22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tenhalaştığı bir sırada köle haddi aşıp, sâhibesi olan kadına tecavüz etmek istedi. Kadıncağız<br />

da büyük bir korkuya kapıldı. Köleye yalvarıp, üzerindeki mücevherleri vermek istedi. Köle<br />

niyetinden dönmedi ve kadına el uzatmak istedi. Kadıncağız kurtuluş olmayacağını<br />

anlayınca;<br />

"Yâ Rabbî! Seyyid Alevî Muhammed'i bana yardımcı eyle!" dedi ve onu vesîle edip Allahü<br />

teâlâya yalvardı. O an koca bir yılan çıktı ve köleye hücum ederek sokup öldürdü.<br />

Kadıncağız korku içerisinde oradan uzaklaştı. Lâkin bu karanlık yerlerde yalnız kalmış<br />

olmasından dolayı ızdırabı bir kat daha artmıştı. Tekrar Seyyid hazretlerinden yardım istedi.<br />

O anda yanında bir at belirdi, binip uzaklaştı. At onu köyüne kadar götürdü. Kadın başından<br />

geçenleri yakınlarına anlattı. Gidip baktıklarında kölenin zehir tesiri ile simsiyah kesildiğini<br />

gördüler.<br />

Çiftçinin biri iki muz ağacı dikerek birinin meyvesini Seyyid Alevî hazretlerine diğerinin<br />

meyvesini de Kandûtî adında birine vermeyi nezretmişti. Seyyid Alevî hazretlerine nezr ettiği<br />

ağacın küçük, Kandûtî'ye nezrettiği ağacın ise büyük bir salkımı oldu. Çiftçi, Seyyid<br />

hazretlerinin huzûruna çıktığında durumu arzetti. Seyyid hazretlerinin;<br />

"Doğrudur. Lâkin bize nezrettiğin ağacın iki salkımı olmalı." buyurdu. Bunun üzerine çiftçi<br />

derhal ağaçların bulunduğu yere koştu. Hakikaten Seyyid hazretleri için olan ağaçta iki<br />

salkım gördü. Muz ağaçları tabiaten bir salkımdan fazla meyve vermezlerdi. Bunu duyanlar<br />

oraya gelip, Seyyid hazretlerinin ağacını hayretle seyrettiler.<br />

Birgün Seyyid Alevî hazretlerinin benizlerinin sarardığı ve hallerinin değiştiği görüldü.<br />

Merakla sebebini kendilerinden sordular. O zaman;<br />

"Okyanusta sefer eden bir gemideki sevdiklerimiz, büyük bir fırtınaya tutuldular. Helak<br />

olmak üzere idiler. Bizi vesîle edip, yardım istediler. Biz de biiznillahî teâlâ imdâdlarına<br />

yetiştik." buyurdu. Hakîkaten birkaç gün sonra limana bir gemi gelerek bunların Seyyid<br />

hazretlerinin haber verdiği kişiler olduğu anlaşıldı.Sonra bu kişiler nezr ettikleri malları<br />

Seyyid hazretlerine getirip duâlarına kavuştular. O da malları fakirlere dağıttı.<br />

Seyyid hazretlerinin Hadramut'ta oturan ilim sâhibi muhterem bir amcazâdesi vardı. Birgün<br />

derste birçok talebe ve âlim kişilerle berâberken, Milibar'dan SeyyidAlevî hazretleri<br />

tarafından kendisine hitâben bir mektup geliverdi. Âlim zât mektubu alıp açtı, mektupta;<br />

"Büyük susuzluk çeken Hadramut beldesine rahmet bulutları yaklaşmaktadır." haberini<br />

veriyordu. Hakîkaten çok geçmeden yağmur dolu bulutlar belirdi ve bol bol rahmet yağdı.<br />

Hadramut beldesi, Seyyid Alevî hazretlerinin duâsı bereketiyle kuraklıktan kurtuldu.<br />

AZ DAHA GÖZLERİM ÇIKACAKTI<br />

"Râsi' bin Derviş adındaki bir sultânın adamları, Alevî bin Muhammed'in yakınlarından birisinin<br />

mahsûlünden zorla alıp, sâhibine zulümde bulundular. O mazlum kişi gelip, durumu Alevî bin<br />

Muhammed'e arzetti. Alevî bin Muhammed derhâl sultâna çıkıp, öteden beri yapmakta olduğu bu<br />

zulümden vazgeçmesini tenbih ederek, iki parmağı ile sultâna işâret etti. Sultan Râsi' bin Derviş;<br />

"Peki efendim!" diyerek teslimiyet gösterdi. Alevî bin Muhammed oradan ayrılınca, sultanın<br />

yanındakiler;<br />

"Niye korktunuz? Onun dediğini niye tuttunuz?" diye sorduklarında, Sultan;<br />

"Onun uzattığı iki parmağını, gözlerime saplanmak üzere olan iki mızrak olarak gördüm. Az daha<br />

gözlerim çıkacaktı." dedi ve bir daha zulüm yapmadı."<br />

1) Menâkıb-ı Alevî bin Muhammed

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!