22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kardeş. Senin gönlünde merhamet eserleri var." dedi. Aynî Dede hemen koşup, annesinden<br />

iki kış armudu getirip verdi. O zât; "Ben seni oğul edindim. Lâzım olduğum zaman beni<br />

Bursa'da bulursun." dedi.<br />

Aynî Dede sanatını öğrenip diploma aldıktan sonra, İstanbul'a gitmek üzere bir arkadaşıyla<br />

yola çıktı. İstanbul'a varıp hayranlıkla gezerken içinden Bursa'ya gitme arzusu geçti.<br />

Arkadaşına vedâ ederek yola çıktı. Bursa'da dolaşırken, merkebe binmiş bir dervişin çocuklar<br />

tarafından alaya alındığını gördü. Dikkatlice bakınca bu dervişin, daha önce görüştüğü ve<br />

çocukların elinden kurtardığı derviş olduğunu anladı. Oranın yabancısı olduğu için çocuklara<br />

mâni olamadı. O zât şehir dışına çıkınca, Aynî Dede yanına gitti. O zât Aynî Dede'yi<br />

görünce; "Ey oğul! Hoş geldin. Burada durma İstanbul'a git. Ayasofya Câmii yanındaki<br />

dergâhda Sünbül Sinân Efendinin hizmetine gir. Kapısında kalbini aşk ateşiyle dağla. Ona<br />

varıp, Bursa'daki derviş beni size gönderdi, de!" dedi.<br />

Aynî Dede bu söz üzerine yola çıktı. İstanbul'daki dergâhı buldu. Durumu Sünbül Sinân<br />

Efendiye anlatınca, talebeliğe kabûl edildi. Hocası onun olgunluğa ermesi ve mânen<br />

yetişmesi için çalıştı. Kısa zamanda Aynî Dede tasavvufun yüksek derecelerine kavuştu.<br />

Bu sırada Deysûka isimli bir kasabada Nâsûh Paşa isimli bir zât, geceleri uyanıp, göklere,<br />

yıldızlara bakar, bunlardaki incelikleri düşünürdü. Kalbinde yumuşaklık hâli meydana gelir,<br />

ömrünü boşa geçirdiğine ağlar ve Allahü teâlâdan rahmetine kavuşturmasını niyâz ederdi.<br />

Yine böyle bir gece yalvarırken, gâibden bir ses; "Allahü teâlâ senin günahlarını affetti.<br />

Gelecek sene şu sîmada, şu alâmetli hak dostlarından biri gelip sana hak yolu gösterir."<br />

müjdesini verdi.<br />

Bir gün Aynî Dede rüyâsında Peygamber efendimizi gördü. O'na; "Deysûka'ya git. Şu<br />

alâmette, şu halde olan Nâsûh Paşa isminde bir fakire doğru yolu göster." buyurdu. Sabah<br />

olunca Aynî Dede; "Bu ne haldir?" diye hayretle düşündü. Ertesi gece yine rüyâda; "Niçin<br />

hemen gitmedin?" diye îkâz edildi. Sabah olunca yol hazırlığını yapıp, hocasından izin alarak<br />

yola çıktı. Deysûka'ya vardığında, önce o zâtı, âlimler ve sâlihler arasında aradı, fakat<br />

bulamadı. Sonra araştırmaya devâm etti. Yine bulamadı. Ona; "Bu vasıflı bir kimse var, fakat<br />

ibâdet ve diyânet ile pek alâkası yoktur. Ondan bahsetmeye bile değmez." demelerine rağmen<br />

Aynî Dede o zâtın çağırılmasını istedi. O zât gelip, Aynî Dede'yi görünce; "Ey efendim!<br />

Teşrîf ettiniz mi? Sana emredilen sözü yerine getirdin, demek!" dedi ve Aynî Dede'nin<br />

ellerine sarıldı. Aynî Dede; "Beni nereden tanıdın?" diye sorunca, o zât olanları hemen<br />

anlattı. Aynî Dede derhal ona yapacağı hizmeti yerine getirdi. İbâdet ve tâatla ilgili<br />

öğreteceklerini ona öğretti. O zât gücü nisbetinde rızkını kazanmak için çalışıp, boş<br />

zamanlarında da Aynî Dede'nin sohbetlerine devâm ederdi.<br />

Bir gün o zât Aynî Dede'nin sohbetine vaktinde gelemedi. Aynî Dede, merak edip evine gitti.<br />

Niçin gelmediğini sorduğunda, o zât; "Efendim! Bugün sohbeti ihmâl ettiğim sanılmasın.<br />

Vücûdumda hiç tâkat ve kuvvet kalmadı. Gözüm ve gönlüm başka âlemi seyretmekte. Bütün<br />

âlem gül bahçesi gibi olup, âhiret kokusunu duydum. Bir Yâsîn-i şerîf okusanız da, rûhum<br />

tertemiz olsa, gönlüm açılsa." dedi. Aynî Dede Yâsîn-i şerîf okumaya başladı. Daha okuma<br />

bitmeden o zât rûhunu teslim etti. Defin işlerini tamamladıktan sonra memleketine dönüp,<br />

insanların Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaları için çalıştı. Onlara Allahü teâlânın emirlerini<br />

ve yasaklarını anlattı.<br />

Bir gün Aynî Dede sevenleriyle kırlara doğru çıkıp dolaşırken, sağnak hâlinde yağmur<br />

yağmaya başladı. Bu sırada; "Dostlarımızın bizim yüzümüzden sıkıntı çekmesi lâyık<br />

değildir." dedi ve bir dâire çizdi. Hepsini dâirenin içine aldı. Böylece hiç biri ıslanmadı.<br />

Ömrünü pekçok talebe yetiştirmekle geçiren Aynî Dede 1564 (H.971) senesinde vefât etti.<br />

Vefât yeri ve kabri belli değildir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!