22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Herkes gitti. Acaba kalan oldu mu?" diye sordu. Bir de baktılar ki, Hamîdeddîn bir köşede<br />

kendinden geçmiş, mum karşısındaki pervâne gibi yanmış bir hâlde duruyordu. Ona<br />

dokunduklarında şöyle dedi:<br />

"Aşk elinden yandı cânım, ey Ali senden meded!<br />

Ben garîb-i bî nevâyım, ey Ali senden meded!<br />

Sen bana lutf ü keremle derdime bir çâre kıl!<br />

Şâhsın sen; ben gedâyım (dilenciyim), ey Ali senden meded!"<br />

Hamîdeddîn bunları söyledikten sonra, hocası Alâeddîn hazretlerinin ayaklarına kapandı. O<br />

da onu kucakladı ve;<br />

"Git Hakk'ın emrine canla başla tâzim et, hürmet göster ve halka müşfik davranıp onlara<br />

şefkat öğret. Bizim sırrımızı bildiğin için ona göre hareket et. Dervişlerle, âşık ve âriflerle,<br />

hakkı bilenlerle dost ol." buyurdu.<br />

Alâeddîn Ali hazretleri, Hamîdeddîn'e icâzet, diploma verdi ve Anadolu'ya gitmesini söyledi.<br />

O bu emre uyarak, yola çıktı. O sırada fitneciler; Hamîdeddîn, İran'daki sırları Anadolu'ya<br />

götürüyor diye ileri geri konuşmaya başladılar. Bunun üzerine Alâeddîn Ali hazretleri,<br />

yakınlarına;<br />

"Hamîdeddîn'in arkasından bakın. Gözden kayboluncaya kadar bakın. Eğer arkasına dönüp<br />

bakarsa, korkulacak bir şey yoktur." buyurdu. Oradakiler onun peşine düştüler. Tam gözden<br />

kaybolacağına yakın bir sırada, Hamîdeddîn dönüp arkasına baktı. Bu hareketini iki defâ<br />

tekrarladı. Gidenler onun bu hâlini görüp haber verdiler. Herkes eski düşüncelerinden<br />

kurtulup, râhata kavuştu.<br />

Alâeddîn Ali hazretleri daha sonraları Kudüs'e gitti. Çok geçmeden de vefât etti.Celvetiyye<br />

yolu, Alâeddîn Ali hazretlerinden sonra Şeyh Şah diye bilinen oğlu İbrâhim tarafından devâm<br />

ettirildi.<br />

1) Silsile-i İsmâil Hakkı; s.69<br />

2) Azîz Mahmûd Hüdâî; s.159<br />

3) Gönül Meyveleri; s.248-249<br />

ALÂEDDÎN ALİ ESVED KARAHİSÂRÎ (Kara Hoca);<br />

Velî ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimi. Asıl ismi Ali bin Ömer'dir. Alâeddîn ve Esved lakabları<br />

verildi. Kara Hoca diye meşhûr oldu. Afyonkarahisar taraflarından olduğu için Karahisârî<br />

nisbet edildi. Doğum târihi bilinmemektedir. 1397 (H.800)'de İznik'te vefât etti.<br />

İlk tahsîlini memleketi olan Karahisar'da yapan Alâeddîn Ali, daha sonra İran taraflarına gitti.<br />

Oradaki âlimlerden ve eserlerinden istifâde etti. Bilhassa Fahrüddîn-i Râzî hazretlerinin<br />

talebeleri ile yakın irtibâtı oldu. Hadîs-i şerîf, tefsîr ve fıkıh ilimlerinde yükseldi. Cemâleddîn<br />

Aksarâyî'nin ilminden de istifâde etti. Tasavvuf yolunda ilerledi. Tahsilini tamamlayıp,<br />

memleketine döndü. İznik şehrini fetheden Osmanlı Sultanı Orhan Gâzi tarafından kendisine<br />

İznik'teki bir câmide hatîblik vazifesi verildi. Böylece halkın dînî meselelerini çözmeye ve<br />

onlara vâz ve nasîhatlerde bulunmaya başladı.<br />

Daha sonra İznik medresesi müderrisi Molla Tâceddîn'in vefâtı üzerine Sultan Orhan Gâzi bu<br />

göreve Alâeddîn Esved hazretlerini getirdi. Alâeddîn Esved hazretleri burada yıllarca<br />

Osmanlı ülkesinin, dört bir yanından gelen talebelere ilim öğretti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!