22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sırada müslüman askerlerin arasından, atının üzerinde heybetli birinin meydana çıktığı<br />

görüldü. Tamâmen zırhlara bürünmüştü. Fakat kimse tanımıyordu. Rum'un karşısında dimdik<br />

durdu. Herkes son derece heyecanlı idi.Çarpışma başladığı gibi, çevik bir hareketle kılıcını<br />

Rum'un göğsüne sapladı. Müslüman saflarında tekbîr sadâları yükseliyordu. Rum tarafı ise<br />

şaşkına döndü. İkinci çıkan er de birincinin âkibetine uğradı. Sonra birkaç kişiyi daha<br />

öldürdü. Müslümanlar son derece sevinçliydi. Müslüman er yerine dönünce bu kahramanın<br />

Abdullah bin Mübârek hazretleri olduğunu görüp hayret ettiler.<br />

Seferde bile ibâdetlerini gizlerdi. Gazâ arkadaşı Muhammed bin Âyun şöyle anlatır:<br />

Seferde bir gece, Abdullah bin Mübârek (r.aleyh) istirâhate çekilmişti. Ben de mızrağıma<br />

dayanmış oturuyordum. Benim uyuduğumu zannedip kalktı ve fecr vaktine kadar namaz<br />

kıldı. Sonra beni namaza kaldırmağa geldi. Uyumadığımı ve halinden haberdar olduğumu<br />

anlayınca, hayâsından yüzü kızardı. Sefer boyunca böyle yaptı.<br />

İbn-i Hibbân ise şöyle anlatır:<br />

Bütün mücahidler İbn-i Mübârek ile Şam'a varmıştık. Orada halkın ibâdetini, gazâya hazır<br />

hallerini, her gün seriyyelerin, küçük askerî birliklerin geliş-gidişlerini görünce, İbn-i<br />

Mübârek; "Bu güzel haller ile Rabbimizin huzûruna çıkacağız. Burada Cennet kapılarını<br />

açtık." buyurdu.<br />

Misis'teki ikâmeti sırasında ilim, ibâdet ve cihâddan geri durmadı. Misis'te, ikindi namazında<br />

Cumâ Mescidi'ne gelir, güneş batıncaya kadar kıbleye karşı oturur, Allahü teâlânın zikriyle,<br />

meşgûl olur, kimseyle konuşmazdı. "Kim gündüzünü Allahü teâlâyı anarak geçirirse, o,<br />

bütün gün zikretmişlerden sayılır." buyururdu.<br />

Misis nâhiyesinde on yedi bin hadîs-i şerîf rivâyet etti. Küçük yaştaki talebesi Abde bin<br />

Süleymân'a hadîs-i şerîf yazdırır ilim öğretir, üstelik ona para da verirdi.<br />

Pekçok kez hacca gitti.<br />

Bir sene hacdan sonra rüyâsında gökten inen iki melekten birinin diğerine; "Bu sene kaç kişi<br />

hacca geldi?" dediğini duydu. Öbür melek; "Altı yüz bin kişi." dedi. "Peki kaç kişinin haccı<br />

kabûl edildi?" O da; "Bunlardan hiç birinin haccı kabûl edilmedi." diye cevap verdi.<br />

Abdullah bin Mübârek buyurdu ki:<br />

Bunu işitince üzerime büyük bir sıkıntı çöktü. Dedim ki:<br />

"Bunca insan, bunca zahmet ve meşakkate katlanıp dünyânın her tarafından hacca geldiler.<br />

Çöller aşarak zor şartlarda büyük sıkıntılara katlandılar. Bütün bu emekler boşa mı gidecek?"<br />

Bunun üzerine o melek; "Şam'da ayakkabı tâmir eden Ali bin Muvaffak adında biri vardır. O,<br />

hacca gitmeye niyet etmişti, fakat gidemedi. Lâkin haccı kabûl edildi. Altı yüz bin hacıyı ona<br />

bağışladılar da hepsinin haccı kabûl edildi." dedi.<br />

Abdullah bin Mübârek şöyle anlatıyor:<br />

Bunu işitince uykudan uyandım ve; "Gidip o zâtı ziyâret etmeliyim!" dedim.<br />

Arkadaşlarımdan ayrılıp, Şam kâfilesine katıldım. Şam'a gidince, o zâtın evini araştırıp<br />

buldum. Kapıyı çaldım. Bir kimse kapıya çıktı. Adını sordum. "Ali bin Muvaffak." dedi.<br />

İsmimi sordu. "Abdullah bin Mübârek." deyince, feryâd edip kendinden geçti. Ayılınca,<br />

gördüğüm rüyâyı kendisine anlattım. Haccının kabûl edildiğini ve kendi haccı ile berâber altı<br />

yüz bin kişinin ibâdetinin kabûl edildiğini de haber vererek; "Bana nasıl hayırlı bir amel<br />

işlediğini anlat." dedim. O da anlattı:<br />

Ben ayakkabı tâmircisiyim. Otuz seneden beri hacca gitmeyi arzu ederdim. Bu işimden, otuz<br />

senede üç yüz dirhem gümüş biriktirdim. Bu sene hacca gidecektim. Hanımım hâmileydi.<br />

Komşu evden burnuna yemek kokusu gelince; komşudan yemek istememi söyledi. Gidip,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!