22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

teşkilâtı içinde vazîfe almışlardı.Halk üzerinde nüfûzları fevkalâde olduğundan, üzerlerine<br />

aldıkları vazîfeleri başarıyla yerine getirmişlerdi."<br />

İstanbul'un işgâlden kurtarılması ve Kurtuluş Savaşının zaferle netîcelenmesinden sonra<br />

dergâhından ayrılmayan Şeyh Atâ Efendi, sessiz kalmayı tercih etti. Tekke ve zâviyelerin<br />

kapatılmasından sonra, Şeyh Atâ Efendinin Anadolu Kurtuluş hareketinin üssü olarak<br />

kullandığı Özbekler Tekkesi de kapatıldı. Tekkenin târihî kitâbesi de çimento ile sıvanarak<br />

terk edilmiş bir hâlde bırakıldı.<br />

Himmet ve gayretlerini sâdece ve yalnızca vatanın kurtuluşu için sarfeden, bu uğurda<br />

müslümanları aydınlatan ve teşvik eden Şeyh Atâ Efendi, 1936 (H.1355) senesinde<br />

İstanbul'da vefât etti. Onun tatlı hâtıraları hâlâ zihinlerde yaşamakta, kendinden sonra gelen<br />

nesillere örnek teşkil etmektedir. Kabri Üsküdar'dadır.<br />

1) Kurtuluşun ve CumhûriyetinMânevî Mîmarları; s.26, 27<br />

2) Kurtuluş Savaşında Sarıklı Mücâhidler; s.210-220<br />

ATÂ EL-EZRAK;<br />

Büyük velîlerden. Doğum ve vefât târihleri, yerleri ve babasının adı kaynaklarda<br />

bildirilmemiştir. Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur. Yedinci asırda Irak'ta yaşamış ve Atâ<br />

es-Sülemî ile görüşmüştür. Kerâmetleri meşhurdur.<br />

Atâ el-Ezrak hazretleri bir kere gece namazını kılmak için bir yere gidiyordu. Bu esnâda<br />

önüne bir hırsız çıktı. Hemen; "Allah'ım! Beni bu hırsıza karşı nasıl dilersen öyle muhâfaza<br />

et." diye duâ etti. O anda hırsızın iki eli ve ayakları kurudu. Hırsız, hatâsını anlayıp<br />

yaptıklarına pişman oldu. Bir daha böyle bir şey yapmayacağını söyleyince, onu affetti.<br />

Hırsız iyileşti ve Atâ hazretlerine ısrarla; "Allah aşkına söyle sen kimsin?" diye sordu. O da;<br />

"Atâ'yım." dedi. Sabah olunca herkese; "Gece falanca yere namaz kılmaya giden birisini<br />

tanıyor musunuz?" diye sordu. "Evet tanıyoruz. O Atâ es-Sülemî'dir." dediler. Hırsız, Atâ<br />

es-Sülemî'ye gidip hâlini arz edip, tövbe etmek istediğini söyleyince; "Aradığın ben değilim.<br />

Senin aradığın Atâ el-Ezrak'tır." dedi.<br />

NE DE GÜZEL UNMUŞ!<br />

Atâ el-Ezrak hazretlerine, hanımı, pazardan bâzı ihtiyaçlarını temin etmesi için iki dirhem verdi. Atâ<br />

el-Ezrak pazara varınca, ağlayan bir köle gördü. Ona niçin ağladığını sordu. Köle; "Efendim bana iki<br />

dirhem vermişti. Onlarla pazardan bâzı ihtiyâçlarını alacaktım. Fakat iki dirhemi kaybettim. Şimdi<br />

ben efendime ne cevap veririm, benim hâlim nasıl olur?" dedi. Atâ el-Ezrak elinde bulunan iki<br />

dirhemi o şahsa verdi. Oradan ayrılarak mescide gitti. Kendi kendine Allahü teâlâ bu müddet<br />

içerisinde bir kapı açar dedi. Akşam olunca, akşam namazını kıldıktan sonra, tanıdığı bir marangoz<br />

dostunun yanına gitti. Marangoz ona; "Şu talaşlardan al. Belki lâzım olur. Onunla tandır yakarsınız.<br />

Başka size verip gönül alacak bir şeyim yok." dedi. Atâ el-Ezrak da talaş ile torbasını doldurdu. Evine<br />

bırakıp, hanımına görünmeden yatsı namazını kılmak için mescide gitti. Evdekiler uyuduktan sonra<br />

eve gitmeye niyet etti. Çünkü hanımının verdiği iki dirhem ile evin ihtiyâcını görmemiş, bir şahsı<br />

sevindirmişti. Bu yüzden de evde bir huzûrsuzluk çıkabilir, diye düşünmüştü. Ev halkının<br />

uyuduklarını tahmin ettiği bir zamanda eve gitti. Hanımının uyumadığını ve ekmek pişirmiş olduğunu<br />

gördü. Hanımına unu nereden bulduğunu sorunca, hanımı; "Senin getirdiğin torbadan aldım. Ne de<br />

güzel unmuş, bir daha hep bundan alın." dedi. Allahü teâlâ, onlara hiç ummadıkları bir şekilde lütufta<br />

bulunmuştu.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.152

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!