22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ol ve hatâları görme!<br />

Ey şu anda sevinç içerisinde olan insanoğlu! Sen gaflet uykusunda yatıyorsun. Sevinç ve<br />

neşeni devamlı kalıcı sanma. Bu rüyâ, şimdi sana neşe ve sürûr veren bir zamandır. Sana<br />

cezâ, üzüntü ve sıkıntı veren zaman ise, uyanınca gelecektir.<br />

1) Tabakât-üş-Şâfiiyye; c.5, s.293<br />

2) El-Bidâye ven-Nihâye; c.11, s.345<br />

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.3, s.159<br />

4) Miftâh-üs-Se'âde; c.1, s.229<br />

5) Vefeyât-ül-A'yân; c.3, s.376<br />

6) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.4, s.334<br />

ALİ BİN MUHAMMED BİN BEŞŞÂR;<br />

Büyük velî ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi. Künyesi Ebü'l-Hasan'dır. 925 (H.313) senesinde<br />

vefât etti. Necma'ya yakın bir yer olan Akabe'de bulunan kabri ziyâret mahallidir. Ebû Bekr<br />

el-Mervezî, Ahmed bin Hanbel hazretlerinin oğlu Sâlih, Abdullah ve daha başka büyük<br />

âlimlerin derslerinde bulundu. Kendisinden, Ali bin Muhammed bin Câfer el-Beclî, Ebû<br />

en-Necâd ve başka âlimler ders aldılar. Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur.<br />

Ali bin Muhammed bin Beşşâr, kendisinden bahsederken, şöyleyim böyleyim demezdi. Ben<br />

bir adamı tanıyorum. Onun şöyle şöyle durumu var, derdi. Birgün, ben bir adamı tanıyorum,<br />

otuz sene, özür dilemeyi gerektirecek bir söz konuşmamıştır, dedi. Hâlbuki burada kendisini<br />

kastediyordu.<br />

Birgün Ali bin Beşşâr bir meclisde oturuyordu. Orada bulunanlardan bâzısı ona, nereden<br />

yiyip içiyorsun, diye sordu. Bu sırada başkaları söze karışıp, o istediği yerden bulur. Herkes<br />

ona verir, dediler. Bunun üzerine Beşşâr hazretleri;<br />

"Ey cemâat! Şu kırk seneden beri, acabâ benim yiyip içtiğim yeri gören var mı? Yine bu<br />

kadar zamandır, bir kimseye bir ihtiyâcım olmuş mudur? Bir kimseden bir şey istemeye<br />

gittiğimi bilen var mıdır? Eğer gören bilen varsa söylesin." dedi.<br />

Meclisinde konuşmak istediği zaman; "Sen, ne istediğimizi biliyorsun." meâlindeki âyet-i<br />

kerîme ile başlardı. O sırada birisi kalkıp, ona:<br />

"Allahü teâlâ senden râzı olsun. Devamlı bu âyet-i kerîmeyi okuyarak sözüne başlıyorsun.<br />

Senin bundan maksadın nedir?" diye sordu. Ali bin Beşşâr, ona;<br />

"Sen bunu niçin soruyorsun? Bu zamana kadar, kimse bana sormadı. Fakat yine sana,<br />

bundaki maksadımı söyleyeyim: Dünyâda da âhirette de, Allahü teâlânın rızâsından başka hiç<br />

bir maksadım ve murâdım yoktur. Onun için, devamlı meclislerimde, bu âyet-i kerîmeyi<br />

okuyarak başlıyorum." dedi.<br />

Ali el-Beşşâr'ın bir sohbetinde Ahmed Bermekî, odanın en uzak kısmında oturdu. Sükûnet<br />

içerisinde, orada bulunanlarla birlikte sohbeti dinledi. Sohbetin sonunda, Lâ ilâhe illallah,<br />

dedi ve "O Balık sâhibini (Yûnus'u) da hatırla ki o, (dînini kabûl etmeyen kavmine)<br />

öfkelenerek gitmişti de, kendisini hiç bir zaman sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken<br />

(yutan balığın karnındaki) karanlıklar içinde: "Senden başka hiç bir ilâh yoktur, seni<br />

bütün noksanlıklardan tenzîh ederim. Gerçekten ben, haksızlık edenlerden oldum."<br />

diye duâ etmişti." meâlindeki Enbiya sûresinin seksen yedinci âyet-i kerîmesini okuyup;<br />

"Yâ Rabbî!Sen, kendisini balığın karnında hapsettiğin zaman, sâlih bir kulun olan Zu'n-Nûn=

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!