22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

onun hakkında;<br />

"Bu zamanda hârikulâde hâlleri bu kadar çok ve sayılamayacak derecede olan başka birini<br />

bilmiyorum." demektedir.<br />

Bir zaman Lazkiye şehrine Ahmed Paşa mutasarrıf olarak tâyin oldu. Ahmed Paşa ile Ali<br />

Ömerî hazretlerinin İstanbul'dan bir tanışmışlıkları vardı. Ali Ömerî hazretleri onu ziyâret<br />

için geldi. Onun geldiğini işiten mutasarrıf, adamlarından birisine işâret edip, Ali Ömerî<br />

hazretlerini evine götürmesini ve misâfir etmesini söyledi. O öyle yaptı. Bir müddet sonra Ali<br />

Ömerî hazretleri aslen Trablusşamlı birinin evine gitmişti. Ev sâhibi olan Muhammed Efendi,<br />

Ali Ömerî hazretleriyle görüşmesi esnâsında mutasarrıfın kendi eliyle bir hediye<br />

gönderdiğini söyleyip hediyeyi gösterdi. Bu hediye kıymeti az bir şey olup, Ali Ömerî<br />

hazretlerine îtibâr etmediğini gösteriyordu. Evine kabûl etmediği gibi üstelik değersiz bir şey<br />

de göndermişti. Ali Ömerî hazretlerinin buna çok canı sıkıldı. Yüzünün rengi değişti. Kalbi<br />

mahzûn bir hâlde;<br />

"Bana böyle mi yapılacaktı?" dedi. Bunu üç defâ tekrarladı. Sonra da;<br />

"Ahmed Paşa azl oldu." buyurdu. O sırada azline hiç bir sebep yoktu. Ali Ömerî hazretleri<br />

Trablusşam'a döndü. Çok geçmemişti ki Ahmed Paşa'nın azl haberi geldi. Lazkiye vilâyetine<br />

yeni mutasarrıf tâyin edilmişti.<br />

Ali Ömerî hazretleri birgün sevdikleriyle birlikte bir bahçede sohbet ediyordu. Orada su dolu<br />

bir havuz vardı. Bu sırada elbiseleriyle birlikte su dolu derin havuza kendini atıverdi. Suda<br />

kayboldu. Herkes dehşete kapıldı. Kimsenin yapacak bir şeyi yoktu. Çâresiz çıkmasını<br />

beklediler. Fakat bir türlü çıkmadı. Vakit hayli uzadı. Herkes başına bir şey geleceğinden<br />

korkmuştu. Kendisine seslenildi. Bu sırada bahçenin diğer bir tarafından seslendiği işitildi. O<br />

tarafa gidildiğinde Ali Ömerî hazretlerinin kendilerine baktığı ve tebessüm ettiği görüldü.<br />

Herkes bu hâle şaştı. Orada bulunanların ona karşı sevgileri daha da fazlalaşmıştı.<br />

Ebû Ahmed Bayrakdâr anlatır:<br />

"Zaman zaman Ali Ömerî hazretleri ve bir kısım sevdiklerimizle temiz hava almak için<br />

bahçelere çıkardık. Birgün yine bir bahçeye gelmiştik. Burası ile geldiğimiz şehir arası hayli<br />

uzak idi. Bizimle berâber olacağını söyleyen bir kardeşimiz henüz gelmemişti. Bunun üzerine<br />

hocamıza içimizden biri gider onu çağırır. Zîrâ kıymetli biridir." dedik. O zaman Ali Ömerî<br />

hazretleri;<br />

"Kimse gitmesin. Ben ona buradan seslenir, çabuk gelmesini söylerim." dedi. Bu söze<br />

hepimiz hayret ettik. Zîrâ arada oldukça uzun bir mesâfe vardı. Sesin oraya ulaşması ise<br />

mümkün değildi. Ali Ömerî hazretleri;<br />

"Ey falan kişi, çabuk hazır ol seni beklemekteyiz!" buyurdu. Sonra da;<br />

"İşte ben ona sizin için seslendim. O da biraz sonra hazır olur." dedi. Az sonra beklediğimiz<br />

arkadaşımız geldi ve Ali Ömerî hazretlerine;<br />

"Niçin bana seslendiniz. Hâlbuki beni beklemiyordunuz. Ben evimin kapısında iken işittim.<br />

Derhal elbiselerimi giyip dışarı çıktım. Lâkin sizi bulamadım. Yola koyuldum. Yine size<br />

kavuşamadım." dedi. Biz onun sözlerine güldük ve;<br />

"Ali Ömerî hazretleri sana buradan seslendi kardeşim." dedik. O da;<br />

"Yemîn ederim ki, sesini kapının önünde işittim." dedi. Hakîkaten Şeyh Ali Ömerî<br />

hazretlerinin bu kerâmeti, ceddi hazret-i Ömer'in kerâmetine benzemişti. Zîrâ hazret-i Ömer,<br />

İran'a gönderdiği ve orduya kumandan tâyin ettiği Sâriye ordusu mağlup olmak üzere idi. Bu<br />

sırada hazret-i Ömer, Medîne'de Cumâ hutbesi okuyordu. Hutbe arasında;<br />

"Dağa yaslan ey Sâriye!" diye üç kere seslendi. Hazret-i Sâriyebu sesi o kadar uzak

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!