22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

3) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.7, s.158<br />

4) Keşf-üz-Zünûn; s.211, 1749, 2021<br />

5) El-A'lâm; c.4, s.316<br />

6) Hediyyet-ül-Ârifîn; c.1, s.726<br />

7) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.9, s.363<br />

8) Âşıkpaşazâde; s.204<br />

9) Tâcü't-Tevârih Tercümesi; c.5, s.7<br />

ALÂEDDÎN ALİ FENÂRÎ (Alâeddîn Ali bin Yûsuf);<br />

Osmanlı devletinde yetişen âlimlerin ve velîlerin büyüklerinden ve Şemsüddîn Fenârî'nin<br />

torunlarından. İsmi, Ali bin Yûsuf Bâlî bin Şemsüddîn Muhammed Fenârî'dir. Osmanlı<br />

Devletinin ilk şeyhülislâmı Molla Fenârî'nin oğlu Molla Yûsuf'un çocuğudur. Lakabı<br />

Alâeddîn olup, dedesine nisbetle Fenârî dendi. Bursa'da doğup büyüdü. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 1497 (H.903) senesinin sonlarına doğru Bursa'da vefât ettiği rivâyet<br />

edilmektedir. Dedesi Molla Fenârî'nin kabrinin yanına defnedildi.<br />

Alâeddîn Fenârî, küçük yaştan îtibâren ilimle meşgûl olmaktan çok zevk duyardı.<br />

Gençliğinde İran'a gitti. Hirat şehrindeki âlimlerden ders aldı. Sonra Semerkand ve Buhârâ'ya<br />

gidip, oradaki âlimlerden de okudu. Her ilimde derinleşti.Hattâ, kendisini orada müderris<br />

yaptılar. Sonra memleketini çok özledi ve Fâtih Sultan Mehmed Hanın ilk zamanlarında<br />

Anadolu'ya geldi.<br />

Diğer taraftan büyük âlim Molla Gürânî hazretleri, Fâtih Sultan Mehmed Hana her zaman<br />

Molla Fenârî'nin çocuklarının korunmasını belirtir ve onlardan birisinin yüce dîvân üyesi<br />

olacağını söylerdi.<br />

Alâeddîn Ali Anadolu'ya ayak basınca, durumunu Pâdişâh'a bildirdi. Âlimleri çok seven<br />

Fâtih Sultan Mehmed Han, Hocasının da sözlerini hatırlayarak onu Bursa'daki Manastır<br />

Medresesine müderris tâyin etti. Sonra da, Sultan İkinci Murâd Medresesinde vazîfelendirdi.<br />

Ardından Bursa kâdısı, en sonra da kâdıasker yaptı. On yıl bu yüksek mevkide kalarak, ilmin<br />

ve âlimlerin şerefini korudu. Pekçok âlim, onun yüksek himmetiyle, lâyık oldukları şerefli<br />

hizmetlerin zirvesine ulaştı. Bir süre sonra kâdıaskerlik vazîfesinden ayrıldı ve emekli oldu.<br />

Sultan İkinci Bâyezîd Han pâdişâh olunca, Rumeli kâdıaskerliğine getirildi. Sekiz yıl bu<br />

vazîfede kaldı. Sonra bu vazîfeden ayrılıp, Bursa'ya döndü. Burada günlerini ders okutmak ve<br />

ibâdet etmekle geçirip, Cumâ ve Salı günlerinin dışında her gün ders verir, gayretle çalışırdı.<br />

Senenin üç mevsiminde, Keşîş Dağı eteğinde, halenKadı Yaylası denilen yerde bir ev<br />

yaptırıp, orada oturmağı âdet edinmişti. Derslerini de burada okuturdu. Ancak kışın şiddetli<br />

zamânında şehire inerdi. Dâimâ ilimle meşgûl olurdu. Yatakta yatmazdı. Uyku bastırınca<br />

duvara dayanır, önünde kitap dururdu. Uyanınca kitaba bakardı. Bu kadar çok ilim sâhibi<br />

olmasına rağmen, fazla kitap yazamadı. Çünkü vakitlerinin çoğunu, kâdılık ve ders<br />

okutmakla geçirdi. Sâdece nahivde Kâfiye Şerhi'ni ve bir de, matematikte Tecnîs'in bir<br />

kısmının şerhi olan bir risâleyi yazdı. Matematik ilminin her dalında mâhir idi. Kelâm, usûl,<br />

fıkıh, belâgat ilimlerinde pek derin bir âlim idi. Akıllı, edebli ve vakûr idi.<br />

Alâeddîn Ali, tasavvuf ilmiyle uğraşmaktan da büyük haz duyardı. Aklî ve naklî ilimlerde<br />

yüksek derecelere eriştikten sonra, tasavvufta mürşid-i kâmil derecesine yükselmiş olan Şeyh<br />

Hacı Halîfe'nin huzûruna gidip, ona talebe oldu. Bu zât, Zeyniyye yolunun büyüklerinden idi.<br />

Vefâtına kadar onun yanından ayrılmadı, böylece yüksek mârifetlere kavuştu.<br />

Vakitlerinin çoğunu talebelerine ders okutmakla, ilmî mütâlaalarla geçirdi. Yüksek

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!