22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Buyurdu ki: "Bir kimse nefsine muhâlefet etmeye muvaffak olursa, ameli az da olsa, nefsinin<br />

isteklerine boyun eğmemeye muvaffak olduğu için şükretmesi lâzımdır. Ebdâllerin makâmını<br />

isteyen kimsenin, hâlini değiştirmesi, yâni nefsine muhâlefet etmesi lâzımdır."<br />

Buyurdu ki: "Bizim yolumuz, Allahü teâlânın gösterdiği kurtuluş yoludur. Çünkü bu yol,<br />

sünnete uymak ve Eshâb-ı kirâma tâbi olmaktır. İşte bu sebeple, bizim yolumuzda az<br />

zamanda çok kazanç elde edilir. Fakat sünnete uymak ve riâyet etmek, sabır ve tahammül<br />

ister. Biz, bizim yolumuza girenleri, istersek kolayca çekme ile, dilersek bir başka usûlle<br />

terbiye ederiz. Çünkü rehber olan âlim, bir tabîbe benzer. Hastanın hastalığını, derdini tesbit<br />

eder ve ona göre ilâç verir. Bizim yolumuzda yalnız kalmak değil, sohbet esastır. Sohbetin de<br />

şartları vardır. İki kişi sohbet etmek isterse, birbirinden emin olmaları gerekir. Böyle<br />

olmazsa, sohbetten fayda hâsıl olmaz. Bizim sohbetimize girenlerin kalblerinde, muhabbet<br />

tohumu vardır. Kısaca bu yola, Ehl-i sünnet ve cemâat yolu denir. Bizim sohbetimize dâhil<br />

olanların kalbine muhabbet tohumu atılmıştır. Fakat Allahü teâlâdan başka her şeyden<br />

alâkasını kesmemiş olabilir. Bu durumda sohbetimize katılan kimsenin kalbinde, Allahü<br />

teâlânın sevgisinden başka neye bağlılık varsa, onu kalbinden temizleriz. Kalbinde bize karşı<br />

meyli ve muhabbeti olanlara muhabbet tohumu ekip, gece gündüz onu terbiye etmemiz bizim<br />

vazîfemizdir. Muhabbet için uzakta olmak farketmez."<br />

Behâeddîn Buhârî hazretlerine siz nasıl bir yolda bulunuyorsunuz? diye suâl sorulunca,<br />

buyurdu ki:<br />

"Ancak ârif olanların istifâde edebileceği bir yolda bulunuyoruz. Bu yol da üç şeyden<br />

ibârettir. Bunlar; murâkabe, müşâhede ve muhâsebedir. Murâkabe: Bu yola giren kimsenin,<br />

her şeyi bırakıp Allahü teâlâya dönmesidir. Murâkabe ehli pek azdır. Olanlar da gizlidir. Biz<br />

şu netîceye vardık ki, murâkabeyi elde etmenin yolu, nefse muhâlefet etmektir. Müşâhede:<br />

Gayb âleminden gelir ve kalb üzerine işlenen bir tecellîdir. Celâlî veya cemâlî olmak üzere<br />

ikiye ayrılmışdır. Muhâsebe: Bizim yolumuzda olan kimse, düşünüp araştırır. Kendini hesâba<br />

çekip bakar. Geçmiş zamânı gaflet ile mi, huzûr ile mi geçti? Eğer huzûr ile geçmişse, o<br />

kimsenin vakti değerlendirilmiştir. Allahü teâlâya hamd etsin. Eğer geçen zaman gaflet ile<br />

geçmişse, o kimse vaktini zâyi etmiştir. Yapacağı iş, geleceği için tedbirli olup, tövbe<br />

etmektir. Ârif olanlar, bu üç husûsa riâyet ettikleri için pekçok fayda elde ederler. Ârif<br />

olmadan istifâde edemezler. Bizler, maksada ulaşmakta vâsıtayız. Allahü teâlânın inâyeti<br />

olmadan ve rehber olmadan maksada erişmek mümkün olmaz. Şu hâlde bu yolda ilerleyen<br />

kimse, kıyâmete kadar yaşasa, kendisine rehber olan zâtın terbiye nîmetinin, lütuf ve<br />

himmetinin şükrünü yerine getiremez."<br />

Behâeddîn Buhârî, Allahü teâlânın kullarına şefkat ve acımalarının çokluğundan, on iki gün<br />

başını secdeye koyup, Allahü teâlâdan, tasavvufta kolay ilerlenen, kolay ele geçen ve elbette<br />

kavuşturucu olan bir yol istedi. Duâsı kabûl edildi. Bu yol; yeme, içme, giyimde, oturmada<br />

ve âdetlerde orta derecede olmaktır. Kalbi çeşitli düşüncelerden korumaktır. Her ân güzel<br />

ahlâkla ahlâklanmaktır.<br />

Kendisinden kerâmet isteyenlere buyurdu ki: "Bizim kerâmetimiz açıktır. Bu kadar çok<br />

günâh ile yeryüzünde yürümemizden büyük kerâmet olur mu?" Bir defâsında ise; "Biz<br />

Allahü teâlânın fadlına, ihsânına kavuştuk. Bizi murâdlardan, çekip götürülenlerden eyledi."<br />

buyurdular.<br />

Behâeddîn Buhârî hazretlerinin yolunun esaslarından olan; "Biz sonda ele geçecek şeyleri<br />

başa yerleştirdik." buyurması, Resûlullah efendimizin daha ilk sohbetinde bulunan bir<br />

kimsenin kalbine hikmet ve feyz akmasına ve bir sohbetle nihâyete kavuşmasına<br />

benzetilmiştir.<br />

Buyurdu ki:<br />

"Yolun esâsı, kalbe teveccühdür. Kalp ile de, Allahü teâlâya teveccühtür. Kalp ile çok

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!