22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Şeyh Ali Müttekî hazretlerinin vefâtından on iki veya on dört sene sonra, kardeşinin oğlu<br />

Ahmed vefât etmişti. Onu, Ali Müttekî hazretlerinin yanına defnetmek istediler. Bu sebeple<br />

Ali Müttekî hazretlerinin kabrini açtıkları zaman, mübârek vücûdu çürümemiş, kefeniyle<br />

tertemiz duruyor gördüler. Hâlbuki, Mekke toprağı ölüyü üç-dört ay içerisinde çürütürdü.<br />

Abdülhak-ı Dehlevî, bir zaman Mekke-i mükerremede idi. Şeyh AliMüttekî'nin<br />

talebelerinden Abdülvehhâb'ın hizmetinde ve sohbetinde bulunuyordu. Zaman zaman Ali<br />

Müttekî hazretlerinin kabrini ziyâret ederdi. Birgün ziyârette hâlini arzedip, kendilerinden<br />

sevindirici bir haber istedi. Bir gece rüyâda gördü ki, Şeyh hazretleri makâmında bir dîvanda<br />

oturmuş, kendisi de huzûrunda ayakta duruyordu. Ona hâlini şöyle arzetti: "Talebeniz Şeyh<br />

Abdülvehhâb'ın sohbetinde bulunuyorum. Fakîri ona ısmarlayınız da, bana daha çok iltifât ve<br />

inâyet buyursun. Bu isteğimi kabriniz başında iken de arz etmiş idim!" Söylediklerimi<br />

dinledikten sonra; "Merak etmeyin, inşâallahü teâlâ maksadınız hâsıl olacaktır." buyurdu.<br />

Ali Müttekî hazretleri, hayâtı boyunca bir çok kıymetli eserler yazdı. Eserlerinin sayısı, Arabî<br />

ve Fârisî olmak üzere yüzü aşkındır. İlk olarak yazdığı eseri Mübeyyin-i Tarîk risâlesidir.<br />

Bu eseri yazmaya ilhâmla emr olundu. Mecmûa-i Hükm-i Kebîr, faydalı ve kıymetli bir<br />

eseri olup, bütün tasavvuf kitaplarında yazılanların hülâsasıdır. İmâm-ı Süyûtî hazretlerinin<br />

Kitâb-ül-Arf-il-Verdî fî Ahbâr-il-Mehdî, Cem'ul-Cevâmi', Ikd-üd-Dürer fî<br />

Ahbâr-il-Mehdiyy-il-Muntazar adlı eserlerindeki hadîs-i şerîfleri tasnîf ederek yazdığı<br />

El-Burhân fî Alâmât-il-Mehdî-yi-Âhır Zamân adlı kıymetli eserinde, âhir zamanda Mehdî<br />

aleyhisselâmın geleceğini uzun anlatmaktadır.<br />

Diğer eserlerinden bâzıları şunlardır. 1) Kenz-ül-Ummâl Sünen-ül-Akvâl vel-Ef'âl, 2)<br />

Muhtasar-ı Kenz-ü-Ummâl, 3) Minhâc-ül-Ummâl fî Sünen-il-Akvâl, 4)<br />

El-Mevâhib-ül-Âliyye fil-Cem'i Beyn-el-Hükm-il-Kur'âniyye vel-Hadîsiyye, 5)<br />

Cevâmi'ul-Kelîm fil-Mevâiz-il-Hikem, 6) İrşâd-ül-İrfân ve İbâret-ül-Îmân, 7) El<br />

Burhân-ül-Celî fî Ma'rifet-il-Velî, 8) Er-Rakk-ul-Merkûm fî Gâyât-il- Ulûm, 9)<br />

Telhîs-ül-Beyân fî Alâmât-il-Mehdî Âhır Zaman, 10) El-Hikem, 11)<br />

Muhtasar-ün-Nihâye; İmâm-ı Cezerî'nin hadîs-i şerîf lügatı olan En-Nihâye fî<br />

Garîb-il-Hadîs adlı eserinin hülâsasıdır. 12) Ni'am-ül-Mi'yâr vel-Mikyâs li<br />

Ma'rifet-il-Merâtib-in-Nâs, 13) Er-Rütbet-ül-Fâhire fî Nesâih-il-Mülûk, 14) El-Unvân fî<br />

Sülûk-ün-Nisvân, 15) Hidâyetü Rabbî İnde Fakd-il-Mürebbî.<br />

ÜÇ ŞARTIM VAR<br />

Birgün vezirlerden birisi, Ali Müttekî'yi; "Fakirhânemize teşrîf etseniz." diyerek ziyâfete dâvet etti.<br />

Maksadı onun teşrîfi ile bereketlenmek idi. Bu tür yemeklerden hoşlanmayan, yediği lokmaların helâl<br />

olmasına çok dikkat edenAliMüttekî; "Beni mâzur görünüz. Buradan da size duâ ederim. İnşâallah,<br />

Allahü teâlâ size bereket ihsân eder." dedi. Fakat o şahıs çok ısrar edince; "Peki geleyim. Fakat üç<br />

şartım var. 1) Nereye istersem oraya oturacağım. Bana daha yukarıya otur! Boş yere otur diye teklîf<br />

etmeyeceksin. Vezir; "Öyle olsun. Zâtı âliniz nereyi isterse oraya otursunlar." dedi. 2) Bunu yiyiniz,<br />

yahut şunu yiyiniz diye sözlerde bulunmayınız. Ben ne hoşuma giderse onu yiyeyim. 3) Ne zaman<br />

istersem kalkıp gideyim. Bu sırada "Biraz daha otursanız." denilmesin." buyurunca, Vezir bu şartları<br />

kabûl etti. Ali Müttekî; "Yarın gelirim inşâallah." diye söz verdi. Ertesi gün olunca, Ali Müttekî<br />

dâimâ yanında taşıdığı torbasına bir parça ekmek koyup, vezirin evine gitti. Yemek yenilecek odanın<br />

hemen kapısının yanına oturdu. Hâlbuki vezir, yemek sofrasını çok mükemmel hazırlatmıştı. Ali<br />

Müttekî'ye bir yer göstererek; "Buraya oturunuz!" dedi. Bunun üzerine AliMüttekî; "Ben istediğim<br />

yere otururum demedim mi?" buyurdu. Vezir bir şey diyemedi. Sonra Ali Müttekî; "Çabuk olunuz<br />

vakit dardır." deyince, yemek hemen getirildi. Ali Müttekî torbasından çıkardığı kuru ekmeği yemeye<br />

başladı. Vezir, hazırlanan yemeklerden yemesini isteyince; "Unutmayınız ki, istediğimden yememe<br />

müsâade edecektiniz." buyurdu. Bir süre sonra vedâ ederek oradan ayrıldı. Son şartı gereğince vezir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!