22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ediyordu. Hastanın babası çilehâne kapısını çalıp, çocuğun ölüme yaklaştığını haber verdi ve<br />

hastanın yanına gelmesi için pekçok yalvardı. Nihâyet, hücreden çıkarıp ölüm döşeğindeki<br />

hastanın yanına getirdi. Alâeddîn Efendi, ateşin tesiriyle rengi tamamen değişen hastanın<br />

yastığı dibinde bir süre oturup murâkabeye vardı. Sonra da şifâ âyetlerini okudu ve duâ etti.<br />

Duâsı kabûl oldu ve hasta o anda ayağa kalktı. Alâeddîn Efendi çocuğun eline yapışıp, evden<br />

dışarı çıkardı. Çocuk hiç hastalanmamış gibi yürüdü ve dedesinin ölümünden sonra uzun<br />

sene yaşadı."<br />

Alâeddîn Arabî hazretlerinin eserlerinden bâzıları şunlardır: 1) Havâşin-Alel<br />

Mukaddimât-il-Erbe'a, 2) Ta'likâtün Alet-Tavdîh fî Usûl-il-Fıkh, 3) Hâşiye Alâ Şerhu<br />

Akâid-in-Nesefî lit-Teftâzânî.<br />

1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.7, s.149<br />

2) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.171-176<br />

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.5<br />

4) Devhat-ül-Meşâyıh; s.12<br />

5) İlmiye Sâlnâmesi; s. 330-340<br />

ALÂEDDÎN-İ ATTÂR;<br />

Buhârâ'da yetişen en büyük velîlerden. İnsanları Hakk'a dâvet eden, onlara doğru yolu<br />

gösterip hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve<br />

velîlerin on altıncısı. İsmi Muhammed bin Muhammed Buhârî, lakabı Alâeddîn'dir. Doğum<br />

yılı belli değildir. 1400 (H.802) senesinde Buhârâ'nın Cağanyân nâhiyesinde vefât etti.<br />

Alâeddîn-i Attâr'ın babası, Buhârâ'nın zengin eşrâfından idi. Üç oğlu vardı. Bunlardan büyük<br />

oğullarının isimleri; Şehâbeddîn ve Hâce Mübârek'tir. Alâeddîn en küçükleri idi. Babası vefât<br />

edince, oğullarına çok fazla mal kaldı. Fakat Alâeddîn hiç mîrâs kabûl etmeyip, Şâh-ı<br />

Nakşibend Muhammed Behâeddîn-i Buhârî'ye talebe olmayı tercih etti. Huzûrlarına varıp<br />

hâlini arz etti ve talebeliğe kabûl buyrulmasını istirhâm eyledi. Behâeddîn Buhârî hazretleri<br />

Alâeddîn'e nazar ettikten sonra;<br />

"Evlâdım bizim yolumuzda çeşitli mihnet ve sıkıntılar vardır. Dünyâyı ve nefsini terketmek<br />

vardır. Sen bunları yapabilecek misin?" buyurunca, Alâeddîn derhal;<br />

"Yaparım efendim!" diye cevap verdi.<br />

"Öyleyse bugün bir küfe elma alıp, kardeşlerinin mahallesinde sat!" buyurdu. Alâeddîn, soylu<br />

ve tanınmış bir âileye mensûb olmasına rağmen, kibirlenmeyerek, kardeşlerinin<br />

mahallesinde, hiç kimsenin sözüne aldırış etmeden, bağıra bağıra elma sattı. Ertesi gün Şâh-ı<br />

Nakşibend'in huzûruna gelerek;<br />

"Emirlerinizi yerine getirmeye çalıştım efendim." dedi. Behâeddîn-i Buhârî;<br />

"Bugün de kardeşlerinin dükkanı önünde satacaksın." buyurdu. Alâeddîn; "Peki efendim!"<br />

diyerek, ağabeylerinin dükkanı önünde bağıra çağıra elma satmaya başladı.<br />

Ağabeyleri yanına gelip; "Bizi elâleme rezil etme, para lâzım ise, istediğin kadar verelim,<br />

mîrâsından daha fazlasını al, fakat bu işi bırak." dediler. Alâeddîn hiç dinlemeyip elma<br />

satmaya devâm etti. Ağabeyleri;<br />

"Mâdem satacaksın, bizim dükkanın önünde satma, git başka yerde sat!" diye ısrâr ettiler. O<br />

yine dinlemedi. Bunun üzerine kendisine pekçok hakâret ederek, dövdüler. Ne var ki,<br />

Alâeddîn-i Attâr hiçbir şeye aldırış etmedi. Verilen emre göre hareket etmeye devâm etti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!