22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

talebelerinden birisi ile Mutavvel kitabını okumaya başlamışlardı. Her satırında birçok<br />

meseleye temas edildiğinden, mütâlaaları uzayıp gitti. Günde iki-üç satırdan fazla<br />

okuyamıyorlardı. Okunan yerleri, kuşluk vaktinden ikindi namazına kadar îzâh ederdi. Bu<br />

minvâl üzere altı ayda, kitabın yarısına kadar gelebilmişlerdi. En sonunda talebesine;<br />

"Molla! Bu kitabın okunma usûlü budur." dedi ve bundan sonra hergün ikişer yaprak<br />

okutmakla, kitabın diğer bölümlerini kısa zamanda tamamladı.<br />

O talebe şöyle anlatmaktadır: "Bedî'î, edebî sanatlarına geldiğimizde, bu sanatların her birine<br />

Farsça beyitlerden pekçok örnekler gösteriyordu. Ben o sırada;<br />

"Ne çok Fârisî beyitler ezberlemişsiniz." dedim. O da; "Acem, İran talebeleri, âdet olarak,<br />

hergün ikindi namazından sonra toplanıp, şiir üzerinde müzâkere ederlerdi. Bunlar, o<br />

günlerde ezberlediğimiz şiirlerdir. İran'dan döndüğüm günlerde, ezberlediğim şiirleri kontrol<br />

etmiştim de, on bin gazeli bulmuştu." cevâbını verdi."<br />

Birgün yanındakilere buyurdu ki: "Cenâb-ı Hakdan üç dileğim vardır: Evli-barklı olarak<br />

evimde ölmemi, hastalığımın pek uzun sürmemesini ve îmânla rûhumu teslim etmemi<br />

istiyorum." Talebelerinden bâzı âlimler dediler ki:<br />

"O evde, ondan önce kimse ölmedi. Öğle namazını kıldıktan sonra hastalanıp, ikindi ezânı<br />

okunurken ömrü tamâm oldu. Böylece iki arzusu yerine geldi. Umulur ki, üçüncü duâsı da<br />

kabûl edilmiş ola!"<br />

Şâir olup şiirlerinde Gammî mahlasını kullanmıştır.<br />

Oğlu Muhammed Çelebi de, ilim ve fazîlet sâhiplerinden olup, 1550 (H.957) senesinde vefât<br />

etti. Bunun lügat ilmine dâir Lisân-ül-Hikmet adında Arabca ve Farsça ile karışık yazılmış<br />

bir lügatı ve Mollazâde'nin Hidâye Şerhi kitabına yaptığı hâşiyesi vardır.<br />

1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.7, s.264<br />

2) Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.739<br />

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.18, 19<br />

4) Fevâid-ül-Behiyye; s.139, 140<br />

5) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.199<br />

6) El-Kevâkib-üs-Sâire; c.1, s.278<br />

7) Tâc-üt-Tevârih; c.2, s.501<br />

8) Güldeste-i Riyâz-i İrfân; s.245<br />

9) İslâm Meşhûrları <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.1, s.315-316<br />

10) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.13, s.239<br />

ALÂEDDÎN ARABÎ EFENDİ;<br />

Osmanlı Devleti şeyhülislâmlarından. Fıkıh, hadîs, tefsîr âlimi ve büyük velî. İsmi Ali, lakabı<br />

Alâeddîn'dir. Haleb'de doğduğundan, Arabî denilmiştir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1495<br />

(H.901) senesinde İstanbul'da vefât etti.<br />

Alâeddîn Efendi, ilk tahsîlini Haleb'de yaptı. Sonra Bursa'da Yıldırım Bâyezîd Medresesinde<br />

müderris olan Molla Gürânî hazretlerine talebe oldu. Yine âlimler arasında "ilim dağarcığı"<br />

nâmıyla şöhret bulan Hızır Çelebi'den dersler aldı. Bundan sonra Edirne Dârülhadîs<br />

müderrisi Fahreddîn-i Acemî'ye muid, asistan oldu. Bu sırada Şerh-i Akâid'e hâşiye yazdı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!