22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kulübesi vardı. Ara sıra orada kalırdı. Gece-gündüz hücresinde bulunur, dışarı pek çıkmazdı.<br />

Devamlı ibâdet ve tâat ile meşgûl olurdu. Çok az konuşurdu. Zarûret olmadıkça ağzını<br />

açmazdı. Muhammed Acemî isimli bir zât, kendisine hizmet ederdi.<br />

Aslan Dede, birçok büyük zâta hocalık yaptı. Sesi ve yazısı çok güzel idi. Kadri yüce bir zât<br />

olup, herkesten hürmet görürdü. Hediye olarak gelen malların hepsini ihtiyaç sâhiblerine<br />

dağıtır, kendisi fakirlik ve sâdelik içinde yaşamayı tercih ederdi. İnsanlar onun bu hâlini<br />

görürler ve gıpta ederlerdi. Önceleri Antakya'da ikâmet ederdi. Sonra Haleb'e yerleşti.<br />

Menkıbe ve kerâmetleri çok olup, bir çok kimse bunlara şâhid olmuştur. Yemen'de, Aslan<br />

Dede'nin büyüklüğünü, kerâmet sâhibi olduğunu bilip, onu çok seven, MuhammedZücâc<br />

isminde sâlih bir kimse vardı. Bu zât, Antakya'da bulunan Ahmed ismindeki bir tanıdığına<br />

mektup yazarak, Aslan Dede'yi ziyâret ederek ellerinden öpmek istediğini, fakat mühim<br />

vazîfede bulunduğu için gelmesinin mümkün olmadığını, Aslan Dede'yi ziyâret edip,<br />

selâmını söylemesini ve kendi yerine elini öpmesini bildirdi. Antakya'da bulunan Ahmed<br />

Efendi mektubu alır almaz, doğruca Aslan Dede'nin yanına gitti. Ahmed Efendi henüz bir şey<br />

söylemeden, Aslan Dede; "Merhabâ! Bize Yemen'deki dostumuzdan selâm getiren..." dedi ve<br />

bunu dört defâ tekrar etti. Sonra; "Ve aleyküm selâm ve rahmetullahi ve berekâtühü." dedi ve<br />

bunu da dört defâ tekrar etti.<br />

Zamânın sultânı Dördüncü Murâd Han, 1638 senesinde Bağdât'ı fethe giderken, Aslan<br />

Dede'yi de yanında götürdü. Harb esnâsında, Aslan Dede'nin, daha önce görülmeyen,<br />

tanınmayan bir çok asker ile birlikte düşmana karşı hücum ettiği görüldü. Nihâyet, Allahü<br />

teâlânın izni ile Bağdat fethedildi. Fetihten sonra Dördüncü Murâd Han; "Görünürde Bağdat'ı<br />

biz fethettik ise de, gerçekte onu fetheden Aslan Dede'dir." demiştir.<br />

Aslan Dede, fetihten sonra aynı sene içinde vefât etti.<br />

SATILIK DÜKKAN<br />

Talebelerinden birinin evinin bitişiğinde kullanılmayan bir dükkân vardı. Orayı satın alıp evini<br />

genişletmek istedi ve arzusunu o yerin sâhibine bildirdi. Dükkân sâhibi bu teklifi kabûl etmedi. Orayı<br />

kullanmadığı hâlde, satmak da istemedi. Teklifini reddetmesine o talebe üzüldü. Aslan Dede sık sık<br />

talebesinin evine giderdi. Bu hâdiseden sonra yine geldiğinde, o komşu ile konuşmalarını kendisine<br />

haber vermediği hâlde, bunu kerâmet olarak anladı ve onun almak istediği dükkân tarafına giderek,<br />

sırtını duvara dayayıp bir müddet oturdu. Sonra kalkıp iç odaya geçerek sohbete başladı. Sohbetten<br />

sonra da evine gitti. Aynı gün, dükkân sâhibi gelip, dükkânı satabileceğini söyledi. Hayretini görünce<br />

de; "İnanmıyor musun? İçimde, bu dükkânı mutlaka sana satmam îcâbettiği gibi bir his meydana<br />

geldi.Bunun için satmak istiyorum." dedi. O da adamın bu hâline çok şaşarak bunun hocasının<br />

kerâmeti olduğunu anladı.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.360<br />

2) Hulâsat-ül-Eser; c.1, s.419<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.15, s.181<br />

AŞÇI YAHYÂ BABA;<br />

Edirne evliyâsından. Doğum ve vefât târihi belli değildir. Hayâtı hakkında kaynaklarda bir<br />

bilgi yoktur. On beşinci asırda yaşamıştır. Tunca kenarında Sultan Külliyesinde aşçı başılık<br />

yapardı. Pişirdiği güzel yemekleri yiyip, yüce Allahü teâlâya şükreder; "Devâmı devlet nasîbi<br />

Cennet" diye duâ ederdi. Yemekten sonra sohbet ettiği zaman; "Vücudunu gıdâyla besleyen,<br />

şeklen pehlivan olur. Rûhunu Allahü teâlânın aşkı ile dolduran, gönülden evliyâ olur. Helâl

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!