22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Şemsüddîn-i Türkî, Alâeddîn-i Sâbir'in en büyük talebesidir. Çünkü o zaman, Kalyâr'ın<br />

zelzele geçirmiş korkulu topraklarına kimse yaklaşamıyordu. Kendisi Türkistan'dan<br />

geldiğinde Kalyâr fâciasından yedi sene sonra, yirmi bir talebe arkadaşıyla Acudhân'a gitti.<br />

Şemsüddîn'in niyeti, Genc-i Şeker'e talebe olmaktı. Genc-i Şeker ise;<br />

"Şemsüddîn! Alâeddîn'e git. Sana lâzım olanı o verecektir." buyurdu. Şemsüddîn ve<br />

arkadaşları, Kalyâr'a doğru yola çıktılar. Zelzele sâhasına kadar geldiler. Oradan içeriye,<br />

değil insanlar, kuşlar bile geçmiyordu. Cemâleddîn Ebdal, Alâeddîn-i Sâbir adına zelzele<br />

hudûdunda misâfirleri karşıladı. Şemsüddîn;<br />

"Bu tehlikeli bölgeye nasıl girecek ve o büyük velînin ellerini nasıl öpeceğiz?" diye sorunca,<br />

Cemâleddîn;<br />

"Merak etmeyin, birazdan Alîmullah Ebdâl gelip size yardımcı olacak." dedi. Bu arada<br />

Alîmullah Ebdâl geldi ve misâfirleri Alâüddîn-i Sâbir'e götürdü. Kendisini cezbe hâlinde<br />

buldular. 22 gün ve gece Mahdûm Sâbir aynı vaziyette kaldı. Sâdece namaz vakitlerinde<br />

namazını kılıyor, eski durumuna tekrar geliyordu. Alîmullah Ebdâl, misâfirlerinin geldiğini<br />

söyliyecek bir fırsat bulamadı. Bu zaman zarfında, Şemsüddîn hâriç, diğer bütün talebeler<br />

Acudhân'a döndüler. Şemsüddîn, Alâeddîn Ahmed'in bu zaman dünyâyı ve kendi fizîkî<br />

ihtiyaçlarını unutarak, kendinden geçmiş hâlde kalmasını büyük bir hayranlıkla karşıladı.<br />

Zavallı arkadaşlarının ayrılışından on iki saat sonra Alâeddîn-i Sâbir kendine geldi ve;<br />

"Şemsüddîn! Seni hocam Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker gönderdi değil mi?" diye sordu.<br />

Şemsüddîn;<br />

"Siz, daha iyi bilirsiniz efendim!" dedi. Sabir;<br />

"Allahü teâlânın güneşi semâda, bu fakîrin güneşi ise yeryüzündedir." buyurarak,<br />

Şemsüddîn'e Şems'ül-Arz, yeryüzünün güneşi ünvânının verileceğini bildirdi.<br />

Mahdûm Ali Ahmed Sâbir, Şemsüddîn'i talebeliğe kabûl etti. Kendisi ile birlikte üç gün<br />

kalmasını, daha sonra Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker'e gitmesini, vefâtına kadar onun yanında<br />

kalmasını emretti. Sonra yine tefekküre daldı. Müteâkib üç gün içinde, kendisi ile konuşmak<br />

mümkün olmadı. Üç gün sonunda, Alîmullah Ebdal ile birlikte Acudhân'a doğru yola çıktılar.<br />

Şemsüddîn, Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker hazretlerine, geldiğini söylediği zaman;<br />

"Alâeddîn-i Sâbir'in hizmetinden neden geri döndün?" buyurdu. O da;<br />

"Size gelmemi emretti efendim!" dedi. O zaman;<br />

"Git, ormandan odun topla ve sat. Nafakanı temin et. Gündüz riyâzet çekerek nefsini terbiye<br />

edeceksin, geceleri ise kendini Allahü teâlâya vereceksin." buyurdu. Şemsüddîn dört sene bu<br />

işe devâm etti. Bâzan satacak odun bulamaz açlık çekerdi. Genc-i Şeker'in vefâtına kadar<br />

emredildiği şekilde hareket etti.<br />

Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker'in vefâtından sonra, Şemsüddîn, Acudhân şehrinden çıkıp Kalyâr'a<br />

geldi. Hocası Sâbir'i aynı ağacın altında, aynı şekilde tefekkür hâlinde gördü. Korkusundan<br />

yanına yaklaşamayıp arkasında bekledi. Alâeddîn-i Sâbir kendisine gelince sordu:<br />

"Şemsüddîn! Geldin mi?"<br />

"Evet efendim! Emrinizi bekliyorum." dedi. Alâeddîn-i Sâbir, kendi eliyle hırkasını giydirdi<br />

ve sarığını Şemsüddîn'in başına koydu ve tekrar tefekkür hâline döndü. Böylece<br />

Şemsüddîn'in hilâfeti tasdîk olundu.<br />

Alâeddîn-i Sâbir, zaman zaman murâkabe hâlinde aynı ağacın dalına tutunur, sağ eli semâda,<br />

gözleri semâda tek noktada, öylece dururdu. Ezân okununca talebesine dönerek;<br />

"Şemsüddîn! Dînimiz ne güzel; insanı, Allahü teâlânın huzûruna çağırıyor." der, onu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!