22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Devlet işlerindeki tesiri gittikçe artan Seyyid Osman Fadlı'yı, devletin ileri gelenlerinden<br />

bâzıları çekemediler. Sultana, verdiği bir vâz yüzünden şikâyet ettiler. Çeşitli entrikalar<br />

çevirerek Magosa'ya gönderilmesini sağladılar. Kendisi; "Bu hâdise, dört ay önce Allahü<br />

teâlâ tarafından kalbime ilhâm edildi. Fakat; "Makâmından ayrılma, yerinde kal. Çünkü<br />

bunda Allahü teâlânın çeşitli hikmetleri var." dendi. Biz de bu emre uyup, yerimizden<br />

ayrılmadık." dedi. Magosa'ya gidişlerinin on dördüncü ayında vefât etti. Vasiyeti üzerine<br />

kabrinin üzeri açık bırakıldı. Vasiyeti şöyle idi: "Kabrimin üzerine türbe yapılmasın. Baş<br />

ucuna bir taş dikilsin. Belki mezârım kaybolmaz da gelip-geçen bir duâ okur. Daha sonra<br />

1830 senesinde Kıbrıs'a tahsildâr olarak tâyin olan Hacı Mehmed Ağa, Osman Fadlı'nın<br />

kaybolmak üzere olan kabrini ortaya çıkarmış ve etrâfını temizletmiştir.<br />

Talebesi İsmâil Hakkı Bursevî hazretleri, onun hakkında şöyle demektedir: "Hocam her<br />

hâlinde gizliliği tercih ederdi. Sünnete uygun olmayan bir şeyi yapmazdı. Şu üç şeyi hiç<br />

terketmezdi: 1) Her farz namaz için abdestini tâzelerdi. 2) Namazını dâimâ cemâatle kılardı.<br />

3) Her ibâdet ve işi, Kitab ve sünnete uygun olarak yapardı. Her çeşit riyâzeti yapmıştır.<br />

Ramazân-ı şerîfte, bir yumurta ile iftâr ederdi. Bütün yediği bundan ibâretti. Derslerine iki<br />

yüz kadar talebe devâm ederdi. Bu talebelerin içinde; Trakya, Anadolu ve Arab<br />

Yarımadasından gelenler vardı."<br />

Yine hocasından naklederek der ki;<br />

"İnsanlar dört kısımdır:<br />

1. Zikir, fikir, maksat, niyyet ve himmetleri sırf dünyâdır. Bunlar kâfirler ve onlara tâbi<br />

olanlardır. Sırf fâni olan dünyâ nîmetleriyle nasibdâr olmuşlardır.<br />

2. Dillerinin ifâdesine nazaran âhiret ehli gibi görünürlerse de, bunların içten maksat ve<br />

niyetleri yine evvelkiler gibi tamâmen dünyâya yönelmiştir. Bunlar münâfıklardır. Önceki<br />

kısımdan çok aşağıdır. Bunlardan çok korkulur. Şeklen âhiret ehli gibi görünürler. Fakat<br />

mânen Allah'tan yüz döndürmüşlerdir. Niyyet ve himmetleri hep dünyâdır. Bunların îmânının<br />

zevâlinden, kaybolmasından pek korkulur. Zîrâ ibâdetten maksad İslâm, îmân mertebelerinin<br />

tamâmiyle, ihsân mertebesine, Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet etme şerefine ulaşmaktır. Bu<br />

mertebelere kavuşmak için çalışmamak ve bu hususta kusur ve ihmâlde bulunmak, cenâb-ı<br />

Hak'tan elindeki nîmetin kaybolmasını istemektir.<br />

3. Zikir, fikirleri, âhiret ve kalplerindeki niyyet ve himmetleri de âhirettir. Bunlar umum<br />

müminlerdir.<br />

4. Zikir ve fikirleri, düşünceleri âhiret ve kalplerindeki niyyet ve himmetleri de odur ki<br />

bunlar mukarreblerdir. Mukarrebler, Allahü teâlâ için olmayan her şeyden sakınırlar. Din için<br />

niyyet etmedikçe hareket etmezler. Her sözleri Allah içindir."<br />

İsmâil Hakkı Bursevî hazretlerinin, hocası için yazmış olduğu ve hocasının vefâtını anlatan<br />

manzûmenin bir kısmı şöyledir:<br />

Hep bilirlerdi cihân halkı onu,<br />

Cümle dilde nâmı şeyh Osman idi.<br />

Reşk-i Hurşîd idi nûr-ı zâhiri,<br />

Bâtını bir bahr-ı bî-pâyân idi.<br />

Görmedi kimse izinin tozunu,<br />

Bilmediler kimse ne kuhl-ü-cân idi.<br />

Kabri Kıbrıs'ta olursa n'ola kim,<br />

Terk-i şöhret itse âli-şân idi.<br />

İsm-i resmini âhir itti bî-nişân,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!