22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2) El-Meşre-ur-Revî; c.2, s.209-210<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.9, s.380<br />

ALEVÎ BİN ÜSTÂZ-ÜL-A'ZAM;<br />

Yemen'de yaşamış evliyânın büyüklerinden. İsmi,Alevî bin Muhammed bin Ali bin<br />

Muhammed bin Ahmed olup, soyu Peygamber efendimize ulaşır. Yemen'de Terîm şehrinde<br />

doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Baba ve dedeleri gibi fazîlet sâhibi bir zât idi. Çok<br />

kerâmetleri görüldü. 1270 (H.669) senesi Terîm'de vefât etti. Zenbil Kabristânlığına<br />

defnedildi. Kabri ziyâret mahalli olup, gelenler rûhâniyetinden istifâde ile murâdlarına<br />

kavuşmaktadır.<br />

Seyyid Alevî ilk önce Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Kâmil bir zât olan babasının terbiyesinde<br />

yetişti. Zamânının fen bilgilerinde ve dînî ilimlerde üstün bir dereceye yükseldi. Tasavvuf adı<br />

verilen kalb ilimlerinde zamânın ileri gelen velîleri arasına girdi. Bu sebeple evliyâ bir zât<br />

olan babası onu medheder, velîlikte daha yüksek derecelere kavuşacağını işâret ederdi.<br />

Seyyid Alevî tasavvuf yoluna girdiği günlerden birinde babası ona koyunlar için yeşil<br />

otlardan toplamasını söyledi. O da bahçelere gitti lâkin bir tutam ot toplamadan geri döndü.<br />

Hiçbir şey koparmamıştı. Babası sebebini sorduğunda, o;<br />

"Babacığım! Her şey Allahü teâlâyı tesbih ediyor, anıyor. Allahü teâlâyı zikreden yeşillikleri<br />

koparmak cesâretinde bulunamadım. Hayâ ettim." dedi.<br />

Babası, oğlunun mânevî derecelerdeki bu üstünlüğü sebebiyle;<br />

"Benim şu oğlum, Allahü teâlânın izniyle insanların hâllerini bilir, hâlleri ona mâlûm olur."<br />

buyurdu.<br />

Seyyid Alevî birgün yolda giderken çocuklar oynuyordu. Onlara bakıp;<br />

"Şu ikisi hayırlı, diğer ikisi de hayırsız olur." buyurdu. Hakîkaten hayırlı dedikleri dinde âlim<br />

ve sâlih kimselerden oldu. Büyük fıkıh âlimi İbrâhim bin Ebî Süleyb hayırlı iki kişiden birisi<br />

idi. Diğer ikisi ise, insanlara zulümde birbirleriyle yarıştılar.<br />

Seyyid Alevî, babasının vefâtından sonra yüksek mânevî ilimlere ve hâllere kavuşmak için<br />

Mekke-i mükerremeye doğru yola çıktı. Evliyânın büyüklerinden Abdullah bin Muhammed<br />

Îsâ Abbâd ile tanıştı. Sonra onun ilim meclisine devâm etmeye başladı. Bir zaman sonra<br />

oğlunun ayrılığına dayanamayan annesi, hocası Abdullah bin Muhammed hazretlerine bir<br />

mektup yazarak oğlunu geri göndermesini istedi ve evin geçimi ve kardeşlerinin bakımı için<br />

ona ihtiyaçları olduğunu bildirdi.<br />

SeyyidAbdullah hazretleri bu haber üzerine Seyyid Alevî'yi yanına çağırıp memleketine<br />

dönmesinin iyi olacağını bildirdi. Seyyid Alevî, hocasının bu sözleri üzerine kalmakta ısrâr<br />

etti ve;<br />

"Biz Allah için neye karar vermiş isek ondan geri dönmeyiz." dedi ve sohbetlere devâm<br />

edeceğini bildirdi. Şeyh Abdullah hazretleri onu dönmeye iknâ edemeyince, annesine bir<br />

mektup gönderdi. Mektupta;<br />

"Döndürmek için ileri sürdüğümüz şeyler bir fayda vermedi. Hâlimiz, makâmımız onu geri<br />

döndüremedi." diye yazdı.<br />

Seyyid Alevî daha sonraları Şeyh Ahmed Ebi'l-Cu'd hazretlerine geldi. Ondan istifâde etmek<br />

istedi. Şeyh Ahmed hazretleri onu tanıyıp;<br />

"Söylendiği üzere sen ilim ve fazîlet sâhibi Alevî değil misin?" dedi. O da;<br />

"Evet ismim Alevî, lâkin söylenenlerden Allahü teâlâya sığınırım." dedi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!