22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

5) Şezerâtü'z-Zeheb; c.3, s.411<br />

6) El-Bidâye ven-Nihâye; c.12, s.168<br />

7) Brockelman Sup-1, s.594<br />

8) Keşfü'z-Zünûn; c.1, s.492, c.2, s.957, 1073, 1833<br />

CÂFER EFENDİ<br />

On yedinci asırda Erzurum'da yaşadı. Âlim, fâdıl, cömert ve iyilik sever bir zât idi. Herkese<br />

İslâmiyeti anlatır, nasihat ederdi. 1650 yılında vefât ederek kendi yaptırdığı Câferiye Câmii<br />

bahçesine defnedildi. Kabri, bölge halkı tarafından ziyâret edilmektedir.<br />

CÂFER-İ HULDÎ;<br />

Bağdât'ın büyük velîlerinden. İsmi Câfer olup, babasınınki Muhammed'dir. Künyesi, Ebû<br />

Muhammed el-Havvâs'dır. El-Huldî diye tanınır. Doğumu, yetişmesi ve vefâtı Bağdât'ta<br />

olmuştur. 867 (H.253) senesinde doğdu. 959 (H.348) de vefât etti. Kabri Şünûziyye'de,<br />

Sırrî-yi Sekatî ve Cüneyd-i Bağdâdî'nin kabirlerinin yanındadır.<br />

Cüneyd-i Bağdâdî'nin talebelerinin en büyüklerindendir. Ayrıca, Ebü'l-Hüseyin Nûrî,<br />

Ruveym, Semnûn, Ebû Muhammed Cerîrî, İbrâhim Havvâs, Ali bin Abdülazîz, el-Begâvî,<br />

Ömer bin Hafs es-Sedûsî, Fadl binCâbir es-Sekâtî, Muhammed bin Mesrûk et-Tûsî,<br />

Muhammed bin Yûsuf et-Turkî ve başka birçok büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti ve<br />

kendilerinden ilim öğrendi. İlim öğrenmek için pekçok seyâhate çıktı. Kûfe, Mekke, Medîne<br />

veMısır'a gitti. Oralarda bulunan büyük âlimlerle görüştü ve onlardan ilim öğrendi. Fıkıh ve<br />

hadîs ilminde de söz sâhibi oldu. Sonra Bağdât'a dönüp yerleşti ve ilim öğretti. Kendisinden<br />

de, Ebü'l-HasanDâre Kutnî, Ebû Ömer bin Hayve, Ebû Hafs bin Şâhîn, Ebü'l-Abbâs<br />

Nihâvendî ve başka zâtlar rivâyetlerde bulundular.<br />

Haram ve şüpheli şeylerden çok sakınır, dünyâya meyletmezdi. Hasır dokuyarak geçimini<br />

temin ederdi. Tasavvuf büyükleri arasında zamânın en önde gelenlerinden (en büyüklerinden)<br />

olup, kerâmetler ve fazîletler sâhibi, emîn, sâdık ve sika, güvenilir bir zât idi. Tasavvufun<br />

inceliklerini ve bu yolun büyüklerinin hayat ve menkıbelerini çok iyi bilirdi. Bu yolun<br />

büyüklerinden bir çoğunu hâfızasında tutar; "Yanımda, tasavvufu ve tasavvuf büyüklerini<br />

anlatan yüz otuz tane kitap var." buyururdu. Diğer bütün ilimlerde de söz sâhibi olup, ince<br />

hakîkatlere vâkıf idi. Çok ibâdet ederdi. Altmış defâ hacca gittiği rivâyet edilmektedir.<br />

Câfer-i Huldî, hâlini gizler, husûsî hâllerini, başkalarına nisbet ederek, menkıbe şeklinde<br />

herhangi bir zâtın başından geçmiş bir hâdise gibi anlatırdı. Bir gün şöyle anlattı: "Evliyâdan<br />

birisi Harem-i şerîfte bulunuyordu. Bir ara çok acıktı. Hicr-i İsmâil denilen yere gelip duâ<br />

etti. Allahü teâlânın bir ihsânı olarak, o anda, yemek hazır oldu. O yemeği yeyip, Allahü<br />

teâlâya şükretti. Bu "Birisi" diye, menkıbe gibi anlattığı hâdise, aslında kendi başından<br />

geçmişti. O ise kendini gizliyordu.<br />

Câfer bin Muhammed Huldî tasavvuf yoluna girdiği ilk zamanlarında bir gün, kaylûle<br />

uykusuna yatmıştı. Rüyâda kendisine; "Yâ Câfer! Kalk! Falan yere git. Orada acâib bir şey<br />

göreceksin." dendi. Uyandığında hemen işâret edilen yere gidip bakınca, bir sandık gördü.<br />

Sandığı açtı. İçinde bir kitap vardı. Kitapta, altı binden ziyâde evliyânın isimleri, hâl<br />

tercümeleri ve menkıbeleri yazılıydı. Her gün oraya gidip, o kitaptan bir mikdar okuyordu.<br />

Nihâyet kitap bitti. Ertesi gün, kitabı tekrar baştan okuyabilmek için gittiğinde, kitabın ve<br />

sandığın orada bulunmadığını gördü. Çok üzüldü. Lâkin geri döndüğünde, okuduklarının<br />

hiçbirisini unutmadığını, hepsinin hâfızasında kaldığını anladı. Bundan sonra, tasavvuf<br />

yolunda ilerlemek ona kolay geldi, yüksek derecelere, büyük makam ve hâllere kavuştu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!