22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ihsân et. Bu yolun ağırlığını çekmeye kuvvet ver. Bu yolda ne kadar riyâzet, nefsin isteklerini<br />

yapmamak ve mücâhede, nefsin istemediği ne varsa yapayım." diye duâ ettim. Allahü teâlâ<br />

duâmı kabûl buyurup, bana öyle bir kuvvet ve kudret ihsân etti ki bu yolun ne kadar zahmet<br />

ve meşakkati varsa hepsine katlandım. Ne yapmak lâzımsa Allahü teâlâya hamd olsun<br />

yaptım. Şimdi ihtiyâr hâlimde, riyâzetten ve nefsimle mücâdeleden kurtulmuş bulunuyorum...<br />

Evliyâ-i kirâmın rûhlarına teveccüh ediyor, hepsinin rûhâniyetlerinin eserini görüyordum."<br />

Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Buhârî hazretleri öyle bir yıldız olarak yetiştirildi ki irşâd semâsı<br />

onunla süslendi. O, ucu bucağı olmayan bir ilim ve irfan denizi idi. Her nerede cehâlet<br />

zulmeti varsa, onu üstün nurları ile örttü, kapattı. Kimin gönlüne bir şüphe düştüyse,<br />

özündeki çürütülmez belgelerle onu giderdi. İnsanlara üstün şânını anlatan nice işâretler<br />

gösterdi. Ölü kalbleri diriltti. Ruhlara kuvvet verip canlandırdı. Pekçok kerâmetlerin sâhibi<br />

oldu. İnsanları irşâd etmeye, doğru yolu göstermeye başladığının haberi bütün fezâyı<br />

doldurdu. Doğunun ve batının kalbi onunla sevince boğuldu. Kisrâlar ve sultanlar onun<br />

karşısında edeple durdu, ona merhabâya geldi. Çöldeki vahşi hayvanlar bile yardım istemeye<br />

geldi. İşte onun ciltler dolusu tutan kerâmetlerinden ve menkıbelerinden bir kaçı:<br />

Bir defâsında Nesef'te büyük bir kuraklık oldu. Sıcaktan toprak çatlayıp, mahsûller kurumaya<br />

başladı. Halk, günlerce yağmur bekledi. Fakat bir damla bile düşmedi. Nesef halkı,<br />

Behâeddîn Buhârî hazretlerinin duâsını almak için aralarından birini huzûruna gönderdiler. O<br />

da gelip durumu arz etti. Nesef ahâlisi kuraklıktan dolayı mahzûn ve kederlidir, dedi. Bunun<br />

üzerine, Behâeddîn Buhârî hazretleri buyurdu ki: "Üzülmesinler, Allahü teâlâ onlara yağmur<br />

gönderecek." Aradan kısa bir zaman geçti, Nesef'e yağmur yağmaya başladı. Bir gün ve bir<br />

gece devâm etti. Kuraklık kalkıp bolluk oldu.<br />

Bir talebesi şöyle anlatmıştır: "Ben küçük yaşta Cenânyan denilen yerden Buhârâ'ya geldim.<br />

Âlimlerin derslerine devâm ettim. Sonra kalbime Kâbe'yi ziyâret etme arzusu düştü.<br />

Mekke'ye gidip, Kâbe'yi ziyâret etmek şerefine kavuştum. Buhârâ'ya döndüm. Fakat nefsim<br />

çok azgındı. Hattâ eşkıyâlık yapacak kadar kötü bir hâlde idi. Ben bu hâlde iken, bir çekilme<br />

hâli hâsıl oldu. Bu hâl, beni ister istemez, Behâeddîn Buhârî hazretlerinin huzûruna<br />

sürükledi. Huzûruna varınca, beni yanına yaklaştırdı. Sonra enseme öyle bir vurdu ki,<br />

yediğim sillenin tesirinden neye uğradığımı bilemedim. İstemeyerek bağırdım. Behâeddîn<br />

Buhârî hazretleri bu hâlime öfkelenip; "Sus!" dedi. Sonra da; "Eğer sabredip o nârayı<br />

atmasaydın, bir sohbetle işin tamâm olurdu." buyurdu."<br />

Behâeddîn Buhârî hazretlerinin talebelerinden Şeyh Ömer Taşkendî şöyle anlatmıştır:<br />

"Benim, Behâeddîn Buhârî'ye muhabbetim ve talebe olmam şöyledir: Önce Taşkend'de<br />

talebelerinden bir kısmını tanımıştım. Onlar ile sohbet eder, hizmetlerinde bulunurdum.<br />

Sohbet sırasında bana, Behâeddîn Buhârî hazretlerinin fazîletini, hâllerini anlatırlardı.<br />

Böylece görmediğim hâlde ona karşı içimde bir muhabbet hâsıl oldu. Bir gün Taşkend'deki<br />

talebelerinden birinin evine gittim. Hocasını hatırlıyor ve ona râbıta ediyordu. Bir müddet<br />

oturduktan sonra yemek getirdi. O anda Behâeddîn Buhârî hazretleri gözüme göründü ve<br />

kulağıma; "Senin Horasan'a gitmen gerekir." diye söyledi. Yemekten sonra Horasan'a gitmek<br />

üzere yola çıktım. Horasan'a, oradan da Beheâddîn Buhârî'nin yakın talebelerinden Mevlânâ<br />

Celâleddîn'in bulunduğu yere gittim. Evine varıp kapıda durdum, kendisi tarafından<br />

çağrılmamı bekledim. Bir saat sonra evinden bir cemâat çıktı. Beni çağırıp huzûruna kabûl<br />

ettiler ve; "Sen geldiğin sırada, gelişinden haberim var idi. Fakat seninle başbaşa görüşmek<br />

istedim. Onun için beklettim." dedi. Bundan sonra hâlimi ona anlattım ve çok ağladım,<br />

yardımcı olmasını istedim. Yemîn ederek dedi ki: "Behâeddîn Buhârî sana kâfidir,<br />

teveccühüne kavuşursun." Sonra onun fazîletinden, menkıbelerinden bahsedip, huzûruna<br />

kavuşmak için hemen yola çıkmamı söyledi.<br />

Yolculukta başıma bâzı hâdiselerin geleceğini de işâret etti. Derhâl Nesef tarafına doğru yola<br />

çıktım. Oradan da Horasan'a hareket etmek üzere bir gemiye bindim. Gemi bir müddet yol

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!