22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Peygamberin hürmeti için ve bütün peygamberlerin, meleklerin, peygamberinin Eshâbının ve<br />

Tâbiînin hürmetleri için, günâhı çok olan bizlere acı! Suçlarımızı affeyle!" derdi.<br />

Buyururdu ki:<br />

Mal büyük bir nîmettir. Malı isrâf, Allahü teâlânın nîmetini hakîr görmek, nîmete kıymet<br />

vermemek, nîmeti elden kaçırmak, kısaca küfrân-ı nîmet etmek, yâni şükür etmemek olur. Bu<br />

ise, nîmeti verenin düşman muâmelesi yapmasına, azarlamasına ve azâb etmesine sebeb<br />

olacak büyük bir suçtur. Nîmetin kıymeti bilinmeyince, hakkı gözetilmeyince elden gider.<br />

Şükür edilince ve hakkı gözetilince elde kalır ve artar. Cenâb-ı Hak, İbrâhim sûresi, yedinci<br />

âyetinde meâlen; "Şükr ederseniz, verdiğim nîmetleri elbette arttırırım." buyuruyor.<br />

İsrâf çok kötü bir huydur. Çirkinliği meydandadır. Kalbi, durmayıp karartan, kemiren,<br />

tehlikeli bir hastalıktır. Tedâvisi pek güçtür. Bu sıfat kalbi kaplamadan önce, gidermek ve bu<br />

felâketten kurtulmak için bütün ilâçlarına baş vurup uğraşmalıdır. Kurtarması için, cenâb-ı<br />

Hakka yalvarmalı, duâ etmelidir. Allahü teâlâ, çalışana, her güçlüğü kolaylaştırır. O,<br />

sığınılacak, güvenilecek, biricik yardımcı ve kurtarıcıdır.<br />

"Tasavvuf nedir?" diye sorulunca buyurdu ki:<br />

"Tasavvuf; kalbi kötü huylardan temizlemek ve iyi huylar ile doldurmak demektir. Kalbi<br />

ıslâh etmek, her şeyden daha önemlidir. Çünkü kalp, bedende emrine itâat edilen ve her<br />

hükmü yerine getirilen bir hükümdâr gibidir. Vücûddaki uzuvlar onun emri altındaki<br />

hizmetçilerdir. Bunun için Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "İnsanın bedeninde bir et<br />

parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlar<br />

bozuk olur. Bu (et parçası) kalbdir." Yâni bu yürek denilen, et parçasındaki gönüldür.<br />

Bunun iyi olması, kötü ahlâktan temizlenip iyi ahlâk ile süslenmek demektir."<br />

İmâm-ı Birgivî, vefâtı yaklaştığı sırada şöyle vasiyette bulundu:<br />

Din kardeşlerime vasiyetim odur ki, hastalığım artınca, ziyâretime geldiklerinde İhlâs<br />

sûresini okumayı bana telkîn edip hatırlatsınlar. Allahü teâlânın rahmetini, recâya, ümîd<br />

etmeye dâir âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfleri hatırlatsınlar. Kelime-i şehâdeti söylemeyi<br />

telkîn etsinler. Yanımda; "Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah, eşhedü enlâ ilâhe<br />

illallahü vahdehü lâ şerîkeleh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü."<br />

desinler. Söyle diye zorlamasınlar. Kelime-i tevhîdi söyledikten sonra başka bir şey<br />

konuşursam, yeniden telkîn etsinler. Söylemezsem o da yetişir. Tövbe etmeyi hatırlatsınlar.<br />

Ölünce başımı kazımayı, koltuk ve kasık kıllarımı yolmayı, bıyık kırkmayı, sakalım traş<br />

olmamışsa, traş etmeyi, tırnak kesmeyi yapmasınlar. Çünkü bunlar öldükten sonra yapılmaz.<br />

Mümkün ise gusl ettirsinler. Buna imkân yoksa, abdest aldırsınlar. Buna da imkân yoksa,<br />

teyemmüm ettirsinler. Kıbleye döndürüp sağ tarafıma yatırsınlar. Yâsîn sûresini okusunlar.<br />

Ölürken yanıma kadın ve çocuk koymasınlar. Ağlayıp, inleyip, feryâd etmesinler. Sâlih din<br />

kardeşlerim yanımda bulunsunlar. Kalbleriyle teveccüh edip, bu fakir için selâmet ve<br />

şeytanın şerrinden kurtulmamı dilesinler. Rûhum kabzolunca gözlerimi kapayıp, çenemi<br />

bağlasınlar. Bir kaba buhur koyup, üç-beş veya yedi kerre etrâfımda döndürsünler.<br />

Defin yapılmadan önce, yakınım, velîm olan, helal kazançlı bir kimseden üç yüz akçe borç<br />

alsın. Tamahkâr olmayan iki fakir kimse bulsunlar. Beni sevenlerden olması daha iyi olur.<br />

Bunları yalnız bir yere götürsünler. Üçünden başka orada kimse olmasın. O üç yüz akçeyi<br />

(gümüş veya altını) hesap edip kaç günlük namaza karşılık olursa, Muhammed bin Pîr Ali'nin<br />

o kadar namaz iskâtı için sana şunu verdim desin. O da eline alıp, kabûl ettim desin. Gümüşü<br />

veya altını alana, aldığı paranın şer'an kendi mülkü olduğunu bildirsinler. O fakir diğerine,<br />

Muhammed bin Pîr Ali'nin namaz iskâtı için şunu sana verdim desin. O da eline alıp, kabûl<br />

ettim desin. Kendi malı olduğunu bilsin. Lutfedip o da yanındakine, yukarıda bildirdiğimiz<br />

şekilde versin. Böylece devredip tamamlasınlar. Doğum târihim hicrî dokuz yüz yirmi dokuz<br />

Cemâzil-evvel'inin onuncu günüdür. Ölüm târihi ne zaman olursa, on iki yılını düşsünler. Ne

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!