22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kapadı.<br />

Şeyh Azerî bundan sonra Seyyid Nîmetullah hazretlerinin derslerine devâm etti. Bu gönül<br />

sultanının yanında seyr ve sülûk yaparak, nefsini kötü huylardan ve çirkin sıfatlardan<br />

temizledi. Allahü teâlânın beğendiği şeylerde fânî olup tam ihlâsa, her işini yalnız Allahü<br />

teâlânın rızâsı için yapma makâmına, kavuştu. Bu hâle geldikten sonra Seyyid Nîmetullah<br />

hazretlerinden icâzet, diploma aldı.<br />

Şeyh Azerî hazretleri bundan sonra iki defâ yaya olarak hacca gitti. Bir yıl Beytullah'ta kaldı.<br />

Harem'de, haccın âdâb ve erkânı ile Kâbe'nin târihi hakkında bilgi veren Sa'yü's-Safâ<br />

kitabını yazdı. Sonra Hind'e gitti. Bir müddet orada kaldı. Şeyh Azerî'nin sohbetlerine katılan<br />

Hind Meliki Sultan Ahmed, kendisinden çok memnun oldu. Şeyhe elli bin dirhem hediye<br />

gönderdi ve ülkesinde kalmasını istedi. Ancak Şeyh Azerî hazretleri bu hediyeyi kabûl<br />

etmedi. Bir müddet sonra da ülkesine döndü.<br />

Bundan sonra otuz yıl ibâdet seccâdesinde oturdu. Allahü teâlâyı tefekkür ile meşgûl oldu.<br />

Âlimler, din ve devlet büyükleri, mülk ve millet sahipleri ve her sınıf insan ziyâretine<br />

gelirler, hizmetinde bulunurlar, nasîhat isterler ve rızâsına kavuşmak için can atarlardı.<br />

Tîmûr Hanın torunlarından Sultanzâde Muhammed bin Baysungur, Irak'a gideceği vakit<br />

şeyhin ziyâretine geldi. Şeyh ona adâlet ve merhâmet hakkında pek çok nasihatlerde bulundu.<br />

Sohbet esnâsında şehzâdenin kalbinde şeyhe karşı büyük bir muhabbet hâsıl oldu. Şeyhin<br />

önüne bir kese altın bıraktı. Şeyh bunu kabûl etmedi ve şu beyti okudu:<br />

"Altını dağıtmak, onu hiç almamaktan daha iyi ve hayırlı değildir." Sultanzâde bundan sonra<br />

şeyhe daha çok bağlandı.<br />

Şeyh Azerî hazretlerinin kasîdelerini toplamış olduğu dîvânındaki şiirlerinden bâzıları şu<br />

mânâdadır:<br />

"Ben sana hikmetten bir nükte öğreteyim. Sen bunu yaparsan iki âlemde büyük adam<br />

olursun. Tarîkat libasını giydiğin vakit zilletten müteessir olma. İzzet ile övün."<br />

"Yaygı gibi yayılmış olan bu yeryüzünün durumunu gözünün önüne al. Bunu tıpkı siyâh,<br />

beyaz hânelere ayrılmış bir satranç tahtası gibi farz et. Birbiri karşısına konulmuş siyah ve<br />

beyaz hâneler ayniyle gece ve gündüzün aydın ve karanlık saatlerine benzer. Burada akıl ve<br />

nefs birer mühendis ve hokkabaz ve yekdiğerini yenmek isteyen iki satranç ustasıdır. Aklını<br />

başına al; nefis, hîleler yapan, dalavereci bir rakîptir. Ey Azerî, bir kimse nefsin kötü<br />

isteklerinden korunmazsa murâd atını, ilâhî yoldaki arzu ve isteğini kaybetmiştir. Zaman<br />

herkesle bir türlü oyun oynar. Onun oyunundan sakının."<br />

"Hikmet hazînesinin anahtarı bizim elimize geçtiği zamandan beri hırs gözüne kanâat<br />

sürmesini sürdük. Ey gönül bu dünyâ olayları ayarı düşük bir pazardır. Biz bunu birçok kere<br />

himmet terâzisiyle tarttık. Ancak korkarım ki, bizim tâat ve ibâdet sayfalarını yok saydığımız<br />

gibi, yarın tevfik sayfamızı da yok saymasınlar. Bugün ayrılıktan çektiğimiz azâbın yanında<br />

yarın haşr gününde çekeceğimiz azâbın gözümüzün önünde hiç ehemmiyeti yoktur. Vatanın<br />

ve yar ile bulunmanın kadri kıymeti nedir? Bunu bizden sor. Çünkü biz gurbet mihneti nedir;<br />

bunu çekmişiz, ne acı olduğunu biliriz."<br />

Şeyh Azerî hazretlerinin dîvânından başka Cevâhirü'l-Esrâr, Sa'yü's-Safâ, Tuğrây-ı<br />

Hümâyûn ve Acâibü'l-Garâib adında eserleri vardır. Şeyh hazretleri 82 yaşında iken 1462<br />

(H.866) yılında İsferâyin kasabasında vefât etti. Mezarı buradadır. Bütün malını mülkünü<br />

sâlihlere, zâhidlere, dünyâya düşkün olmayanlara, fakirlere ve ilim talebelerine vakfetmişti.<br />

Bu sebeple türbesinin yanındaki zâviyede yıllarca ders okundu. Ziyâretçiler eksik olmadı.<br />

Sultanlar ve hâkimler de onun rûhu için orada ders gören talebelere ve gelip giden fakirlere,<br />

ihtiyaç sâhiplerine lütuf ve ihsânlarda bulunurlardı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!