22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

oldu. Dünyâya düşkün olmaması, haram ve şüphelilerden çok sakınması belli başlı<br />

vasıflarıydı.<br />

Abdullah Mürteiş hazretleri tasavvuf yoluna girip bu yolda ilerlemesini ve buna sebeb olan<br />

ibret verici hâdiseyi şöyle anlatmıştır:<br />

Babam, bulunduğumuz yerin ileri gelenlerinden idi. Bir gün evimizin önünde otururken<br />

yanıma bir genç geldi. Sırtında hırka, başında eski bir külâh vardı. Fasîh, açık bir lisân ile<br />

benden bir şey istedi. Ben; "Sapasağlam bir genç olsun da, utanmadan dilencilik yapsın,<br />

olacak şey değil!" diye düşündüm ve kendisine hiç cevap vermedim. Bana sertçe; "Kalbine<br />

gelen şeyden, Allahü teâlâya sığınırım." dedi. Bunu duyunca çok korktum ve kendimden<br />

geçerek yere düştüm. Hizmetçilerimizden biri bu hâlimi görüp yanıma gelmiş. Kendime<br />

geldiğimde, başımı dizine koyup, beni ayıltmaya çalışıyordu. Herkes etrafıma toplanmıştı. O<br />

gencin gittiğini öğrendim. Çok üzüldüm ve yaptığıma çok pişman oldum. O gün böyle geçti.<br />

Gece olunca bu dert ve elem ile uyudum. Rüyâmda hazret-i Ali'yi gördüm. O genç de<br />

yanında idi. Bana:<br />

"Keşke öyle düşünmeseydin ve buna bir şeyler verseydin. Allah rızâsı için hiç bir şey<br />

vermeyeni Allahü teâlâ sevmez." buyurdu.<br />

Sabah olunca kendime âit ne varsa, hepsini, Allah rızâsı için ihtiyâcı olanlara dağıtıp, sefere<br />

çıktım. Bağdâd'a gelip ilim öğrenmeye başladım. On beş sene sonra babamın vefât ettiğini<br />

haber alıp, Nişâbur'a geldim. Babamdan bana çok büyük servet kalmıştı. Onu da Allah rızâsı<br />

için dağıtıp Bağdâd'a döndüm. O gencin, o bakışı hâlâ gözümün önünde. Devamlı üzülüp,<br />

pişman oluyordum.<br />

Vefât edinceye kadar da bu üzüntünün böyle devâm ettiği bildirildi.<br />

Hocası Ebû Hafs-ı Haddâd, Abdullah Mürteiş'e ilim öğrenmesi için seyâhat etmesini<br />

söylemişti. Hocasının bu emrine uyarak, ilim öğrenmek için her sene kilometrelerce yol<br />

yürür, uğradığı bir şehirde on günden fazla kalmazdı. Bir gün Rakka'ya geldi. İbrâhim-i<br />

Kassâr kendisine bir tabakta üzüm ve ekmek gönderdi. Verilen hediyelere karşı, hediye ile<br />

cevap verdiği için kaftanını sattı. İbrâhim-i Kassâr'a bâzı hediyeler alıp gönderdi.<br />

Abdullah Mürteiş hazretlerinin menkıbeleri çok olup sâlih bir zat şöyle anlatmıştır:<br />

Bağdâd'da bulunuyordum. Hacca gitmeyi arzu ediyordum. Gitmek için hiçbir şeyim yoktu.<br />

Kendi kendime; "Abdullah Mürteiş hazretleri bana bir aba, elbise ve masraflarım için de on<br />

beş gümüş hediye etse. Elbiseyi giyerim gümüşler ile de kova, ip ve ayakkabı alırım yolda<br />

sıkıntı çekmem." diye düşündüm.<br />

Bu sırada kapı çalındı. Açıp bakınca, Abdullah Mürteiş hazretlerini gördüm. Çok şaşırdım<br />

bana, bir aba, elbise ve on beş gümüşü uzatıp; "Bunları al." buyurdu.<br />

Almak istemedim, fakat; "Al, beni üzme, bunlar istemiş olduğun şeylerdir." dedi.<br />

Mahcûbiyetle aldım...<br />

Bir defâsında ramazân-ı şerîf ayının son on günü câmide îtikâfa başladı. Ancak birkaç gün<br />

sonra îtikâfı bırakıp çıktı. Sebebini soranlara:<br />

"Mescidde bâzı kimselerin riyâ ile, gösteriş yaparak ibâdet edip, Kur'ân-ı kerîm okuduklarını<br />

gördüm. Bu hâlleri sebebiyle, onlara gelecek olan belâdan korkup dışarı çıktım." dedi.<br />

Abdullah Mürteiş hazretleri nasîhat ve sohbetleriyle uzun müddet insanlara rehberlik<br />

yapmıştır. Bir defâsında da nasîhat isteyenlere; "Size nasîhat vermeye benden daha münâsib<br />

ve benden daha hayırlı olanlara gidiniz. Böylece beni de, sizlerden çok daha hayırlı olan<br />

Rabbimle berâber bırakmış olursunuz ve ben de hep O'nunla meşgûl olurum." buyurdu.<br />

Hastalığı artıp vefâtı yaklaştığı sırada huzûrunda bulunan sevenlerine borcu olduğunu,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!