22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yola girip, sâlih bir mümin olmasına vesîle oldu. Civar şehirlere de talebeler gönderip,<br />

oralardaki insanlara doğru yolu gösterirdi. Âşık Efendi; ilim ve irfân sâhibi, dînî ilimleri iyi<br />

bilen, Hak âşığı bir kimse idi. Vefât edince yerine talebelerinden Abdülkerîm Efendi halîfe<br />

oldu.<br />

Âşık Efendi, rüyâsında Kâbe'ye dâvet olundu. Dâvet üzerine hemen hazırlanıp yola çıktı.<br />

Kâbe'ye giderken Mısır'a uğradı. Kendi kendine; "Eğer Gülşenî zâviyesine uğrarsam, bir<br />

müddet orada kalmam gerekir. İçeri girmeden, dışarıda duâ edip geçeyim." diye aklından<br />

geçirdi. Bulak İskelesine geldi. İbrâhim Gülşenî'nin, Âşık Efendiyi karşılamaya gönderdiği<br />

talebeleri onu alıp, bir bahçeye götürdüler. O bahçeye girince, orada İbrâhim Gülşenî'yi<br />

gördü. İbrâhim Gülşenî, Âşık Efendiye; "Senin zâviyeye gelmen haccını geciktirir. Haccın<br />

gecikmesin diye biz seni karşılamaya çıktık." buyurdu. Âşık Efendi de; "Benim maksadım,<br />

sizin mezârınızı ziyâret etmekti. Fakat bizzât sizi görünce çok şaşırdım." diye özür diledi. (O<br />

zaman İbrâhim Gülşenî hayatta değildi.) Gülşenî; "Mâdemki senin niyetin haccetmekti,<br />

hemen ihrâmını giy!" deyip, bir ihrâm verdi. Şaşkınlık içinde uyanan Âşık Efendi, kendini<br />

yatağında buldu.<br />

Bu rüyâ üzerine Âşık Efendi, hemen hacca gitmek için hazırlıklarını tamamladı. 30 kadar<br />

talebe ve Yeniceli Kerîm Efendi ile Mısır'a gitti. Mısır'a vardıklarında, İbrâhim Gülşenî'nin<br />

oğlu ve halîfesi Hayâlî, talebesini Âşık Efendiyi karşılamaya gönderdi. O dervişler onları<br />

alıp, rüyâsında gördüğü bahçeye getirdiler. Hayâlî Efendi, tâ kapıya kadar çıkıp onları<br />

karşıladı. Hasretle birbirlerine sarıldılar. Ahmed Hayâlî; "Eğer acele gitmek istiyorsanız, bu<br />

günlerde Hicaz tarafına bir gemi gidecek, siz birkaç gün bahçede kalıp istirâhat edin. Burada<br />

her türlü ihtiyâcınız görülsün. Süveyş'ten geçip hacca gidin!" dedi. Âşık Efendi, hemen<br />

talebesi Kerîm Efendi'ye bakıp; "Rüyânın bundan daha acâip bir şekilde gerçekleşmesi olur<br />

mu?" diye hayretini bildirdi. SonraAhmed Hayâlî'ye; "Biz sizi merhum hocamız İbrâhim<br />

Gülşenî hazretleri olarak görmüşüz." dedi. O sırada Âşık Efendinin talebesi, hocasının<br />

gördüğü rüyâyı anlatıyordu. İbrâhim Gülşenî'nin Âşık Efendi'ye ihrâm verdiğini<br />

anlatmamıştı. Ahmed Hayâlî, o anda Âşık Efendiye bir ihrâm getirdi. Böylece rüyâ, aynen<br />

gerçekleşmiş oldu. Bu hâdise üzerine orada bulunanlar çok etkilendiler. Hattâ Âşık Efendi,<br />

memnûniyetinden o gün ihrâmı üzerinden çıkarmadı. Daha sonra hacca gitti. Hacdan dönüşte<br />

tekrar Mısır'a uğradı. Burada Ahmed Hayâlî'nin teklifi ile Müeyyidiyye Câmiinde bir müddet<br />

vâz ve nasîhat eyledi.<br />

Mısır'da bir mecliste sohbet ediyordu. Yüksekçe bir yerde bulunuyorlardı. Talebelerinden biri<br />

kendi kendine; "Aşağı atlamak, göklere çıkmak gibi zor bir şey." diye düşündü. Böyle<br />

düşünen talebe, sohbetin tesiriyle kendinden geçerek, aşağı atladı. Hiçbir yerine bir şey<br />

olmayıp ayak üstü yere düştü. O talebe; "Kendimi aşağı attığımdan haberim yoktu. Sanki bir<br />

kuşun kanatları üzerinde yere indim." dedi.<br />

Ahmed Hayâlî'nin talebelerinden Dede Bâlî adında bir derviş vardı. Bu derviş, Âşık<br />

Efendinin meclisinde dâimâ suâl sorar ve anlattıklarına itirazlarda bulunurdu. Bir gün Âşık<br />

Efendi, Yâsîn sûresinin; Rahîm olan yâni müminleri rahmetiyle murâda erdiren Rab'den<br />

doğrudan doğruya bir selâm vardır. meâlindeki 58. âyet-i kerîmesini tefsîr ediyordu. Vâzı<br />

esnâsında; "Allahü teâlâ, Cennet'tekilere selâm eder. Kimine melek vâsıtasıyle, kimine de<br />

ikrâm olarak (derecelerinin yüksek olması bakımından) vâsıtasız olarak selâm eder." dedi. O<br />

anda Âşık Efendi duygulanarak ağlamaya başladı. "İnşâallah bize de vâsıtasız olarak selâm<br />

eder." diye duâ etti. Bu sözleri dinlemekte olan Dede Bâlî, ne denilmek istenildiğini<br />

anlayamadı. Âşık Efendiye; "Cennet ehlini umûmî olarak söylediniz. Halbuki<br />

peygamberlerden başkasına melek nasıl gelir? Hak teâlâ nasıl selâm verir? Nasıl olur da<br />

cennetliklerin bâzılarına ikrâm eder? Bu şekilde konuşmak sapıklıktır." gibi bâzı uygunsuz<br />

sözler söyledi. Dede Bâlî Efendinin Âşık Efendiye karşı yaptığı bu hareketleri hocası Ahmed<br />

Hayâlî Efendiye bildirdiler. Bir talebesini çağırıp; Âşık Efendi'nin vâzında anlattığı, Kâdı<br />

Beydavî'nin tefsîrinde yazılıdır. Dede Bâlî gereksiz yere ileri geri söz söyleyip, azîz bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!