22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"Belli!.. Eğer kul olsaydı, kulluğun edebine riâyet edecek oyun ve eğlence ile<br />

uğraşmayacaktı." diyerek çıkıp gitti. Hizmetçi içeri girip kapıda olanları Bişr-i Hâfî'ye<br />

anlattı. Bişr-i Hâfî, yalın ayak adamın peşinden koştu. Ona yetişerek söylediklerini<br />

tekrarlattı. O kimsenin sözlerinden etkilendi, yaptıklarına pişmân olup tövbe etti. Bir müddet<br />

sözünde durup oyun ve eğlence âlemlerine gitmediyse de, kötü arkadaşların tesiriyle tekrar<br />

eski hayâtına döndü. Babasından kalan serveti için kendisinden ayrılmayan arkadaşları onu<br />

bir türlü bırakmadılar.<br />

Bir gün eğlence âlemlerinden sonra sarhoş ve bitkin olarak evine dönerken yolda üstünde<br />

Besmele yazılı bir kağıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öpüp, çamurlarını silerek,<br />

temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinin duvarına astı. O gece âlim ve velî bir zâta,<br />

rüyâda; "Git Bişr'e söyle! İsmimi temizlediğin gibi seni temizlerim. İsmimi büyük tuttuğun<br />

gibi, seni büyültürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığın gibi, seni güzel ederim. İzzetime yemin<br />

ederim ki, senin ismini dünyâda ve âhirette temiz ve güzel eylerim." dendi. Bu rüyâ üç defâ<br />

tekrar etti. O zât sabah Bişr-i Hâfî'yi arayıp meyhânede buldu. Mühim haberim var diye<br />

içerden çağırdı. Bişr geldiğinde; "Kimden haber vereceksin?" dedi. "Sana Allahü teâlâdan<br />

haber vereceğim." deyince, ağlamaya başladı. "Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacak?"<br />

dedi. Rüyâyı dinleyince arkadaşlarına; "Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir<br />

daha beni buralarda göremeyeceksiniz." dedi. O zâtın yanında hemen tövbe etti. Bu anda<br />

ayağında ayakkabı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara, "Allahü<br />

teâlâya tövbe ettiğim, günâh işlememeye söz verdiğim zaman yalın ayaktım. O zaman<br />

giymediğim ayakkabıyı şimdi giymeye hayâ ederim. Allahü teâlâ Bekara sûresi yirmi ikinci<br />

âyetinde meâlen; "Biz yeryüzünü sizin için tefriş ettik, döşedik." buyuruyor. Pâdişâhların<br />

mefrûşâtı üzerinde ayakkabı ile yürümek edebe uymaz. Ayağım ile yer arasında bir vâsıta<br />

olduğu hâlde onun sergisine basmayı câiz görmüyorum." derdi. Bu zamandan sonra ayakkabı<br />

giymediği için kendisine yalın ayak mânâsında "Hâfî" lakabı verildi.<br />

Allahü teâlâya tövbe ettikten ve eski yaşayışını terk ettikten sonra bir müddet memleketi olan<br />

Merv'de ilim tahsîliyle meşgûl oldu. Dayısı Ali bin Harşam'a talebe oldu. Onun sohbetlerinde<br />

bulunup tasavvuf yolunda ilerledi. İlim yolunda seyâhatlere çıktı. Mekke, Kûfe, Basra, Şam<br />

ve Lübnan taraflarına gitti. Gittiği yerlerdeki âlimlerin ve velîlerin ilim meclislerinde ve<br />

sohbetlerinde bulundu. Bu yüzden Seyyâh Sûfilerden sayıldı. En sonunda Bağdât'a gelerek<br />

yerleşti. Gerek memleketinde, gerek gezdiği yerlerde ve gerekse Bağdât'ta devrinin ileri<br />

gelen âlimlerinden ilim tahsîl etti ve hadîs-i şerîf dinledi. İbrâhim Sa'd, Abdurrahmân bin<br />

Zeyd bin Eslem, Hammâd bin Zeyd, Şüreyk bin Abdullah, Muâfâ bin İmrân Mûsulî, Vekî bin<br />

Cerrâh, Ebû Bekr bin Iyâş, Hafs bin Gıyâs, Abdullah bin Mübârek, Îsâ bin Yûnus, Abdullah<br />

bin Dâvûd el-Hayrî, Ebû Muâviye ed-Darîr, Zeyd bin Ebi'z-Zerka onun ilim tahsîl ettiği ve<br />

hadîs-i şerîf dinlediği âlimlerden bir kısmıdır.<br />

Onun geldiği yıllarda, dünyâ meraklılarının da âhiret sevdâlılarının da merkezi durumunda<br />

bulunan Bağdât'ta, Ahmed bin Hanbel hazretleriyle görüştü. Süfyân-ı Sevrî Fudayl bin Iyâd,<br />

Muâfa bin İmrân ve İmâm-ı Mâlik hazretlerinin ilim meclislerinde ve sohbetlerinde de<br />

bulunup onlardan feyz aldı. Hadîs ilminde güvenilir âlimlerden olduğu gibi, tasavvufta da<br />

yüksek derecelere kavuştu.<br />

Hanbelî mezhebinin kurucusu Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hâfî'yi çok sever, devamlı yanına<br />

giderdi. Talebeleri; "Siz âlimsiniz. Hadîste, fıkıhta, ictihadda ve bütün ilimlerde eşiniz<br />

yoktur. Niye Bişr-i Hâfî gibi birini sık sık ziyâret ediyorsunuz?" dediklerinde; "Evet,<br />

dediğiniz ilimleri ondan iyi bilirim. Fakat o, kalp ilimlerini benden iyi bilir." derdi.<br />

Bişr-i Hâfî'ye, bu ilme, yüksek derecelere nasıl kavuştun diye sorduklarında; "Az yemekle."<br />

deyip, "Yiyip gülen ile, yiyip ağlayan aynı olmaz." buyurdu.<br />

İlim ve fazîletteki yüksekliği, haram ve şüphelilerden sakınması sâyesinde insanlar arasında<br />

yüksek bir velî, konuşmaları ile, tesirli bir yol gösterici oldu. Mânevî derecesi öylesine

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!