22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kendilerine ziyâdesiyle sıkıntı veren adam attan düşüp öldü.<br />

Hac dönüşü esnâsında da hacılar memleketlerine dönmek üzere Cidde limanına geldiklerinde<br />

bir gemi görüp, gemiye binmek üzere hücum ettiler. Burhâneddîn hazretleri ise binmedi.<br />

Talebeleri, hocamızın oturmasında kalkmasında ve her hâlinde bir hikmet vardır, diyerek ona<br />

uydular. Binenler denize açılıp gittiler. Onlar ise bekledi. Gemiye binip gidenler denizde<br />

şiddetli fırtına ile karşılaşıp çok sıkıntılı anlar yaşadılar. Onlar ise bekleyip daha sonra gayet<br />

rahat bir yolculuk yaptılar.<br />

Uluborlu'dan Hasan Dede şöyle anlatmıştır: "Tasavvuf kitaplarını okudum. Kalbime Allahü<br />

teâlânın râzı olduğu yolda bulunmak, tasavvufta ilerlemek arzusu düştü. Fakat kararsız ve<br />

tereddütlü idim. Çünkü okuduğum tasavvuf kitaplarında belirtilen şeyhlerin, mürşîd-i<br />

kâmillerin hallerini ve şartlarını taşıyan bir Allah adamı var mı diyordum. Allah adamlarını<br />

görmüş, onların halleriyle hallenmiş, yetişmiş ve yetiştirebilen bir zât arıyordum. Bu arayış<br />

hâlinde iken Şeyh Burhâneddîn hazretleri Uluborlu'ya gelmişti. Merhum babamla birlikte<br />

ziyâretine gittik. Babama acaba bu zâtın huzûrunda tövbe edip, talebe olsam mı?" dedim.<br />

Babam; "Şeyh Burhâneddîn Efendi gâyet mübârek bir zâttır. Çok kerâmetini gördük. Eğer<br />

kemâli zâyi olmadıysa, biz huzûruna varınca tövbe etmekle ilgili sözler söyler. Eğer bir işâret<br />

ederse ben de sana işâret ederim. O zaman hemen kalkıp eline yapış, onun huzûrunda tövbe<br />

edip talebesi ol." dedi. Böyle konuştuktan sonra huzûruna gittik. Biz oturur oturmaz<br />

Eûzübesmele çekip meâlen; Şüphesiz sana bîat edenler, Allah'a bîat etmiş olurlar." (Fetih<br />

sûresi: 10) buyrulan âyet-i kerîmeyi okuyup tefsîr etti. Sonra da buyurdu ki:<br />

"Resûlullah sallallahü aleyhi ve selleme bîat eden, Allahü teâlâya bîat etmiş olur. Biz de bu<br />

yolda hizmetkârız. Bizden dahi bîat alıp tövbe eden Resûlullah aleyhisselâma bîat etmiş olur.<br />

Çünkü bizim elimiz silsile ile Resûlullah'a ulaşır." dedi. Bu sırada babam merhumun göz<br />

yaşları ak sakalı üzerine inci tâneleri gibi dökülmeye başladı. Bana; "Oğul durma!" dedi.<br />

Derhal kalkıp tövbe ve bîat ettim. Babam da benden sonra bîat etti. Artık tasavvufta onun<br />

talebesi olduk. Bu hâdiseden bir müddet sonra Isparta'da bulunan Pîrî Halîfe'nin ziyâretine<br />

gittik. O da; "Senin mürşîdin Şeyh Burhâneddîn'dir. Fethin, kalp gözünün açılması onun<br />

himmetiyledir." dedi. Bundan sonra da Şeyh Burhân hazretlerinin huzûruna gidip<br />

sohbetlerine devâm ettim. Bir müddet sonra annemin yanına dönmek için izin istedim. Bana,<br />

Allahü teâlâ Peygamber efendimize meâlen; "Rabbin yetim olduğunu bilip de (seni)<br />

barındırmadı mı?" buyurdu diyerek annemin vefât edeceğine işâret etti ve; "Analara meyl<br />

fazla olur. Rızâlarını gözetmek lâzımdır." dedi. Bana izin verince eve gittim. Birkaç gün<br />

sonra annem hastalandı ve vefât etti. Bu hâdiseden sonra hocamın huzûruna gidip, tasavvufta<br />

yetiştirmek üzere verdiği vazîfeleri yapıp maksada kavuşmakla şereflendim."<br />

Uluborlu'dan Hasan Dede şöyle anlatmıştır:<br />

"Şeyh Burhâneddîn Efendi ile hacca gitmiştik. Medîne-i münevvereye vardığımızda Şeyh<br />

Muhammed Çelebi Sultanın halîfelerinden bir zâtın oğlunu orada mücâvir olarak ikâmet<br />

ettiğini gördük. Sâlih ve âlim bir kimse idi. Hocamızın Şeyh Muhammed Çelebi'nin kızının<br />

oğlu, torunu olduğunu öğrenince huzûruna gelip elini öptü. "Hakk'ın tâlibiyim.Fakat<br />

Muhammed Çelebi Sultanın hallerini, üstünlüğünü gördüğümüzden beri her şeyhe<br />

bağlanamadım. Siz ne yapıyorsunuz?" Şeyh Burhâneddîn hazretleri; "Ben de Hakk'ı tâlibim,<br />

arıyorum." diye cevap verdi. O kimse; "Acem diyârında bir aziz varmış sizinle ona gidelim."<br />

dedi. Bir ara konuşma sırasında Şeyh Burhâneddîn hazretleri; "Bütün dünyânın mürşidi,<br />

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemdir. Burada yatmaktadır. Mübârek rûh-u şerîfinin<br />

tasarrufta bulunduğunda hiç şüphe yoktur. İstihâre edelim ümid ederiz ki, bir mürşîd-i kâmil<br />

işâret buyururlar." dedi. Bunun üzerine o zât, Resûlullah'ın mübârek Ravzasında on gün<br />

kadar uzlet üzere, bir tarafa çekilerek ibâdet ve tâatle meşgûl olmaya başladı. Kendisine bir<br />

mürşîd-i kâmil işâret olunması için yalvarıp duâlar etti. Bir gün ağlayarak Şeyh Burhâneddîn<br />

hazretlerinin yanına geldi. Ayaklarına kapanıp; "Beni başkasına gönderirsin, kendini

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!