22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

etti.<br />

Ârif-i Dikgerânî, Seyyid Emîr Külâl hazretlerinin vefâtından sonra insanlara İslâm dîninin<br />

emir ve yasaklarını anlatarak onların kurtuluşlarına vesîle olmaya çalıştı. Şâh-ı Nakşibend<br />

Buhârî hazretleri, hocası Emîr Külâl hazretlerinin Ârif-i Dikgerânî hakkındaki; "Bizim<br />

yakınlarımızdan iki kimseden daha üstünü yoktur." işâretine uyarak ona büyük saygı ve<br />

hürmet gösterdi.<br />

Tam yedi yıl Mevlânâ Ârif-i Dikgerânî'nin sohbetlerine devâm etti. Öylesine saygı gösterdi<br />

ki, su kenarında abdest alsalar, onun üstüne geçmemeye ve altında abdest almaya dikkat etti.<br />

Yolda birlikte giderlerken de ileriye geçmemeye dikkat etti. Çünkü Mevlânâ Ârif-i<br />

Dikgerânî, Seyyid Emîr Külâl hazretlerinin hizmetine kendilerinden evvel girmiş, zaman<br />

yönüyle kendisinden daha kıdemliydi.<br />

Hac ibâdetini yerine getirmek üzere iki defâ Mekke-i mükerremeye giden Ârif-i<br />

Dikgerânî'nin bu yolculukları sırasında yanında Şâh-ı Nakşibend Buhârî hazretleri de vardı.<br />

Ârif-i Dikgerânî'ye karşı saygıda kusur etmeyen Şâh-ı Nakşîbend, bu berâberlikleri hakkında<br />

şöyle buyurdu: "Gizli zikirle meşgûl olurken, içimizde esrârlı bir bilgi meydana geldi. O sırrı<br />

anlamak istedik. Otuz yıl boyunca Mevlânâ Ârif ile bu yolda birlikte ilerledik. İki kere Hicaz<br />

seferine çıktık. Pek çok Allah adamıyla karşılaştık. Köşe, bucak, zâviye, dergâh dolaştık.<br />

Eğer mânâ âleminde Mevlânâ Ârif kadar yüksek veya onun kavuştuğu esrârdan bir zerreye<br />

sâhib olan bir kimse görmüş olsaydım, buralara dönmezdim."<br />

Hac yolculukları sırasında Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Buhârî, Merv'de inerek bir müddet<br />

orada kaldı. Sevenleri ve bağlıları da etraftan ve Mâverâünnehr'den gelip Merv şehrinde<br />

toplandılar. Sohbetlerinde bulunup engin mânâ denizinden inciler topladılar. Ârif-i Dikgerânî<br />

ise, memleketine dönerek sohbetleriyle insanlara hak yolu gösterdi. Pek çok insan onun<br />

sohbetinde bulunup istifâde etti. Bu sohbetleri sırasında sevenlerinden biri bir hediye getirip<br />

takdim etti. Ârif-i Dikgerânî özür beyân ederek bu hediyeyi kabûl etmedi ve; "Hediye kabûl<br />

etmek o insana yaraşır ki, onun duâsı bereketiyle hediye getiren murâdına ersin. Bizde ise<br />

öyle bir özellik yoktur. Hediyenizi kabûl edemeyiz." buyurdu. Böylece yüksek derece sâhibi<br />

olduğunu gizleyerek tevâzu gösterdi.<br />

Bir sohbeti sırasında talebelerine yemek ikrâm ettikten sonra; "Bir insan yemek yerken her<br />

uzvu ayrı ayrı bir işle meşgûldür. Ya kalbi ne ile meşgûldür?" diye sordu. Talebeleri; "Allahü<br />

teâlânın zikriyle meşgûl olur." dediler. Onlara buyurdu ki: "Zikir, bu yerde kelimeyle<br />

değildir. Sebepten müsebbibe gitmek, nîmetten nîmet vericiye intikâl etmek sûretiyledir."<br />

Bir başka sohbeti sırasında da buyurdu ki: "Kendi tedbirine güvenenin yeri<br />

Cehennem'dir. Tedbirini aldıktan sonra Allahü teâlânın takdîrine bağlananın ise yeri<br />

Cennet'tir."<br />

Yüksek ilim, fazîlet ve güzel ahlâk sâhibi olup, Emr-i bi'l-mârûf ve nehy-i ani'l-münker<br />

vazîfesini bir an bile ihmâl etmeyen Ârif-i Dikgerânî hazretlerinin birçok kerâmetleri hâsıl<br />

oldu.<br />

Bir gün Dikgerân köyünde şiddetli yağan yağışlar netîcesinde büyük bir sel felâketi<br />

başgösterdi. Köy halkı, bütün köyün silinip süpürüleceği korkusuyla feryâd etmeye başladı.<br />

Sanki bir ana-baba günü idi. Sesleri işiten Ârif-i Dikgeranî hazretleri mescidden dışarı<br />

çıkarak durumu gördü. Allahü teâlâya bu âfetten Dikgerân köyünü koruması için duâ etti.<br />

Sonra da sel sularına seslenerek; "Eğer beni alıp götürebilirsen hiç durma, al götür!" buyurdu.<br />

Sel suları bir anda yumuşayıp sindi. Köy ve köy halkı da bu âfetten kurtuldu.<br />

Ârif-i Dikgerânî, ömrünün son günlerinde, hac dönüşünde Merv'de kalan ve insanları irşâd<br />

edip, doğru yolu gösteren Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Buhârî hazretlerine haberci<br />

göndererek; "Çabucak yetişiniz. Âhirete göç etmemiz yakınlaştı. Size vasiyetlerim var."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!