22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ali Mûsâ el-Feşlî hazretleri ibâdet ettiği sırada kendinden geçer, muhabbet-i ilâhiyyeye dalar<br />

giderdi. Dış dünyâdan tamâmen habersiz bir hâl alırdı. Bir gece mescidde ibâdet ve tâat ile<br />

meşgûl olurken, içeriye bir hırsız girdi. Hırsız gelip, içeride bulduğunu alıp gidiyor, içeride<br />

bulunan zâtın kendisine müdâhale etmediğini, kendinden geçmiş hâlde Allahü teâlânın zikri<br />

ile meşgûl olduğunu görünce, tekrar tekrar girip mescidden bir şeyler götürüyordu. Nihâyet<br />

alacak bir şey kalmayınca, onun üzerinde bulunan elbiseyi almak için tuttu. O da, kendinden<br />

geçmişlik hâlinden bir an çıkıp, hırsıza;<br />

"Beni elbisesiz mi bırakacaksın?" dedi. Elbisesini geri çekti. Hırsızın gözü dönmüş<br />

olduğundan bu sözleri dinlemeyip elbiseyi çekip aldı ve mescidden çıkıp kaçtı. Bu sırada onu<br />

gören gece bekçisi hırsızı yakalayıp, sabah olunca vâlinin huzûruna götürdü. Başka suçları da<br />

meydana çıktı. Vâli bunun cezâlandırılmasını, fakîh hazretlerinin elbisesinin de kendisine<br />

geri verilmesini emretti.<br />

Fakîh Ali bin Mûsâ el-Feşlî hazretleri Zebîd'de bulunduğu bir sırada, büyük bir yangın çıktı.<br />

Bu sırada, ders verdiği medresenin karşısında bulunan bir mescidde ibâdet ve tâat ile meşgûl<br />

idi. O mescidin alt kısmında ise odun yığılı idi ve yangın her tarafı sarmıştı. Fakat hikmet-i<br />

ilâhî, Fakîh hazretlerine bir şey olmuyordu. Onun içeride bulunduğunu öğrenen İsmâil bin<br />

İbrâhim, yanında birkaç kişi ile berâber koşarak acele ile mescide girip onu dışarı çıkardılar.<br />

Tam onlar çıkar çıkmaz da mescidin tavanı çöktü. Orada bulunanlar, o büyük zâtın kerâmeti<br />

ile ona bir şey olmadığını anlayıp, onu daha çok sevmeye başladılar.<br />

Kerâmetlerini ve güzel ahlâkını bildiren daha nice haberler ve menkıbeler vardır.<br />

Talebelerinin en büyüklerinden olan İsmâil bin İbrâhim el-Cebertî (r.aleyh) diyor ki:<br />

"Her kim, fakîh Ali bin Mûsâ'nın kabrini ziyâret edip, orada dört defâ Yâsîn-i şerîf okursa,<br />

Allahü teâlâ, fakîh hazretleri hürmetine o kimsenin ihtiyâcını giderir."<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.185<br />

2) Tabakât-ul-Havâs; s.97<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.10, s.6<br />

ALİ BİN MUSTAFA ÖMERÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ali bin Mustafa Ömerî'dir. Hazret-i Ömer bin Hattâb'ın<br />

soyundandır. Dımeşk (Şam)da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Babası Mustafa Ömerî,<br />

zamânının önde gelen evliyâsından idi. Ali Ömerî 1904 (H.1322) senesi Trablusşam'da vefât<br />

etti. Vefâtını önceden haber verdi ve defnedileceği yeri gösterdi.Burası evinin yanında bir yer<br />

idi. Sonradan kabri üzerine büyük bir kubbe yapıldı. Türbesi, ziyâret mahallidir.<br />

Ali Ömerî, evliyâ bir zât olan babasının himâye ve terbiyesinde yetişti. Kendisinde küçük<br />

yaşlarda büyüklük ve evliyâlık hâlleri görülmeye başlandı. Henüz yirmi yaşlarında babasının<br />

emri üzerine Şam'ın sâhil şehirlerinden Lazkiye'ye gitti.<br />

Kendisi anlatır: "Lazkiye şehrine vardım. Câmi-i Uveynî'ye giderek, orada ibâdetle günlerimi<br />

geçirmeye başladım. Yedi sene insanlardan uzak, gönlümü Rabbime vermiş bir halde<br />

nefsimin terbiyesiyle meşgûl oldum. Beni mânevî hâller kaplamaya başladı. Sonra dağlara ve<br />

çöllere düşüp senelerce ilâhî aşk ile kendimden geçmiş olarak dolaştım. Aklım başıma,<br />

şuurum yerine gelince, Lazkiye'ye döndüm. Ev bark edinip evlendim. Sonra Trablusşam'a<br />

yerleştim. Orada yaşamaya, insanları mânevî yönden terbiye ederek, dünyâ ve âhiret<br />

seâdetine kavuşmalarına çalıştım."<br />

Ali bin Ömerî hazretleri, gösterdiği güzel hâller ve kerâmetler ile çok meşhur oldu. Herkesin<br />

sevgi, saygı ve îtimâdını kazandı. Câmiu Kerâmât kitâbını yazan Yûsuf Nebhânî hazretleri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!