçılar) bu hususta hatâya düşüyor ve doğru yoldan çıkıyorlar. Bundan Allahü teâlâya<br />

sığınırız. Selef-i sâlihînden (radıyallahü anhüm ecmâîn) rivâyet edildi ki: "Usûlsüz vüsûl,<br />

kavuşma olmaz. Usûl; dînin emirlerine ve tasavvufta bulunduğu yola uymaktır." Kur'ân-ı<br />

kerîm okumak ve din ilimleriyle meşgûl olmak en iyi iştir."<br />

HERKESİN KALDIRACAK GÜCÜ YOKTUR<br />

Celâl Tehâniserî'nin talebelerinden birisi, birkaç sene onun sohbetlerinde bulunmasına rağmen, onda<br />

hiçbir mânevî hâl görülmemişti. Bir gün Celâl Tehâniserî'nin sohbetinde bulunan bu talebe, kendi<br />

kendine; "Şeyh Necmeddîn-i Kübrâ öyle bir zât idi ki, nazar ettiği kimse evliyâlık mertebesine<br />

kavuşurdu. Bugün böyle bir zât yok." diye aklından geçirdi. Celâl Tehâniserî onun bu düşüncesine,<br />

Allahü teâlânın izni ile vâkıf oldu. Onun bulunduğu tarafa bakarak; "Bugün de öyleleri vardır."<br />

buyurup, bir kere ona baktılar. Talebe o anda evliyâlık mertebesine kavuştu ve kendinden geçti.<br />

Evliyâlıkta en yüksek dereceye kavuşan talebe, kısa bir süre sonra vefât etti. Bunun üzerine Celâl<br />

Tehâniserî; "Herkesin bu işi kaldıracak gücü yoktur." buyurdu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!