22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bir defâsında bir arkadaşımız hastalanmıştı. Abdullah ibni Şeyh Hıdır ez-Zağbî'yi de yanımıza alıp ziyâretine<br />

gitmek istedik. Onu götürmekten maksadımız hastanın bereketlerinden istifâde ederek şifâya kavuşması idi.<br />

Ancak gitmek istemedi. Çok ısrar edince kabûl edip bizimle geldi. Hastanın yanına vardığımızda, şiddetli<br />

hastalığından hiç bir eser kalmadı. Ayağa kalkıp bizi karşıladı. "Hoş geldiniz." deyip konuştu. Ziyâreti yapıp<br />

yanından ayrıldık. Ayrılıp giderken yolda Şeyh Abdullah hazretleri; "Ben ölüyü diriltemem." dedi. Bu sözüyle<br />

ziyâretine gittiğimiz kişinin öleceğine işâret etmişti. Dedim ki:<br />

"Onun yüzünde hiç ölüm işâreti yok."<br />

Yine;<br />

"Ben ölüyü diriltemem." buyurdu.<br />

Sonra memleketine gitti. Hasta arkadaşımız iyileşti çarşıya pazara çıkıp dolaştı. Ben Şeyh Abdullah hazretlerinin<br />

işâretine ve diğer taraftan da hastanın sıhhate kavuşmasına hayret ediyordum. Çünkü o öleceğine işâret etmişti.<br />

Hasta ise sapasağlam olmuştu. Aradan on gün kadar geçti. Bir gün o arkadaşın evinin bulunduğu taraftan ağlama<br />

sesleri işittim. Merak edip sorunca, arkadaşımızın vefât ettiğini öğrendim. O zaman Şeyh Abdullah'ın kerâmetini<br />

anladım.<br />

1) Reşahât Zeyli; s.178<br />

2) Hadâik-ul-Verdiyye; s.261<br />

3) Mecd-i Talid Tercümesi; s.105<br />

4) Şems-üş-Şümûs Tercümesi; s.106<br />

ABDULLAH BİN HIDIR EZ-ZAĞBÎ;<br />

Kerâmetleriyle meşhûr velî. Doğum târihi bilinmemektedir. 1900 (H.1318) senesinde vefât<br />

etti. Beyrut ve Trablus'ta yaşamıştır. Trablusşam'ın beldelerinden Akka'nın Hayzuk<br />

köyündendir. Nesebi Seyyid Abdülkâdir Geylânî hazretlerine dayanır. Tasavvufta da onun<br />

yolu olan Kâdirî tarîkatında yetişip kemâle ermiştir.<br />

Bulunduğu köyün ahâlisi su ihtiyâcını büyük bir ağacın altındaki pınardan karşılardı. Pınarın<br />

başında bulunan ağaca büyük bir yılan yerleşmişti. Ahâli su almaya yaklaşırken bu korkunç<br />

yılan hücum ediyor su alamıyorlardı. Köy halkı çâresiz kalıp durumu Şeyh Abdullah<br />

hazretlerine arzettiler. Bunun üzerine ahâliyi toplayıp pınara gitti. Herkesin korku ile<br />

seyrettiği koca yılana ağaçtan inip gitmesi için bağırdı. Yılan ağaçtan indi ve oradan<br />

uzaklaştı. Bir daha da görünmedi. Ahâlî suyunu rahatça aldı.<br />

Vefâtı yaklaştığı sırada ağır hasta idi. Talebeleri ve dostları sohbet ve zikir için etrâfında<br />

toplanmıştı. Ancak yerinden kıpırdayacak hâli yoktu. Gelenler çok mahzûn ve üzgün idiler.<br />

Talebeleri zikre başlayınca birdenbire yerinden kalkıp onlara katıldı. Üzerinde hiç hastalık<br />

eseri kalmamıştı. Zikir ve sohbet bitince tekrar yatağına yattı. Yine şiddetli hâli geri döndü.<br />

Vefâtına kadar talebeleri gelince ağır hastalığı birdenbire kalkar, zikir ve sohbet bitince<br />

dönerdi.<br />

Sevenlerinden Şeyh Abdülfettah Efendi şöyle demiştir:<br />

Onda yürüyemeyeceği derecede ağır bir rahatsızlık görmüştüm. Bir müddet sonra üzerinde<br />

bu hastalıktan hiç eser göremedim. Merak edip sordum;<br />

"Ceddim Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin hürmetine bu hastalığın kalkması için duâ ettim.<br />

Hastalıktan eser kalmadı." buyurdu.<br />

1) Câmi-u Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.130<br />

ABDULLAH BİN HUBEYK;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi Abdullah bin Hubeyk bin Sâbık, künyesi Ebû Muhammed,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!