22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Kişi dâimâ hüsn-i zanda bulunmalıdır." dedi. Takıyyüddîn bin Salâh; "Tövbeler olsun,<br />

tövbeler olsun!" deyip af diledi."<br />

1) Tabakât-ül-Evliyâ; s.450<br />

2) Fevât-ül-Vefeyât; c.3, s.6<br />

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.5, s.231<br />

4) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.174<br />

5) Zeyl-i Ravdateyn; s.180<br />

6) El-Bidâye ven-Nihâye; c.13, s.173<br />

7) El-A'lâm; c.4, s.279<br />

8) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.8, s.113<br />

ALİ HAVÂS BERLİSÎ;<br />

Mısır evliyâsından. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. Ümmî olup, okuma-yazması<br />

yoktu. Allahü teâlânın ihsânı ile Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler üzerinde, âlimleri hayrette<br />

bırakan çok kıymetli açıklamalarda bulunurdu.<br />

Ali Havâs, önceleri dolaşarak, sabun ve temizlik malzemeleri satardı. Sonra zeytin satmaya<br />

başladı ve birkaç sene zeytincilik yaptı. Sonra bu işi de bırakıp, sepet örmeye başladı.<br />

Vefâtına kadar bu işle meşgûl oldu. Ali Havâs'ın bir gün gözleri şişmişti. Buna rağmen, yine<br />

sepet örmeğe devâm etti. Onu sevenlerden birisi kendisine biraz para getirip;<br />

"Efendim, buyurun bunları harcarsınız, gözleriniz iyileşinceye kadar istirahat edersiniz."<br />

dedi. Ali Havâs bu paraları almadı ve;<br />

"Şu hâlimle kendi kazancıma güvenemiyorum, başkasının kazancına nasıl güvenebilirim?"<br />

buyurdu.<br />

Ali Havâs dükkanını erken saatlerde açar ve;<br />

"Ey Allah'ım! Kullarına faydalı bir iş yapmaya niyet ettim." derdi. İnsanların ihtiyâcı olan;<br />

yağ, un, tahin, pirinç, bakla, sepet gibi şeyleri satardı. Alış verişte müşterilerden birinin<br />

kendisine inanmadığını anlayınca, tartı ve ölçüyü fazla tutardı. Müşterisinin kendine<br />

inandığını ve güvendiğini anlayınca da, o kişinin hakkını tam tamına tartıp verirdi. Bir kimse<br />

kendisinden bir dirhemlik bir şey satın alır, parasını vermeyi unutur veya vermezse, evine<br />

kadar o müşteriyi tâkib eder, hakkını ister ve şöyle derdi:<br />

"Bizler, bu davranışımızla insanlara hakların büyüklüğünü, ehemmiyetini gösteriyoruz;<br />

böylece onlar ödemede ihmâlkâr olmasınlar. Kıyâmet gününde kendilerini mihnet altında<br />

bırakmamak için hakkımızı istemekle, kendilerine karşı samîmî davranmış oluyoruz. Çünkü<br />

dünyâda göz yumduğumuz haklarımızı, kıyâmette nefslerimiz taleb edebilir."<br />

İkindi vaktine kadar dükkanda çalışır, vakit dolunca;<br />

"Şimdiden sonra Allahü teâlâya ibâdet için hazırlanmalıyım." diyerek dükkanını kapatırdı.<br />

Ali Havâs Berlisî, zâlimlerin ve yardımcılarının yemeklerini yemezdi. Onların verdiği parayı,<br />

kendisinin ve çoluk-çocuğunun ihtiyaçları için harcamazdı. O paraları, dul kadınlara, iş<br />

yapamıyacak durumda olan yaşlılara, çalışıp gücü yetmiyen ve zor durumda olanlara taksîm<br />

edip, verirdi. Allahü teâlânın izni ile, herkese simâlarına, makamlarına göre değil,<br />

kalblerindeki duruma göre muâmele ederdi. Birgün, Ali Havâs'ın yanına nûr yüzlü birisi<br />

uğramıştı. Ali Havâs ona doğru baktı ve şöyle buyurdu:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!