22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

günü gelince o da orduyla yola çıktı. Böyle evliyâ bir zâtın aralarında bulunması pâdişâh,<br />

komutanlar ve askerler için büyük bir ümit ve moral oldu.<br />

Zigetvar Kalesi kuşatılıp peşpeşe iki taarruz yapılmasına rağmen kale fethedilemedi.<br />

Ordunun içinde büyük bir mânevî destek olan Bahri Dede, kalenin fethedileceğini müjdeledi<br />

ve zafer için çok duâ etti. Nihâyet üçüncü defâ büyük bir taarruz yapıldı. Bu taarruz sırasında<br />

şiddetli yağmur yağdığı için arâzi çamur ve bataklık hâlini almıştı. Her şeye rağmen Bahri<br />

Dede gibi evliyâ bir zâttan fetih müjdesi almışlardı. Bu sebeple büyük bir azim içinde idiler.<br />

Yeniçeri bölükbaşısı abdest alıp vasiyetini yazdı. Merdivenlerle kaleye tırmanıp<br />

mazgallardan birine humbara yerleştirip fitilini ateşledi. O anda düşmanın hücûmuna uğrayan<br />

yeniçeri bölükbaşısı şehît düştü. Fakat ateşlediği humbara patlayıp kalede büyük bir gedik<br />

açtı. Osmanlı askerleri bu gedikten dış kaleye, daha sonra da iç kaleye girerek kaleyi fethetti.<br />

Ordu zafere ulaştı. Bu seferde pâdişâh hastalanıp vefât etmişti. Ordu Bursa'ya döndükten<br />

sonra, Bahri Dede, sultanın kendine hediye ettiği bin altını sakladığı yerden çıkarıp geri iâde<br />

etti. Kısa bir müddet sonra da vefât etti.<br />

1) Şakâyık-ı Numâniyye Zeyli (Atâî); s.190<br />

BAHŞÎ;<br />

Haleb'de yetişen Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinden ve tasavvuf büyüklerinden. İsmi<br />

Muhammed bin Muhammed Halebî'dir. 1628 (H.1038) senesinde Haleb köylerinden<br />

Bekfâlûn'da doğdu. 1687 (H.1098)de Mekke-i mükerremede vefât etti.<br />

İlim tahsîline, doğum yeri olan Bekfâlûn köyünde Kur'ân-ı kerîm okumayı öğrenerek<br />

başlayan Bahşî, sonra Şam'a gitti. Orada; Abdülbâkî el-Hanbelî, Muhammed Habbâz<br />

el-Batnînî, Muhammed bin Belbân, Muhammed Aysâvî ile başka âlimlerden ilim öğrendi.<br />

Ârif-i billah Şeyh Eyyûb el-Halvetî'nin hizmetlerinde bulunup, Halvetiyye yolunda yetişti.<br />

Tasavvufun sırlarına ve inceliklerine vâkıf oldu. İlim ve evliyâlık yolunda emeline, arzu<br />

ettiği maksâdına kavuştuktan, iyice yetişip kemâle geldikten sonra, âilesinin yanına döndü.<br />

Artık ilim bakımından meyve veren bir ağaç, ilmiyle amel etmesi bakımından da o ağacın<br />

meyveleri misâli olmuştu. Fakat ilim âşığı olduğundan, ilim öğrenmeye doymuyor, ilmini<br />

durmadan arttırmak için gayret ediyordu. Haleb'e gidip orada yerleşti.Haleb müftîsi olan<br />

Muhammed bin Hasan el-Kevâkibî'nin sohbetlerine ve derslerine katıldı. Böylece ilim<br />

öğrenmeye devâm etti.<br />

Bütün ilimlerde yükselmiş, pekçok âlimden icâzet, diploma almış, himmet sâhibi bir zât<br />

olarak, ilim neşretmeye, öğrendiği yüksek ilimlerden başkalarının da istifâde etmeleri<br />

niyetiyle, insanlara faydalı olmaya başladı. Haleb'de bulunan fazîlet sâhibi birçok zât, ondan<br />

çok istifâde etti. İlim ve tasavvuf yolunun tâlibleri onun sohbetine ve derslerine koştu.<br />

Ruhlara şifâ olan sözlerinden ve sohbetlerinden Halebliler yıllarca faydalandı.<br />

Muhammed Muhibbî hazretleri, Hulâsatü'l-Eser isimli kitabında Muhammed Bahşî'nin hâl<br />

tercümesini verirken şöyle anlatır:<br />

Muhammed Bahşî 1675 senesinde Anadolu'ya geldi.Ben kendisiyle Edirne'de buluştum.<br />

Edirne'de bir müddet kaldı. Ekserî vakitlerde onunla görüşüp sohbetinde bulunurdum.<br />

Konuşmasının, faydalı şeyler anlatmasının güzelliği karşısında, sohbetlerini pür dikkat<br />

dinlerdim. Onda gördüğüm güzel hâllere, edeb ve sükûnete hayran kalırdım. Gördüğüm<br />

kimseler arasında ondan daha halîm, yumuşak ve ondan daha tahammüllü, sabırlı bir kimse<br />

görmedim. Kerem ve ihsân sâhibi, iyilik yapmaktan hoşlanan, çok cömert bir kimse idi.<br />

Edirne'den İstanbul'a döndükten sonra, kendisiyle İstanbul'da da karşılaştım. Vezîri âzam<br />

Fâzıl Mustafa Paşa'nın, Muhammed Bahşî'ye karşı husûsî muhabbeti vardı. Fırsat buldukça

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!