22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ise bid'ate, hurafeye düşmesi muhakkaktır."<br />

"Sâhib olduğun zamanların en üstünü, nefsinin istek ve arzularından kurtulduğun ve halk için<br />

kötü düşünmediğin vakittir."<br />

"Nefsi için bir hizmetçi istemediği müddetçe kul, kuldur. Kendisi için bir hizmetçi istedi mi,<br />

yüksek derecesinden düşmüş ve kulluğun edeblerini terkedip sınırlarını aşmış olur. Çünkü<br />

başkasının kendisine hizmet etmesini isteyecek kadar nefsini büyük görmüştür."<br />

"Eğer bir kul ömrü boyunca bir an riyâ ve nifaksız kalırsa, o bir ânın bereketini ömrünün<br />

sonuna kadar duyar."<br />

"Ârif, gafletten uzak olup, hiçbir zaman kendini beğenmez, ucba kapılıp kibirlenmez."<br />

"Edeb nedir?" diye sorulunca; "Çok çeşitli târifleri yapılmıştır. Biz deriz ki, edeb insanın<br />

nefsini bilmesi, tanımasıdır." buyurdu.<br />

"İnsanlar kendi şekâvet ve haksızlıklarına, haddi aşmaya âşık olurlar. Yâni dâimâ kendilerini<br />

bedbaht edecek şeyleri yapmak isterler."<br />

Ebû Ali Dekkâk, Abdullah bin Menâzil'in vefâtını şöyle anlatmıştır:<br />

Bir gün Ebû Ali Sekafî ile konuşuyorlardı. Söz arasında Abdullah bin Menâzil, Ebû Ali<br />

Sekafî'ye; "Ölüme hazır ol, çünkü ölümden kurtulmanın çâresi yoktur." dedi. Bunun üzerine<br />

o zat; "Ey Abdullah sen de hazır ol, şüphesiz öleceksin." deyince Abdullah bin Menâzil<br />

hazretleri kolunu yastık gibi uzattı, başını kolunun üzerine koydu ve; "İşte öldüm." diyerek,<br />

kelime-i şehâdeti söyledi ve o anda vefât etti.<br />

Bu durum karşısında Ebû Sekafî hazretleri donakaldı. Söyleyecek bir söz bulamadı. Çünkü<br />

Abdullah bin Menâzil'e fiilen mukâbele etmek imkânına sâhip değildi. Ebû Ali Sekafî'yi<br />

dünyâya bağlayan bir takım sebepler vardı. Abdullah bin Menâzil'in ise Allahü teâlâdan<br />

başka meşgûliyeti yoktu. Dünyâ ile alâkasını kesmişti.<br />

SON NEFES BELLİ OLMAZ<br />

Abdullah bin Menâzil, ulemâdan, büyük zat,<br />

Nişâbur'da yetişip, orada etti vefât<br />

O, bir gün vâz ederken, buyurdu ki: (Ey insan!<br />

Hazırlan son nefese, deme daha var zaman.<br />

O "son nefes" dediğin, gelir bu gün, ya yârın,<br />

Şimdi ne hazırlarsan, işte o, senin kârın.<br />

Her nefesi alırken, âgâh ol, etme gaflet,<br />

Her birinin, son nefes olduğunu kabûl et.<br />

Her namazı kılarken, de ki: "Hiç belli olmaz,<br />

Bu, benim kılacağım, belki de en son namaz."<br />

Her yemek yediğinde, de ki: "Bu, son yemeğim,<br />

Öbür öğüne kadar, belki gelir ecelim."<br />

Her gece abdest alıp, girerken yatağına,<br />

De ki: "Belki ölürüm ve çıkamam yarına.")<br />

Nasîhat istemişti, kendisinden bir mü'min.<br />

Buyurdu: (Öfkelenme, dünyalık bir şey için.<br />

İnsan öfkelenince, örtülür aklı o an,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!