22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

anlattı. Onların dünyâda ve âhirette seâdete kavuşmaları için gayret etti. Kırk dört sene<br />

müftülük vazîfesinde bulunup İslâmiyetin hükümlerini insanlara bildirdi. Verdiği fetvâları<br />

önce Resûlullah efendimize mâneviyât âleminde arzedip, Peygamber efendimizden aldıkları<br />

müsâde ve emir üzerine verirlerdi.<br />

Birgün oğluna; "Eşyâmızı hazırlayınız. Hicaz'a gitmeye niyet ettik." buyurdu. Memleketinin<br />

geleneklerine göre halka îlân edildi. Şehrin dışında bir yerde halka ziyâfet verdi. Herkesle<br />

vedâ ettikten sonra tam yola çıkmak üzereyken oğluna hitâb ederek; "Oğlum eşyamızı topla.<br />

Hicaz'a gitmeyeceğiz, kasabaya döneceğiz." buyurdu. Oğlu Tevfik Efendi;<br />

"Aman babacığım nasıl olur. Kasaba halkına karşı bu şekilde yapmanız uygun olmaz."<br />

deyince; "Oğlum hayvanın yönünü kasabaya çevir. Halkın edeceği dedikoduya bakma, Zîrâ<br />

cenâb-ı Resûlullah'ın emr-i şerîfleri bu yöndedir." buyurdu. Hep birlikte kasabaya geri<br />

döndüler. Çünkü Peygamber efendimizle mânevî olarak görüşmesinde cenâb-ı Hakk'a<br />

kavuşma zamânının geldiğini öğrendi. 1801 (H.1216) senesinde Nâzilli'de vefât etti. Orada<br />

defnedildi.<br />

İlim, fazîlet ve güzel ahlâk sâhibi bir zât olan Ali Gâlib Vasfî Efendinin halîfelerinden<br />

Mehmed Dede, Hicaz'a gittiğinde Medîne-i münevvereye de gidip Peygamber efendimizin<br />

sallallahü aleyhi ve sellem kabr-i şerîfini ziyâret etti. Bu ziyâret esnâsında bir zât kendisinin<br />

Nâzilli'den geldiğini haber alınca, Ali Gâlib-i Vasfî'ye verilmek üzere bir mektup verdi.<br />

Mehmed Dede;<br />

"Azîzim o zât Nâzilli'den dışarı çıkmış bir kimse değildir. Siz onu nereden tanıyorsunuz?<br />

Onunla nerede görüşüp nasıl ahbâb oldunuz?" diye sordu. O zât;<br />

"Hazret-i Şeyh, yâni Ali Gâlib Vasfî Efendi ile haftada iki gece huzûr-ı saâdette bulunduğunu<br />

söyledi. Mehmed Dede Nâzilli'ye dönüşünde Ali Gâlib Vasfî Efendiye durumu bildirdi ve<br />

mektubu verdi. Vasfî Efendi gülümseyerek bu işin kendisinde sır olarak vefât edinceye kadar<br />

kalmasını istedi. Sır olarak kalan bu husus vefâtından sonra duyuldu.<br />

Ali Gâlib Vasfî Efendinin vefât ettiğinden haberi olmayan bir talebesi onu ziyâret için<br />

Nâzilli'ye geliyordu. Yoldan geçerken kasaba mezarlığının ortasında Ali Gâlib Vasfî<br />

Efendinin oturduğunu gördü. Yanına giderek elini öptü. Kabristandan ayrılıp kasabadaki<br />

dergâha uğradığı zaman durumdan haberdâr oldu.<br />

Ali Gâlib Vasfî Efendinin Arapça, Farsça ve Türkçe şiirleri ve bir de külliyâtı vardır.<br />

Ali Gâlib Vasfî Efendinin Vasfî mahlasıyla söylediği na't-ı şerîflerden birisi şöyledir:<br />

Bilâşek hâk-i pâyin kimyâdır yâ Resûlallah<br />

Uyûn-ı âşıkâna tûtiyâdır yâ Resûlallah.<br />

(Yâ Resûlallah, şüphesiz senin temiz ayağının tozu kimyâdır; bu toz âşıklarının gözlerine<br />

sürmedir.)<br />

Günâhım olsa mânend-i hezârân kûh-ı kâf-âsâ<br />

Nigâhın olsa bir dem hep hebâdır yâ Resûlallah!<br />

(Günâhlarım binlerce Kaf dağı gibi, ne kadar büyük olursa olsun, Ey Allah'ın sevgili<br />

Peygamberi senin bir anlık bakışın onların hepsini yok eder.)<br />

Behişt-i heşti tezyîn eyleyen nûr-ı zuhûrundur.<br />

Ziyâsı nûr-ı zâtından nümâdır yâ Resûlallah!<br />

(Sekiz Cennet'i süsleyen senin nûrunun ortaya çıkışıdır. Ey Allah'ın sevgilisi, sekiz Cennet'in<br />

nûru sana âid olan nûrdan görünmektedir. Senin nûrunun delâleti ile ancak Cennet'e girilir.)<br />

Azâb-ı dûzahı çekmez sana ümmet olan âdem<br />

"Feterdâ" sana Hak'tan bir atâdır yâ Resûlallah!

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!