22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

mübârek pederi vefât etti. Bunun üzerine bir sene konuşmadı. Yedi yaşında iken muntazaman<br />

hergün oruç tutmaya başladı. 4 ilâ 5 günde bir, biraz kuru ekmek kırıntısı yerdi. Bu yaşında<br />

teheccüd namazı kılardı ve kendisini tamâmen Allahü teâlâya verirdi. O yaşında dahî,<br />

annesinin ısrârlarına rağmen karyolada hiç yatmadı.<br />

Annesi; "Yavrum neden bu kadar sıkı mücâhedeyi nefsin ile uğraşmayı bu yaşında<br />

yapıyorsun?" dedikte; "Sevgili anneciğim elimde değil, kendimi Allahü teâlânın aşkında<br />

yakmak istiyorum. Böyle yaşamak hakîkaten hoşuma gidiyor." buyurmuştur.<br />

Babası Şah Abdürrahîm'in bu dünyâdan ayrılma zamânı geldiğinde, mîdesinde çok şiddetli<br />

bir ağrı baş gösterdi. Halk, Ali Ahmed'e babasının iyileşmesi için duâ etmesini<br />

söylediklerinde, onlara; "Resûlullah efendimizi gördüm. Cennet-i âlâda babamı görmeye<br />

hazır idiler. Ve buraya, ellerinde Cennet elbiseleri ile gelen meleklerin seslerini duyuyorum.<br />

Babamı götürmek üzere geliyorlar. Şimdi duâ etmenin hiçbir faydası yoktur." dedi. Sözlerini<br />

bitirir bitirmez muhterem pederi, rûhunu teslim etti ve bütün ev değişik bir koku ile doldu.<br />

Bu güzel koku dünyâ kokularına benzemiyordu.<br />

Babası Abdürrahîm'in vefâtından sonra, annesi ile birlikte zor günler geçirdiler. Fakat bu asîl<br />

hanım, hiç kimseden yardım istemedi. Bu zaman zarfında Ali Ahmed, sâdece su içer ve şâyet<br />

varsa dört veya beş günde bir, biraz ekmek kırıntısı yerdi. Bu kadar fakirlik zamânında bir<br />

gün, Ali Ahmed çok büyük bir açlık hissetti. Annesinden yemek için bir şeyler istedi.<br />

Annesinin pişirecek bir şeyi yoktu. Öğle namazından sonra Ali Ahmed tekrar yemek istedi.<br />

Annesi, su dolu tencereyi ateşe koyarak yemek pişirir gibi yaptı. İkindi namazına kadar<br />

sabrettikten sonra; "Yemek ne oldu?" diye sorduğu zaman, henüz pişmedi, dedi. İkindi<br />

namazından sonra dayanamayıp, kendisi kapağı kaldırdı. Tencerenin içi pilavla dolmuştu.<br />

Annesine dönerek; "Anneciğim, pilav olmuş." dedi. Annesi, hayretler içerisinde koşarak<br />

geldi. Pilav daha önce hiç kokmadığı hâlde, şimdi değişik ve güzel bir kokuya sâhipti.<br />

Ali Ahmed yemeğini bitirdiği zaman, annesi oğlunu Muhammed Ebü'l-Kâsım'a gönderdi.<br />

Ebü'l-Kâsım hazretlerine de durumu anlattı. Pilavdan biraz götürüp kendisine gösterdi.<br />

Ebü'l-Kâsım hazretleri pilavdan tattı. Annesi; "Oğlumu, dayısı Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker'e<br />

teslim edeyim mi?" dedi. Ebü'l-Kâsım, diğer talebelerle istişâre etti. Hepsi kabûl ettiler.<br />

Hirat'dan yola çıkan Ali Ahmed, annesi, Muhammed Ebü'l-Kâsım Gürgânî ve Alîmullah<br />

Ebdâl, Hansî'ye 6 Nisan 1205 (H.601)'de vardılar. Büyük evliyâ Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker<br />

ilk bakışta Ali Ahmed'in alnında parlayan nûru gördü. Kızkardeşine, böyle nâdîde bir cevheri<br />

kendisine getirdiği için teşekkür etti. Bakımını ve ilim öğretilmesi işini üzerine aldı. Böyle<br />

bir talebenin kendisine gelme sevincinden vecde gelip, kendinden geçti. Bir zaman vecd<br />

içinde kaldıktan sonra, kızkardeşi; "Onu sizin hizmetinize getirdim. İnşâallah kabûl edersiniz<br />

sevgili kardeşim." dedi. Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker hazretleri buyurdular ki; "Biz, Ali<br />

Ahmed'den, onun doğum ve ilerideki hâllerinden zâten haberdâr idik. Üç sene içinde<br />

yanımızda ilmini tamamlayacak." cevâbını verdi.<br />

Ali Ahmed, verilen dersleri çok kısa bir zamanda öğrendi. Oruç tutuyor ve mücâhede<br />

yaparak nefsini terbiye ediyordu. İlim tahsilini üç senede tamamladı. Tahsilini tamamladığı<br />

sırada annesi, onu dayısının yanında bırakarak, kardeşinden Hirat'a dönmek üzere izin istedi<br />

ve; "Sevgili kardeşim! Ali Ahmed'im oruç tutmayı çok sever. Lütfen göz-kulak olunuz,<br />

açlıktan ölmesin. Yaşarsam, on iki sene sonra geri gelip düğününü yaparız." dedi.<br />

Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker tebessüm buyurdu. Kardeşinin gönlünü yapmak için, Ali Ahmed'i<br />

yanlarına çağırdı ve ona mutfağın yemek dağıtım vazîfesini verdi. Kız kardeşi buna memnun<br />

oldu. Sabah ve akşam namazlarından sonra, Ali Ahmed, fakirlere yemek dağıtırdı. Sonra<br />

hücresine çekilir, mücâhede yâni nefse zor gelen nefsin istemediği şeyleri yapardı. Yemek<br />

yiyenler, Ali Ahmed Sâbir'in vazifeyi aldığı günden beri, yemek dağıttığı hâlde kendisinin<br />

hiç yemek yediğini görmediler.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!