22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

2) Ravd-ur-Reyyâhîn; s.152, 199<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.13, s.359<br />

ATÂ BİN MEYSERE EL-HORASÂNÎ;<br />

Tâbiîn devrinin tanınmış, hadîs ve tefsîr âlimlerinden. Ebû Eyyûb, Ebû Osman, Ebû<br />

Muhammed, Ebû Sâlih Belhî künyeleri vardır. 670 (H.50) senesinde doğup, 752 (H.135)<br />

târihindeEriha'da vefât etti. İbn-i Abbâs, Adiy bin Adiy el-Kindî, Mugîre bin Şu'be, Ebû<br />

Hüreyre, Ebüdderdâ, Enes bin Mâlik, Ka'b bin Ucre, Muaz bin Cebel ve daha başka<br />

sahâbeden r.anhüm hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Ondan da, Şu'be, Ebû Abdurrahmân, İshak<br />

bin Useyd el-Horasânî, Dâvûd bin Ebî Hind, Evzâî, Mâlik bin Enes gibi büyük âlimler,<br />

r.aleyhim hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuşlardır. İbn-i Muîn, İbn-i Ebî Hâtim, Nesâî ve<br />

Dârekutnî, onun hadîs ilminde sika, güvenilir, sağlam bir âlim olduğunu söylemişlerdir. Atâ<br />

bin Ebî Müslim'in rivâyet silsilesinde yer aldığı hadîs-i şerîfler, Sahîh-i Müslim, Sünen-i<br />

Ebî Dâvûd, Sünen-i Tirmizî, Sünen-i Nesâî ve Sünen-i İbn-i Mâce'de mevcuttur. İlmi ile<br />

amel eden mübârek bir zâttır.<br />

Abdurrahmân bin Yezîd bin Câbir şöyle anlatır: Atâ-i Horasânî ile berâber gazâya, savaşa<br />

gitmiştik. Gecelerini, namazla geçirirdi. Gecenin üçte biri veya yarısı geçince, bize<br />

isimlerimizle seslenir, "Kalkınız, abdest alınız, namaz kılınız. Çünkü geceleri ibâdet ve<br />

gündüzleri oruçla geçirmek, Cehennem'den irinler içip, çeşitli azaplara yakalanmaktan daha<br />

kolaydır." der ve namaz kılmaya başlardı. Seher vaktine kadar ibâdet eder, sonra biraz<br />

uyurdu.<br />

Nasîhat isteyenlere: "Dünyâya çok düşkün olduğunuzu görüyorum. Size âhireti tavsiye<br />

ederim. Dünyâ işleriyle uğraşırken âhiretinizi unutmayınız. Bir kimsenin dünyâda makam,<br />

mal ve mülk sâhibi olması, herkesin yanında sözünün geçmesi, âhiretteCehennem'e<br />

düşmesine, ateşte yanmasına mâni olamaz. Orada hüküm, Allahü teâlânındır. Dilerse azâb<br />

eder, dilerse Cennet'ine koyar. Onun için bu dünyâda, Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya, şu<br />

imtihan yurdunda, îmân edip, sâlih ameller yapan, iyiliği emredip, kötülükten alıkoyan, bu<br />

uğurda gelen sıkıntılara katlananlardan olmaya çalışmak lâzımdır." buyururdu.<br />

Bir defâsında şöyle buyurdu: "Günâh işlendiği zaman, Allahümmağfir lî, Allah'ım! Beni<br />

bağışla demeli. Böyle yapmak, Allahü teâlâya teslimiyet ve boyun eğmenin ifâdesidir."<br />

Şeytanın hîlelerine aldanmamak, bu hususda çok dikkatli olmak gerektiğini şöyle anlatmıştır:<br />

"Kim bir fenâlık yapar veya nefsine zulmeder de Allah'tan mağfiret dilerse, Allah'ı çok<br />

bağışlayıcı, çok merhametli bulur." meâlindeki Nisâ sûresinin yüz onuncu âyet-i kerîmesi<br />

nâzil olunca, şeytan korkunç bir sesle feryâd etti. Sesi öyle yüksek çıktı ki, yeryüzündeki<br />

bütün askerleri işitip, yanına geldiler ve; "Nedir bu hâlin? Bu şiddetli feryâdın sebebi nedir?"<br />

diye sordular. O da; "Benim hîlelerim ile bu ümmete işlettiğim günahların af ve mağfireti<br />

hakkında Muhammed'e bir âyet nâzil oldu." dedi. Askerleri bunun hangi âyet olduğunu<br />

sorunca, Nisâ sûresi yüz onuncu âyetini onlara okudu. Sonra şöyle dedi:<br />

"Bu âyette Allahü teâlâ istiğfâr edenlere af ve mağfiretini vâd etti. Allahü teâlânın vâdinde<br />

dönmek yoktur. Şimdi düşünün. Acabâ buna bir hîle yolu bulabilir misiniz?" Onlar; "Hayır,<br />

biz böyle bir hîle yolu bilmiyoruz." dediler. Bunun üzerine şeytan onlara; "Hele siz gidip<br />

biraz düşünün. Belki bir hîle yolu bulabilirsiniz. Bu arada ben de düşüneyim." dedi. Şeytanın<br />

askerleri oradan ayrıldıktan bir süre sonra, şeytan yine bir nâra attı. Bütün askerleri tekrar<br />

toplanıp geldi. Şeytan onlara; "Bir yol bulabildiniz mi?" diye sorunca, onlar; "Hayır!"<br />

cevâbını verdiler. Şeytan; "Ben bir hîle yolu buldum." dedi. Avânesi bunun ne olduğunu<br />

sorunca şöyle dedi:<br />

"O büyük Peygamber âhirete intikâl ettikten sonra, ümmetine güzel amel sûretinde çeşitli

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!