22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mürşidlerdir. İkincisi, yükseldikleri derecelerde bırakılıp, insanların yetişmesi ile vazîfeli<br />

olmayan evliyâdır. Mürşid-i kâmilin bakışları, kalp hastalarına (kalbi Allahü teâlâdan başka<br />

şeylere tutulmuş olanlara) şifâ verir, onun teveccühü yâni kalbini bir kimseye çevirmesi,<br />

kötü, çirkin huyları insandan siler, süpürür.<br />

Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri, mürşid-i kâmillerden bahsederken; "Mürşid-i kâmillerin<br />

en üstünleri, dört mezhep imâmlarıdır. Bunlar, İmâm-ı A'zâm Ebû Hanîfe, İmâm-ı Mâlik,<br />

İmâm-ı Şâfiî ve İmâm-ı Ahmed bin Hanbeldir (r.aleyhim). Bu dört imâm, İslâm dîninin dört<br />

temel direkleridirler." demiştir.<br />

Seyyid Abdullah-ı Dehlevî ise, kâmil (yetişmiş) ve mükemmil (yetiştiren, olgunlaştıran)<br />

bir rehbere tâbi kimsenin, Allahü teâlânın rızâsına kavuşacağını ifâde etmiştir.<br />

Mutasavvıf tâbiri, umûmî bir isimdir. Gafletten uzak yâni her an Hakk'ı zikreden, kalbini<br />

mânevî kirlerden temizleyen ve Allahü teâlâdan başka her şeyi gönlünden çıkaran, rûhunu<br />

cenâb-ı Hakk'ın zikri ile (anmakla) süsleyen tasavvuf ehli, velî, mürşid, ahlâk-ı hesene<br />

sâhibine mutasavvıf denilir. Çoğulu mutasavvıfûn ve mutasavvifedir. Abdülhakîm bin<br />

Mustafa Arvâsî'nin belirttiğine göre, İslâm âlimlerinin iki kısmından biri din imâmlarıdır.<br />

Bunlar, müfessirîn-i izâm (tefsîr âlimleri), muhaddisîn-i kirâm (hadîs âlimleri) ve<br />

mütekellimîn (kelâm âlimleri), mutasavvıfûn ve fukahâ-i kirâmdır (fıkıh âlimleri). Bunların<br />

her sözü, her beyânı, Kur'ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin açıklamasıdır. Her sözleri doğru<br />

ve senettir.<br />

Abdülhak-ı Dehlevî demiştir ki: "Mutasavvıfların hepsi Ehl-i sünnetti. Bid'at<br />

sâhiplerinden (Peygamberimiz ve dört halîfe devrinde olmayıp dinde sonradan meydana<br />

çıkarılan işlere ve uydurulan sözlere inananlardan) hiçbiri Allahü teâlânın mârifetine (O'nu<br />

tanımaya) yaklaşamamıştır. Vilâyet (evliyâlık) nûrları bunların kalplerine girmemiştir.<br />

Büyük âlim ve velî Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri de şöyle buyurmuştur: "Mürşid<br />

(rehber, doğru yolu gösterici) ve mutasavvıf, Rabbi için her yönden ve her şeyden ayrılıp<br />

Allahü teâlâdan başkasına tapınmayı, ibâdet etmeyi ve uymayı terk ederek, gayriye<br />

yönelmekten ve meşgûl olmaktan kalplerini kurtararak, ihlâsla Hakk'a ibâdet eder ve şeytana<br />

uymaz."<br />

Her devirde bulunan, fakat herkesçe tanınıp bilinmeyen ve görülmeyen, Allahü teâlânın<br />

emirlerine tam olarak uyan mübârek, büyük zâtlar, ricâl-i gayb adıyla isimlendirilmektedir.<br />

İmâm-ı Rabbânî, Nûr Muhammed Püntî'nin ricâl-i gaybden olduğunu söylemektedir.<br />

Mürşidi (hocası) bulunmakla berâber, ayrıca vefât etmiş bir büyüğün rûhâniyetinden<br />

faydalanan, yardım ve terbiye gören zâta üveysî, bu yolla kemâle ermeye, olgunlaşmaya da<br />

üveysîlik denir.<br />

Abdülhak-ı Dehlevî, Peygamberler ve evliyânın vefâtlarından sonra, onlardan yardım<br />

istemeye, âlimlerin câiz, olabilir dediklerini, tasavvuf büyüklerinin, bunun doğru olduğunu<br />

bildirdiklerini ifâde etmiş, büyüklerden birçoğunun üveysîlik yoluyla yükseldiklerini<br />

söylemiştir. İmâm-ı Rabbânî de, Behâeddîn-i Buhârî'nin üstâdı (hocası)nın Seyyid Emîr<br />

Külâl hazretleri olduğunu, fakat ayrıca Hâce Abdülhâlık Goncdüvânî'nin rûhâniyetinden<br />

istifâde ettiği için aynı zamanda üveysî olduğunu zikretmiştir.<br />

Bir de tasavvuf kitaplarında çok kullanılan şeyh kelimesi vardır ki, din ve fen ilimlerinde<br />

mütehassıs olan, yetişmiş ve yetiştirebilen rehber, Hak teâlânın yolunu gösterip, dîn-i İslâmı<br />

yayan, mürşid, üstâd, pîr mânâlarında kullanılmaktadır. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî,<br />

şeyhlerin âlim olmaları ve meseleleri herkesin anlayabileceği şekilde çözmeleri lâzım<br />

geldiğini belirtmiş, son zamanlarda tekkelerin, câhillerin ellerine düştüğünü, dinden, îmândan<br />

haberi olmayanlara da şeyh denildiğini ifâde etmiştir. Ayrıca, bu gibi şeyhlerin sözlerini,<br />

işlerini din sanmanın, bunları tasavvuf büyükleri ile karıştırmanın çok yanlış olduğunu, böyle

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!