22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir müddet sonra Müemmil, Ebû Abdullah Hanîf'i tekrar Câfer Huzâ'nın durumunu sormak<br />

üzere gönderdi. Ebû Abdullah Hanîf gidip Câfer Huzâ'yı sordu. Orada bulunanlar; "Câfer şu<br />

evdedir. Üç gündür ne bir lokma yemek yemiştir, ne de bir yudum su içmiştir." dediler. Ebû<br />

Abdullah, Câfer'in bulunduğu odaya girdi. Yüzünü yerlere sürüyor gördü, üzerinde de eski<br />

elbiseler vardı. Selâm verince, Câfer Huzâ yüzünü yerden kaldırdı ve selâmına cevap verdi.<br />

Yüzünü koyduğu yer göz yaşlarıyla ıslanmıştı. Ebû Abdullah Hanîf; "Ey Câfer! Bu ne<br />

hâldir?" diye sorunca; "Ey Abdullah! Hâlimi görüyorsun işte." dedi. Ebû Abdullah<br />

yumuşaklıkla muâmele edip, onu kaldırdı. Ona ev halkının hazırladığı yiyeceklerden az bir<br />

şey yedirebildi. Müemmil'in yanına dönüp gördüklerini anlattı. Müemmil; "İşte Câfer<br />

Huzâ'nın asıl hâli ortaya çıktı. Eğer o nîmetlere kıymet vermiş olsa böyle olmazdı." dedi.<br />

Câfer Huzâ'nın vefâtına yakın, yanına sûfî, derviş elbisesi giymiş biri geldi. O kimseye bakıp;<br />

"Bu tâifenin yâni tasavvuf ehlinin bâtını harâb olduğu zaman, zâhiri süslüdür. Zâhiri harâb<br />

olanların ise bâtınları güzeldir." buyurdu.<br />

952 (H.341) senesinde vefât etti. Şîrâz'da defnedildi.<br />

1) Nefehât-ül-Üns Tercümesi; s.281, 282<br />

2) Nesâyim-ül-Mehabbe min Şemâyimi'l-Fütüvve; s.150<br />

3) Nefehât-ül-Üns; s.255<br />

4) Sefînet-ül-Evliyâ; s.148<br />

CÂFER MEKKÎ;<br />

Büyük velîlerden. İsmi, Seyyid Câfer Mekkî'dir. Mekke-i mükerremede doğdu. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 1721 (H.1134) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti.<br />

Câfer Mekkî, evliyâdan Şeyh Muhammed Velîdî ile aynı zamanda yaşadı. Her ikisi de âlim,<br />

kâmil, sâlih ve velî kişilerdi. Talebelerinden Abdülkerîm Şirâbâtî yazdığı eserinde önce<br />

Muhammed Velîdî'nin sonra da Câfer Mekkî'nin üstünlüklerini ve kerâmetlerini bildirmiştir.<br />

Şirâbâtî şöyle anlatır: "Câfer Mekkî'nin sayılamayacak kadar çok kerâmetleri vardır. Câfer<br />

Mekkî, Mekke-i mükerremede iken yanına bir kervancıbaşı gelip, Medîne-i münevvereye<br />

gitmek için izin ve duâ istedi. O da; "Şimdi gitmeyiniz." buyurdu. Birkaç gün sonra tekrar<br />

gelip izin istedi. Câfer Mekkî izin vermedi. Kervancıbaşı söz dinlemeyip yola çıktı. Yolda<br />

eşkıyâlar yollarını kesip birkaç kişiyi öldürdüler. Mallarını da aldılar. Kervancıbaşı o zaman<br />

Câfer Mekkî'yi hatırlayıp ondan yardım istedi. Eşkıyâlar da ona dokunmadılar. O da<br />

Mekke'ye döndü ve Câfer Mekkî'nin huzûruna gitti. O zaman ona; "Medîne'ye gitmeyiniz<br />

dedim söz dinlemedin ve gittin. Birkaç kişinin katline ve mallarının telef olmasına sebeb<br />

oldun. Hem bizden izinsiz gidersin hem de bizden yardım istersin. Mâdem ki kendi fikrine<br />

göre hareket ettin. Niçin bizden yardım istedin?" buyurdu. Bunun üzerine o şahıs tövbe etti<br />

ve bir daha evliyânın sözünden dışarı çıkmadı."<br />

Yine Şirâbâtî anlatır: "Bir zaman bâzı hasetçiler, Câfer Mekkî'yi katletmek istediler. Gizlice<br />

Harem-i şerîfe gittiler. Câfer Mekkî, her gün talebeleri ile gelip, minbere yakın bir yerde<br />

namazını kılardı. Onlar da oraya gittiler. Lâkin o gün Câfer Mekkî gelmeyip, sâdece<br />

talebelerini gönderdi. Bir Cumâ günü o hasetçiler, onun evi civârına gidip saklandılar. Cumâ<br />

namazına çıkmasını beklediler. Çok sonra, talebeleri ile Cumâ namazını kılmış olduğu hâlde<br />

geri döndüğünü gördüler. Evinden çıkarken kimse görmemişti. Bunun üzerine tövbe edip,<br />

dâvâlarından vaz geçtiler."<br />

Şirâbâtî anlatır: "Câfer Mekkî, hârikulâde hâller sâhibi idi. Ona çok kerre gaybdan rızk<br />

gelirdi. Yanındakiler bunu açıkça görürlerdi. Onun bir seccâdesi vardı. Her zaman üzerine

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!