22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

efendim hiç bir hususta size muhalefet etmeyeceğim, ne emrederseniz yapacağım." deyince,<br />

Ali Hâdî hazretleri bir kâğıd alıp, kendi eliyle köylünün borcu kadar mikdarı yazıp kendinin<br />

bu parayı ödemek üzere borçlu olduğunu kaydetti. Sonra kâğıdı verip;<br />

"Bunu al ben Samarra'ya dönünce yanıma gel, beni büyük bir kalabalık arasında oturup<br />

konuşurken görünce getirip bana ver. Borcunu benden ısrarla iste." dedi. Köylü;<br />

"Peki efendim dediğiniz gibi aynen yapacağım." dedi. Ali Hâdî hazretleri Samarra'ya<br />

döndükten sonra birgün sohbeti sırasında etrâfına pekçok insan toplandı. Halîfe<br />

Mütevekkil'in adamları da sohbette idiler. Sohbet sırasında kendisine yazı verilen köylü<br />

huzûra geldi. Ali Hâdî hazretlerine yaklaşıp kâğıdı gösterdi ve borcunuzu ödeyiniz diyerek<br />

ısrarla istedi. Ali Hâdî hazretleri köylüye;<br />

"Üç gün müddet tanı, üç gün sonra gel ödeyeceğim." dedi. Köylü dönüp gitti. Sohbet sona<br />

erince, halîfenin memurları sohbet sırasında olan hâdiseyi halîfeye anlattılar. Halîfe durumu<br />

öğrenince, Ali Hâdî hazretlerine derhal otuz bin dirhem verilmesini emretti. Bu emir üzerine<br />

götürüp verdiler. O da alıp bir köşeye koydu. Bir müddet sonra köylü huzûruna gelince, otuz<br />

bin dirhemin hepsini verip;<br />

"Bunları tamamen al!" dedi. Köylü;<br />

"Ey Resûlullah'ın torunu! Benim talebim on bin dirhem idi. Allahü teâlâ ihsân etti, o kadarını<br />

alayım." dedi. Bunun üzerine vallahi hepsini alacaksın. Bu, Allahü teâlânın sana ihsân ettiği<br />

bir rızıktır." dedi. Köylü otuz bin dirhemin hepsini alıp gitti. Giderken kendi kendine Ali<br />

Hâdî hazretlerini medhediyordu...<br />

Birgün İmâm-ı Hâdî hazretleri bir velîme, düğün yemeğinde idiler. Samarra ehlinden birisi<br />

boş yere konuşuyordu. Saygısızlık ediyor lâzım olan edebi göstermiyordu. Bu hal karşısında<br />

Ali Hâdî hazretleri, bir ara;<br />

"Bu şahsın evinden acı bir haber gelip bu yemekten yiyemeyecek." buyurdular. Yemekler<br />

hazırlanınca o kimse elini yıkadı, yemeği yiyeceği sırada hizmetçi ağlayarak içeri girdi ve<br />

annen damdan düştü, koma hâlinde, çabuk ol da ölmeden göresin dedi. O şahıs yemeği<br />

yiyemeden kalkıp gitti.<br />

Halîfe Mütevekkil'in vücûdunda büyük bir çıban çıktı. Çok ağrı ve şiddetli ateş yapıyordu.<br />

Tabîblerin hiç biri çâre bulamadılar. Hastalığı ağırlaşınca halîfenin annesi, Mütevekkil iyi<br />

olursa kendi malımdan Ali Hâdî hazretlerine çok mal göndereceğim diye adakta bulundu.<br />

Halîfe Mütevekkil'in yakınlarından Feth bin Hâkân, Ali Hâdî hazretlerinden de bir ilaç<br />

soralım deyince, birini gönderdiler. İstek üzerine bir ilaç tavsiye edip kullanmasını söyledi.<br />

Allahü teâlânın izniyle fayda verir buyurdu. Bu habere halîfenin meclisinde bulunanlar<br />

gülüştüler ve alay ettiler. Feth bin Hâkân'ın ısrârları üzerine, onun târif ettiği ilacı çıbanın<br />

üzerine koydular. Çıban yarılıp içindeki iltihap boşaldı. Halîfe iyileşti.<br />

Mütevekkil'in iyileştiğini duyan annesi on bin altını bir keseye koyup kendi mührüyle<br />

mühürleyip Ali Hâdî hazretlerine gönderdi. Halîfe Mütevekkil iyice sıhhate kavuşunca birisi<br />

Ali Hâdî hazretlerinin evinde çok mal ve silâh olduğuna dâir halîfeye şikâyette bulundu.<br />

Mütevekkil, veziri Saîd'e gece yarısı onun evine girmesini ve orada bulduğu mal ve silâhı<br />

kendisine getirmesini emretti. Bunun üzerine Vezir Saîd şöyle anlatıyor:<br />

"Bir merdiven götürüp dama çıktım. Pencereden içeri girdim. Karanlık idi. Ne tarafa<br />

gideceğimi şaşırdım. O sırada Ali Hâdî hazretlerinin sesini duydum.<br />

Ey Saîd! Biraz bekle, mum getirsinler buyurdu. Mum gelince aşağıya indim. Ali Hâdî<br />

hazretleri yünden bir elbise giymiş, başında yünden bir takke, oturuyordu.<br />

Ey Saîd! İşte odalar, ara! buyurdu. Odalara girdim. Bana söylenilen mal ve silâhları<br />

bulamadım. Fakat, halîfenin annesinin gönderdiği kese mührüyle duruyordu. Sonra;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!