22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kimsenin sohbetinde huzursuzluk çıkarmasın. Eğer tekkede râhat edeyim diyorsa, ona göre<br />

davransın. Git ona haber ver." dedi. O anda çok kızgın bir hâlde idi. Ayrıca; "Âşık Efendiye<br />

de söyle, bizden Pîr'e (İbrâhim Gülşenî'ye) şikâyet etmesine izin vardır. Yoksa o haddini<br />

bilmez talebenin yaptığı işe râzı olmuş oluruz. Hem Dede Bâlî'nin yanına git, şu kıt'ayı oku!"<br />

dedi. Kıt'a:<br />

"İster misin ki yerin ola tekke-i huzûr?<br />

Benden bu pendi yürü kabûl eyle ey dede!<br />

Buğz edip kimseye hışımla söyleme!<br />

Bir söyleyenler iki işitir bu vakitte."<br />

Talebe gidip durumu Âşık Efendiye de bildirdi. Bu duruma hayret edip, çok istigfâr etti.<br />

Talebe hayretinin sebebini sorunca, Âşık Efendi; "Dede Bâlî'nin uygunsuz îtirâzından dolayı<br />

bu gece hocamız İbrâhim Gülşenî'ye teveccüh ettim. Hayâlî Efendinin dervişlerinden biri<br />

meclisimizin huzûrunu bozdu, diye şikâyette bulundum. Senin bu haberin, benim bu<br />

hareketime cevaptır." dedi.<br />

Daha sonra Dede Bâlî'nin yanına gitti. Ahmed Hayâlî'nin söylediklerini ona bildirdi.<br />

Emrettiği kıt'ayı da okudu. Dede Bâlî, o anda hüngür hüngür ağlamaya başladı ve şöyle dedi:<br />

"Bu gece Pîr hazretleri (İbrâhim Gülşenî) beni orta yere çıkardı. Oradaki bâzı kimselere<br />

emretti, beni yatırdılar. Tabanlarıma ve sırtıma vurarak beni çok dövdüler. Şu anda bile o<br />

dayağın acısından hareket edecek hâlde değilim. Her tarafım şiddetli şekilde ağrıyor." dedi.<br />

Sırtını açıp, dayak izlerini gösterdi. Sopa vurulan yerler kara bere içinde idi. Çok özür diledi,<br />

ağlayıp sızladı, tövbe ve istigfâr etti. Talebe, özrünü hocası Hayâlî Efendiye bildirdi. Dede<br />

Bâlî'nin perişanlığını anlatıp, affetmesini ricâ etti. Ahmed Hayâlî ona; "Gitsin Âşık<br />

Efendiden af dilesin. Dede Bâlî'nin işi ona havâle edildi." buyurdu. Hemen hocası Hayâlî<br />

Efendinin saâdethânelerinden çıkıp, Âşık Efendinin yanına gitti ve ona Dede Bâlî'nin<br />

durumunu anlattı. Affedilmesinin kendisine havâle edildiğini söyledi. Âşık Efendi şöyle<br />

buyurdu: "Onun tövbe ve istigfâr etmesi, yaptığı hareketin uygunsuzluğunu anlamış olması af<br />

yerine geçer. Biz onu affettik. Ancak Dede Bâlî'nin bize yaptığı uygunsuz hareketlerine<br />

karşılık, Yâsîn-i şerîf sûresinin; "Ey günahkârlar! Sâlih müminlerden ayrılıp, yalnız<br />

kalınız." meâlindeki 59. âyet-i kerîmesini okumuştum. Bunun için bir mikdâr zâviyeden<br />

çıkıp uzak olsun." dedi. Talebe de gidip bu durumu Dede Bâlî'ye bildirdi. Dede Bâlî<br />

zâviyeden çıkıp, kırk gün müddetle hiç görünmedi. Daha sonra çıkıp dergâha geldi. Çok<br />

zayıflamış, sararıp solmuştu. Nerede ve nasıl riyâzet çektiğini araştırdılar, kendisinden<br />

sorulduğunda, bir türlü cevap alamadılar. Âşık Efendinin işâreti ile yedi gün halvete çekildi.<br />

Bundan sonra insanları doğru yola dâvet etmek için icâzet, diploma verildi.<br />

1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s.195<br />

2) Sicilli Osmânî; c.3, s.282<br />

3) Menâkıb-ı İbrâhim Gülşenî; s.470, 474,547, 548<br />

ÂŞIK PAŞA;<br />

Anadolu'da yetişen Türk şâir ve mutasavvıflarının meşhurlarından. İsmi, Ali bin Muhlis bin<br />

İlyâs bin Ali Horasânî'dir. Paşa lakabı babasının ilk oğlu olduğundan olup, resmî bir rütbe<br />

değildir. 1272 (H.670) târihinde Kırşehir'de doğdu. Babası Muhlis Paşa, âlim, fazîletler<br />

sâhibi ve Ehl-i sünnet îtikâdında bir zât idi.<br />

Âşık Paşa din ve tasavvuf bilgilerini KırşehirliSüleymân Efendi'den öğrendi. Zamânının<br />

zâhirî ve bâtınî ilimlerini çok iyi tahsîl etti. Çocukluğundan beri, tasavvuf ehli kimselerin<br />

yanlarında bulundu. Dolayısıyla, hayâtı hep evliyâ ile sohbet ederek geçti. Babasının küçük

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!