22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kendisinden ders alan pekçok talebe, ilim sâhibi kimseler olup, Osmanlı şehirlerinde kâdılık<br />

yaptılar. İçlerinden Şemseddîn Fenârî gibi şeyhülislâmlar yetişti. Bunlar arasından yetişen<br />

kâdılar meşhûr oldu. Târihe "Osmanlı kâdısı" mührünü vurdular. O kâdıların huzûrlarına<br />

pâdişâhlar bile edeple çıkar, karşılarında ayakta dururlardı.<br />

Alâeddîn Esved, Osmanlının namlı Kara Hoca'sı, Osmanlı Devletinin temellerini<br />

sağlamlaştırıp, askerî ve mâlî teşkilâtlarını kuran, evlât ve torunlarının da, yüz elli yıl devlete<br />

en üst seviyede hizmet etmesine vesîle olan Çandarlı Kara Halîl Hayreddîn Paşayı da<br />

yetiştirdi. Osmanlı Sultanı Orhan Gâzi, Kara Hoca'nın evine gelip, talebelerinden birini,<br />

kendisine yardımcı olmak için vermesini isteyince, Çandarlı Kara Halîl'i verdi.<br />

Bu hâdise şöyle cereyân etti:<br />

Sultan Orhan Gâzi, âlimleri, evliyâyı görüp gözeten bir zât-ı muhterem idi. O mübârek<br />

kimse, birgün Alâeddîn Esved hazretlerini ziyârete gitti. Onun mahalline vardığında,<br />

Alâeddîn Esved hazretleri nâfile namaz kılmakta idi. Orhan Gâzi, avluda bekledi. Bu sırada<br />

farz namaz vakti geldi. Orhan Gâzî ve orada bulunan Alâeddîn Esved'in talebeleri namaz için<br />

hazırlandılar. Namazın sünnetini kıldılar. İkâmet okununca, Kara Halîl imâmete geçti.<br />

Cemâata namazı kıldırdı. Alâeddîn Esved de, odasından çıkıp namaza katıldı. Namazdan<br />

sonra bir müddet sohbet ettiler. Orhan Gâzi edeble dinledi. Sonra başını kaldırıp;<br />

"Seferde ve hazerde, ahâli arasında vâki olacak hâdiselerde hükmedip, hak ile bâtılı ayırmak,<br />

şer'î hükümleri beyân etmek için bir hâkim-i samedânî lâzımdır. Talebenizden birini benim<br />

ile sefere gitmek için tâyin etseniz." deyip, merâmını arzetti.<br />

Alâeddîn Esved hazretleri Orhan Gâzi'nin bu arzusunu kabûl ettikten sonra talebelerine baktı.<br />

Herbirinin; "Ne olur beni gönderme!" diye yalvarır bir hâli vardı. Çünkü onlar, sultanlara<br />

yakın olan ulemâyı dünyâya düşkün addediyorlar, sultanların, kötülüklerine, ulemânın<br />

ilimlerini âlet etmelerinden korkuyorlardı. Ancak, Sultan Orhan öyle bir kimse değildi.<br />

Yanına ulemâyı, emretmek için değil, Allahü teâlânın emirlerini onun ağzından dinlemek<br />

için, kendisini Allahü teâlânın yasaklarına meyletmekten sakındırması için istiyordu.<br />

Kendisine kul değil, başına sultan arıyordu. Devlet sultansız, sultan ulemâsız olmuyordu.<br />

Devletin bekâsı için sultana, sultanın yanlış yola sapmaması için ulemâya ihtiyaç vardı.<br />

Alâeddîn Esved diye anılan Kara Hoca'nın talebelerinden birinin bu işi yapması lâzımdı. İş<br />

başa düşmüştü. Kara Hoca, en gözde talebesi Çandarlı Kara Halîl'i Sultan Orhan Gâzi'ye<br />

verdi. Kara Halîl de, "Memur, mâzûrdur" hükmünce, hocasının emrine uyup Orhan Gâzi ile<br />

birlikte gitti. Seferde ve hazerde, Sultana müşâvirlik, anlaşmazlıklarda hâkimlik yaptı. Yanlış<br />

yola sapanları terbiye edip, dîn-i İslâmın emir ve yasaklarının, Devlet-i âliyye-i Osmâniye<br />

içerisinde sünnet-i şerîfe uygun şekilde tatbikine gayret eyledi.<br />

Kara Hoca Alâeddîn Esved Karahisârî, sâlih ameller işledi. Allahü teâlânın nice sevgili<br />

kullarını gördü. Gecesini gündüzünü ibâdet ve ilimle geçirdi. İnsanlara hizmet etti. Herkese<br />

karşı merhametli oldu. İsteyeni geri çevirmedi. Kimseye kötü muâmele yapmadı. Herkese<br />

nasîhat etti. İnsanların doğru yolu öğrenip, Allahü teâlâya hakîkî kul olmaları için çalıştı. Her<br />

işini Allahü teâlânın rızâsı için yapar, her sözünü O'nun emrine uygun söylerdi. Uzun bir<br />

ömür sürdükten sonra, 1397 yılında İznik'te vefât etti. İznik Şerefzâde mahallesindeki<br />

türbesinde medfûndur.<br />

Kara Hoca, fıkıh, usûl ve beyânda faydalı eserler yazdı. İnâye fî Şerh-i Vikâye,<br />

Şerh-ıl-Mugnî lil-Habbâzî ve Şerh-ıl-Îzâh lil-Kazvînî adlı eserleri, ilminin üstünlüğüne,<br />

derecesinin yüksekliğine en büyük senettir.<br />

1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s. 29<br />

2) Kâmûs-ul-A'lâm; c.4, s.3168

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!