22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bîbî Hacere Hanım babasından ilim öğrendi. Ev işlerinde çok mâhirdi. Allahü teâlâ ona<br />

olgun bir akıl ihsân etmişti. Çokça ibâdet ederdi. Vakitlerini Allahü teâlânın zikri ile<br />

geçirmekte olup, zamânının bir tânesi idi. Her gün Peygamber efendimize selâtü selâmları<br />

ihtivâ eden delâil-i hayrât ve daha başka çeşitli zikirleri, kocası Ebül-Hayr ile berâber<br />

okurdu. Ramazan hâricinde çok nâfile oruç tutardı. Müceddidiyye yolunda en mükemmel<br />

şekliyle yetişmişti. Ebü'l-Hayr hazretleri bir gün çocuklarına; "Vâlideniz yüksek makamlara<br />

kavuşmuştur. Bâtın halleri çok iyidir." buyurdu. Kadınları yetiştirme işi tamâmen ona<br />

verilmişti.<br />

Bîbî Hacere Hanım, kırk yaşının sonlarına doğru şiddetli bir hastalığa yakalandı. Çok az<br />

konuşabiliyordu. Gücü ve kuvveti iyice azalmıştı. Ebü'l-Hayr hazretlerine; "Namazlarımı<br />

nasıl kılayım? Oturacak ve hareket edecek hâlim yok." dedi. O da; "Namazlarını işâretle kıl."<br />

buyurdu. Ebü'l-Hayr hazretleri hanımının hastalığı yüzünden devamlı mahzûn ve kederli idi.<br />

Çünkü kendisine çok hizmet etmişti. Üzerinde çok hakkı vardı. Bir gün oğlu Zeyd Efendiye;<br />

"Zeyd! Vâliden bize çok hizmet etti. İsterdik ki, bu hizmetlerin karşılığı olarak biraz da biz<br />

ona hizmet edelim." dedi.<br />

Belûcistân'ın Kutia şehrinde 1935 (H.1354) senesi seher vaktinde büyük bir zelzele oldu.<br />

Binlerce insan bu zelzelede şehîd oldu. Bîbî Hacere Hâtun da şehîd olanlar arasında idi.<br />

1) Makâmât-ı Ahyâr; s.542<br />

BİLÂL-İ MA'RİBÎ;<br />

Bağdât velîlerinden. Trablusgarb'ın Zât-ül-Ahcâr kasabasında doğdu. Doğum târihi belli<br />

değildir. 1015 (H.405) senesinde vefât etti. Yüz seneden fazla ömür sürdü. Tahsîl hayâtını<br />

tamamladıktan sonra Halîfe Hârûn Reşîd'in sarayında kâtip olarak vazîfelendirildi. Bu<br />

görevde iken, sara hastalığına yakalandı. Sık sık düşüp bayılıyordu. Bu hâl ile uzun zaman<br />

dolaştı.<br />

Şeyh Muhammed Dîneverî Bağdât'a geldiğinde bir gün yolda kendinden geçmiş hâlde olan<br />

Bilâl Ma'ribî'yi gördü. Hemen kendi ağzından tükrük alıp, ilâç niyetiyle Bilâl-i Ma'ribî'nin<br />

ağzına sürünce, ayılıp iyileşti. Bilâl-i Ma'ribî talebeliğe kabûl edilmesi için Muhammed<br />

Dîneverî'ye yalvardı. Talebeliğe kabûl edilince, Vâdı-ül-Kurâ'ya gidip yerleşti. Hocasının<br />

hizmetinden bir an olsun ayrılmadı. Bilâl-i Ma'ribî yetişip, kemâle geldikten sonra, hocası<br />

ona icâzet, diploma verip insanlara doğru yolu göstermesi için memleketine gönderdi.<br />

Bilâl-i Ma'ribî, Trablusgarb'a gitmek için bir gemiye bindi. Bir ara fırtına çıktı ve gemi batma<br />

tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Yolcular boğulma korkusu ve heyecânı içinde ağlamaya<br />

başladılar. Bilâl-i Ma'ribî denize atlayıp, yürüyerek sâhile çıktı. Gemideki yolcular;<br />

"Sultânım, bize de bir çâre bul!" diye seslendiler. Bunun üzerine onlara; "İçinizden Allahü<br />

teâlâdan gayri her şeyi çıkarıp onun yerine Allah sevgisini koyanlar yanıma gelsin!" dedi. Bu<br />

izinden sonra birkaç kişi denize atlayıp, su üzerinde yürüyerek kıyıya ulaştı. Daha sonra<br />

Bilâl-i Ma'ribî, fırtınanın durması için Allahü teâlâya duâ etti. O anda fırtına dindi ve<br />

gemidekiler selâmete kavuştu. Yanına deniz üzerinde yürüyerek gelenler talebesi olmakla<br />

şereflendiler.<br />

Bilâl-i Ma'ribî, memleketinde bir müddet kaldıktan sonra tekrar Bağdât'a döndü. Hocası<br />

Muhammed Dîneverî'nin vefâtından sonra yerine geçerek talebe yetiştirmeye başladı.<br />

Bilâl-i Ma'ribî vefâtı sırasında dostlarına vasiyetini bildirdikten sonra; "Ben vefât ettiğimde,<br />

siz cenâzemi kabre götürürken, şiddetli bir yağmur yağacak ve sizleri rahatsız edip,<br />

inletecektir. O zaman cenâzemi yere koyup yüzümü açın. Allahü teâlânın inâyetiyle, yağmur<br />

hemen kesilecek ve siz râhat bulacaksınız." dedi. Vefâtından sonra cenâze namazı kılınıp,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!