22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mevlânâ Abdurrahmân Lüknevî, Ali Ahmed'in dergahında çile çekiyordu. Çilesi kırk gün<br />

sürecekti. O günlerde dergâhta yemek hazırlanmıyordu. Açlıktan dayanamıyacak hâle geldiği<br />

zaman, Alâeddîn-i Sâbir'in mübârek kabirlerinde, kendi ve arkadaşları için duâ etti. Aynı<br />

akşam tanımadığı bir zât, ismini söyleyerek onu aradı."Abdurrahmân benim" dediği zaman;<br />

"Senin ve iki arkadaşın için yemek getirdim." dedi ve gitti. Yemeği âfiyetle yediler. Bu zât on<br />

üç gün muntazaman onlara yemek getirdi. On üçüncü gün dedi ki:<br />

"Şimdi sizin misâfirliğiniz bitmiştir. Size yarın yemek getirmeyeceğim." O ise bunu Alâeddîn<br />

Sâbir'den bir işâret kabûl ederek çilesini bitirdi. Bir gün daha kalıp, Kalyâr'dan Pâni-püt'e<br />

gitti.<br />

Bedayun'dan Kuli Şah anlatır (Bu kimse üçü yaya olmak üzere, yirmi bir kere hac etmiş çok<br />

mübârek bir zâttı):<br />

"Doksan yıl kadar önce, yolun tehlikeli oluşu sebebiyle, Alâüddîn Sâbir'in kabrine ziyârete<br />

gelinememekteydi. Sâdece her tehlikeyi göze alabilenler gelebilmekteydi. Yiyecek için<br />

herhangi bir tedbir alınmamıştı. Ziyaretçiler, yaban eriği, bâzı meyveler ve civârdan<br />

toplayabildikleri yiyecekleri yerler, iki veya üç günden fazla da kalamazlardı. Her Cumâ<br />

gecesinde, bir arslanın dergâhı ziyâret ettiği görüldü. Arslan bir kaç dakika kalıyor ve<br />

ziyâretçileri ne ürkütüyor ne de zarar veriyordu."<br />

Münşî Muhammed Hân Emblevî anlatır:<br />

"Yatsı namazı için abdest alıyordum. Alâeddîn-i Sâbir'in dergâhında, kabrinin başında, bir<br />

arslanı başı önüne düşmüş bir hâlde sessizce oturur gördüm. Durumu anlattığım zaman, bir<br />

çokları, arslanların sık sık buralara gelip gittiklerini söyledi."<br />

Hâce Şerefüddîn Şah Pûrî, dergaha bâzan hanımı ile birlikte ziyâret için gelirdi. Kendisi bir<br />

parça ağır işitirdi. Hanımı diyor ki:<br />

"Alâeddîn Sâbir'in kabrinde bir arslan gördüm. Durumu bilmeyenler kaçıştılar. Kocam<br />

arslana ne dikkat etti, ne de yerinden hareket etti. Arslan, kabrin önüne geldi, edeble birkaç<br />

dakika bekledi ve çıkıp gitti. Arslan gittikten sonra, efendime durumu söyledim. Bana dedi<br />

ki:<br />

"Sen onu ilk defâ görüyorsun, ben çok defa rast geldim. Mahdûm Sâbir'in kabr-i şerîflerinin<br />

önünde hiç kimseye zarar vermeye cesaret edemez."<br />

Kemâl Şâh isimli bir zât anlatır:<br />

"Dergâhı ziyâretim esnâsında bir gece örtünüp, dergâhdaki câminin avlusunda uyumuştum.<br />

Birisinin üzerimdeki örtüyü çekiştirdiğini farkettim. Uyandığım zaman, bir dişi arslan ile<br />

yavrularını gördüm. Yavrularından birisi, neş'e içinde üzerimdeki örtüyü çekiştiriyordu.<br />

Biraz sonra dişi arslan yavrularını topladı. Gördüğüm manzaradan korkmuş olduğum için<br />

örtüyü sıkıca örttüm. Korku içinde gözlerimi kapadım. Fakat, Elhamdülillah, dişi arslan ve<br />

yavruları, dergâhta hiç kimsenin kılına dokunmadan ormana doğru gittiler. Ben de rahat bir<br />

nefes aldım."<br />

Mevlânâ Zâhirüddîn Embehtevî anlatır:<br />

"Bir arkadaşım vardı. Demiryolu işçisi idi. Kendisini sevmeyenlerin iftirâsına uğramıştı.<br />

Bana, Mahdûm Sâbir'in hürmetine Allahü teâlâya duâ etmemi söyledi. Ben de duâ ettim.<br />

Rüyâmda Mahdûm Sâbir'in, arkadaşımın düşmanlarınca hazırlanan iftirâ yazısını yaktığını<br />

gördüm. Sonra;<br />

"Bu yanlıştır ve yakılmalıdır." buyurdu. Ertesi gün, iftirâcıların hazırladığı yazı bulunamadı.<br />

Netîcede, arkadaşıma hiçbir zarar yapamadılar."<br />

Sâlim Ârif isminde bir zât, uzun bir zamandır hasta idi. Arkadaşına bir mektupta; Mahdûm

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!