22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Muhammed bin Ahmed el-Fâkihî, Humeyd bin Abdullah es-Sündî gibi âlimler icâzet<br />

almışlardır. Hindistan'da otuz iki sene kaldı.<br />

Zamânın büyük âlimleri ve meşhûr evliyâsı onu medhetmişlerdir. Onun yetişeceğini önceden<br />

müjdelemişlerdir. Müjdelendiği gibi zamânın en meşhûr âlimi ve evliyâsı olmuştur.<br />

Menkıbeleri, Şehâbeddîn Ahmed bin Ali el-Mekkî tarafından Nüzhet-ül-İhvân ve'n-Nüfûs<br />

fî Menâkıbı Şeyh bin Abdullah Ayderûsî adı altında yazılan kitapta toplanmıştır. Ayrıca<br />

oğlu Şeyh Abdülkâdir, Futûhât-ül-Kudsiyye fi'l-Hırakât-ül-Ayderûsiyye adlı eserinin<br />

mukaddimesinde yazmıştır.<br />

Ayderûsî'nin eserleri şunlardır:<br />

Kitâb-ül-Akd-ün-Nebî, Es-Sırr-ül-Mustafavî, Kitâb-ül-Fevz-ve'l-Büşrâ,<br />

Tuhfet-ül-Mürîd; bu eseri manzum olup, iki cild hâlinde şerh edip büyüğüne<br />

Hakâik-üt-Tevhîd, küçüğüne Sirâc-üt-Tevhîd adını vermiştir.<br />

Mevlid ve mîrâc ile ilgili nazım eserlerinden başka tasavvufda Hızb-un-Nefs,<br />

Nefehât-ül-Hukm adlı eseri ve şiirlerinin toplandığı bir dîvânı vardır.<br />

1) El-A'lâm; c.3, s.182<br />

2) El-Meşre-ur-Revî; c.2, s.119<br />

3) Nûru's-Safîr; s.333<br />

4) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.4, s.312<br />

5) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.423<br />

AYDÎ BABA;<br />

Gâziantep velîlerinden. İsmi Mehmed olup, babasının ismi Mehmed Nâmî Efendidir. Babası<br />

da âlim bir zât idi. Aydî Baba, 1812 (H.1227) senesinde Antep'te doğdu. İlk tahsîline bu<br />

vilâyette başlayan Aydî Baba sonra, ilim öğrenmek için, Halep, Kayseri ve İstanbul'a gitti.<br />

İlim tahsîlini tamamlayınca memleketine dönüşünde Kayseri Medresesinde bir süre<br />

müderrislik yaptı.<br />

Aydî Baba, bir arkadaşı ile berâber tekrar İstanbul'a seyâhate gitti. İstanbul'da Kuşadalı<br />

İbrâhim Efendiye talebe oldu ve ondan Halvetî tarîkatını insanlara öğretmek için icâzet,<br />

diploma aldı. Bu seyâhatine, dükkânını ve mallarını satıp katılan arkadaşının bir süre sonra<br />

parası bitti ve sıkıntıya düştü. Aklından, "Gül gibi işimi ne diye dağıttım da burada<br />

sürünmeye geldim." diye geçirdi. Bu düşünceleri Aydî Baba'ya mâlûm olunca; ona kucağını<br />

açmasını söyledi ve takkesini kucağına ters çevirdi. Takkeden bir sürü para döküldü. Ona;<br />

"Haydi Antep'e git de dükkan aç!" dedi. Arkadaşı hatâsını anlayıp af diledi ise de, Aydî Baba<br />

onu Antep'e gönderdi.<br />

Aydî Baba, İstanbul dönüşünde İki şerefeli Câmide imâmlık yapmaya başladı. Evinin bir<br />

bölümünü tekke hâline getirerek insanlara doğru yolu anlattı. Şehrin ileri gelenleri ve halktan<br />

pek çok kimse derslerine katıldı. Bir süre sonra Allahü teâlânın aşkı ile yanan Aydî Baba<br />

talebelerine; "Biz şeyhlik yapıyorduk ama talebe bile olamamışız. Ben size hoca olmaya<br />

lâyık değilim. Eğer halktan uzak olmazsak, Allahü teâlâya yakın olamayız." diyerek şeyhliği,<br />

imâmlığı ve hatipliği bıraktı.<br />

Antep'in bir mahallesinde bir kadın doğum yaparken çok zor durumda kalmıştı. Yanında<br />

bulunan kadınlar, kocasına; "Aydî Baba'ya git de hanımının kurtulması için duâ etsin."<br />

dediler. Adam; "O deli ne yapabilir?" diye düşünmesine rağmen Aydî Baba'nın yanına gitti.<br />

Durumu anlattı.Aydî Baba gözlerini kapayıp biraz murâkabeden sonra; "Git. Nur topu gibi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!