22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

namaz kılmaktan mahrum kalacağım için ağlıyorum. Çünkü dünyâ, kederler, üzüntüler<br />

yeridir. Âhiret ise, cezâ ve mükâfat yeridir."<br />

Buyurdu ki: Kalbimde Allahü teâlânın sevgisi, muhabbeti yerleştikten sonra başıma gelen<br />

şeylere aldırmam. Bu muhabbet olduktan sonra günüm nasıl geçerse geçsin, nasıl<br />

sabahlarsam sabahlayayım umurumda değil!..<br />

Duâ isteyen birine; "Allahü teâlâya itâat et, emirlerine uy, sonra duâ et, kabûl eder."<br />

dedi.<br />

DÜNYÂYA DALAN<br />

Âmir bin Abdullah'a; dünyâya dalan, keyfine düşkün olan ehl-i hevâ için ne dersin diye sorulunca;<br />

"Onlar hakkında ne söylememi istersiniz. Eshâb-ı kirâmdan biriyle görüşüp, sohbet ettim. Şöyle<br />

söyledi: "Bize bildirildi ki, kıyâmet günü îmânı en nurlu olanlar dünyâda iken nefsini şiddetle hesâba<br />

çekenlerdir. Dünyâya dalarak çok sevinenler, kıyâmet gününde üzüntüsü en şiddetli olacak olanlardır.<br />

Dünyâda çok gülenler, kıyâmet günü çok ağlarlar. Yine bize bildirildi ki, Allahü teâlâ emir ve<br />

yasaklar bildirdi. Emirlere uyup yasaklardan sakınanlar Cennet'e girer. Emirleri yapıp yasaklardan<br />

sakınmayan ve sonra da tövbe eden, azapla ve korkularla karşılaşır sonra Cennet'e girer. Emirlere<br />

uyup, yasaklardan sakınmayan ve bunda ısrar edip bu hâl üzere ölenleri ise, Allahü teâlâ dilerse<br />

affeder, dilerse azâb eder."<br />

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.2, s.87<br />

2) Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c.7, s.103<br />

3) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.51<br />

4) Tehzîbü't-Tehzîb; c.5, s.77<br />

5) El-A'lâm; c.3, s.252<br />

AMMÂR-I YÂSER;<br />

Anadolu velîlerinden. Bitlis'te doğup, büyüdü. Doğum târihi belli değildir. Hayâtı hakkında<br />

fazla bir bilgi yoktur. İlim tahsîl etmek için Sühreverd şehrine gidip, Ebû Necib<br />

Sühreverdî'nin sohbetlerinde bulundu ve ona talebe oldu. Sonra hocası ile Bağdât'a gitti.<br />

Tahsîlini tamamladıktan sonra Bitlis'e yerleşip, insanları doğru yola kavuşturmak için vâz ve<br />

nasîhatlerde bulundu. Büyük velî Necmeddîn-i Kübrâ, Ammâr-ı Yâser'in ders ve<br />

sohbetlerinde yetişti ve halîfesi oldu. 1253 (H.650) senesinde Bitlis'de vefât etti.<br />

Bir gün Ammâr-ı Yâser'e rüyâsında bir zât; "Yârın git meyhânedekilere vâz ve nasîhat eyle,<br />

onlara doğru yolu göster." dedi. Ammâr-ı Yâser uyanıp, istiğfâr ve Allahü teâlâya niyâzla<br />

meşgûl olduğu sırada, talebelerinden biri gelerek; "Hocam, kürsünüzü bugün meyhâneye mi<br />

koyalım, yoksa yerinde mi kalsın?" diye sordu. Ammâr-ı Yâser hayretle; "Evlâdım! Bu sırrı<br />

nereden öğrendin?" diye sorunca, talebe; "Size tenbih eden bize de söyledi." dedi. Sonra<br />

kürsü meyhâneye kuruldu. Ammâr-ı Yâser, meyhânedekilere vâz etmeye başladı. Onlara aşk<br />

şarabının keyfiyet ve hikmetlerini anlatınca, meyhânede bulunanlar tövbe ettiler. Bu sırada<br />

bir genç, Ammâr-ı Yâser'e; "Muhterem hocam! Allahü teâlâya hamd ve şükür olsun ki, bize<br />

bu lütfu ihsân etti. Zîrâ hâl ehli bir hoca zât, bir gün seni bulur, diye bana söylemişti."<br />

diyerek, Ammâr-ı Yâser'in elini öptü. O anda Allahü teâlânın aşkı ile; "Duâmız kabûl oldu."<br />

diyerek orada rûhunu teslim etti.<br />

Şeyh Ammâr, dergâhından ayrılarak bir köye gidip, döndüğü sırada, talebelerinden biri,<br />

üzerine çöken vakar ve himmetten dolayı hocasının yaklaştığını anladı. Arkadaşlarına;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!