22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ayağa kalkıp yürümeye başladı. O da, attığı portakalı aldı ve dergâhına yöneldi. Orada<br />

bulunanlar tehlîl (Lâ ilâhe illallah) getirdiler. Oğlumla berâber sevinç içinde geri döndük."<br />

Ali bin Ebî Bekr İdrîsî hazretleri çok mütevâzî idi. Gelenlerin hâline göre davranır, onlara<br />

çok iyi muâmele ederdi. İlim sâhiplerini kapıya kadar uğurlar onlara fazlası ile yakınlık<br />

gösterirdi.<br />

Hikmetli, mânâlı sözler söylerdi: "Baştan sona bana kâinâtın sırları açıldı. Bu hale ulaşmayan<br />

zâten velîlik makâmına kavuşamaz. Cenâb-ı Hak; yer, gök, kabir, Cennet ve Cehennem<br />

ehlinin hâllerini evliyâ kullarına gösterir." derdi.<br />

El-İdrîsî hazretleri, gökyüzündeki meleklerin derecelerini ve tesbihlerini (Allahü teâlâyı<br />

anmalarını) işitirdi.<br />

El-İdrîsî hazretleri, güzel hâllere kavuşmasını şöyle anlatır: "On sene nefsimin hevâsından<br />

uzak durdum. Sonra on sene kalbimi nefsin arzularından korudum. Sonra da on sene sırrımı<br />

kalbimden uzak tuttum. Sonra bize verilenler verildi."<br />

BAŞÜSTÜNE<br />

Talebelerinden Abdürrahîm bin Muzaffer şöyle anlatır:<br />

"Zâlim bir kişinin çok zulmünü gördüm. Dayanamayıp, Ali bin Ebî Bekr hazretlerine giderek,<br />

durumumu arzettim. Çok heybetli idi. Bahçede akşam namazını kıldı. Daha sonra talebeleri etrafına<br />

oturdular. İçlerinden birinin elinde, ok ile yay vardı. Onu aldı, oku yaya takıp bana döndü ve;<br />

"At!" buyurdu. Ben de; "Başüstüne" diyerek, onun dilediği şekilde üç defâ attım. Sonra kendileri alıp<br />

attılar. Ok, az ilerideki bir ağacın gövdesine isâbet etti. O zaman;<br />

"Şimdi cezâsını gördü." buyurdu. Ben; "Allahü ekber" deyip tekbîr getirdim. Oradakiler de tekbîr<br />

getirdiler. Oradan ayrıldım. Sabahleyin öğrendim ki, o zâlim kişi, baygın bir şekilde yatağa düşmüş,<br />

nereden geldiği bilinmeyen bir ok kendisine isâbet etmiş, cezâsını böylece görmüş."<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.164<br />

2) Tekmilet-ül-Vefeyât-in-Nâkile; c.5, s.131<br />

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.5, s.85<br />

4) Kalâid-ül-Cevâhir; s.128<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.8, s.110<br />

ALİ EFENDİ;<br />

Serhad evliyâsının büyüklerinden. Rumeli'nde gâzîler arasında meşhûr olup, onların mânevî<br />

desteği oldu. 1596 (H.1005) senesinde Dimitrofça'da vefât edip, Eski Câmi yakınında<br />

defnedildi.<br />

Ali Efendi, genç yaşında aklî ve naklî ilimlerde ilerleyip, vakitlerini ibâdet ve Kur'ân-ı kerîm<br />

okumakla kıymetlendirmişti. Peygamber efendimizin bildirdiklerine tâbi olmakta ısrarlı<br />

olunca, güzel ahlâkta üstün oldu. Birgün Kur'ân-ı kerîmi hatmederken;<br />

"Bu hatm-i şerîfi Resûlullah efendimizin rûhu için okuyacağım." diye niyet eyledi. Hatmi<br />

bitirince, Resûlullah efendimizi rüyâsında görmekle şereflendi. Kendisine Allah yolunda<br />

ilerleyeceği, yüksek makamlara kavuşacağı bildirildi. Mübârek bir zâta talebe olacağı, ondan<br />

çok istifâde edeceği işâret edilip, bâzı alâmetleri gösterildi. Serhat boylarında, Allahü<br />

teâlânın rızâsı, insanların huzur ve saâdeti için çarpışan Osmanlı akıncılarının arasına karışıp

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!