22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1) Reşehât Ayn-ül-Hayât (Arabî); s.137<br />

2) Reşehât Ayn-ül-Hayât (Osmanlıca); s.258<br />

3) Nesâyim-ül Mehabbe; s.398<br />

ALÂEDDÎN ALİ ERDEBİLÎ;<br />

Celvetî yolu büyüklerinden. İsmi Alâeddîn Ali bin Sadreddîn Erdebilî'dir. İran'ın Erdebil<br />

bölgesinde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Babası gibi ilim ve fazîlet sâhibi idi. 1429<br />

(H.833) senesi Kudüs'te vefât etti. Oraya defnedildi. Kabri ziyâret mahallidir.<br />

Alâeddîn Ali, Celvetî yolu büyüklerinden olan babasının terbiyesinde yetişti. Vefâtından<br />

sonra da onun yerine geçti. Babasının ve dedesinin Celvetiyye yolunun büyüklerinden<br />

olmaları ve böyle tanınmaları sebebiyle büyük bir îtibâra kavuştu. İslâm âlimlerine ve<br />

evliyâya hürmeti ve hizmetiyle tanınan Tîmûr Han, köyleriyle birlikte Erdebil bölgesinin<br />

Şeyh Alâeddîn Ali'ye verilmesini emretti ve bu arâzide her türlü kayıttan âzâde olarak âdetâ<br />

müstakil hareket etme hakkını tanıdı. Tîmûr Han, Anadolu seferinden dönüşte sayıları<br />

30.000'e varan bir Türkmen grubunu berâberinde getirmişti. Alâeddîn Ali hazretleri bunların<br />

serbest bırakılmasını Tîmûr Handan ricâ etti. O da kabûl edip bunları serbest bıraktı. Bunların<br />

hepsi Alâeddîn Ali hazretlerinin talebesi oldular. Türkmenlerin bir kısmı Erdebil'e yerleşti.<br />

Diğer bir kısmı da Anadolu'ya döndüler. Erdebil'de kalıp bir mahalle teşkil eden Anadolu<br />

Türkmenleri, "Sûfiyân-ı Rumlu" adını taşıdılar. Tîmûr Hanın oğlu Şahruh da, 1444 senesinde<br />

Karakoyunlu hükümdârı Kara Yûsuf'a karşı 1412 senesi Mart ayı başındaki seferinde<br />

Erdebil'e gelip Şeyh Alâeddîn Ali hazretlerinin duâsını aldı.<br />

Alâeddîn Ali hazretlerinin serbest bıraktırdığı, Anadolu Türkmenlerinden olan talebeleri,<br />

güzel hizmetleri sebebiyle, Bursa'daki Osmanlı pâdişâhlarından her yıl "Çerağ akçesi" adı<br />

altında kıymetli hediyeler aldılar.<br />

Alâeddîn Ali Erdebilî'nin yetiştirdiği talebelerinin en üstünü Şeyh Hamîdeddîn Aksârâyî<br />

hazretleri oldu. İlme ve tahsîle doymayan Hamîdeddîn birçok yerler dolaştıktan sonra<br />

Tebriz'e, oradan da Hoy şehrine gelerek Alâeddîn Ali hazretlerinin sohbetlerine katıldı.<br />

Aradığını bulmanın sevinciyle;<br />

Ey sonsuz nûr hazînesi zât, kendin gibi bizi de aydınlat.<br />

Bizim değersiz bakırımızı bakış iksîrinle altın yap.<br />

Sen can cevherinin denizisin, bizi de cevher kıl.<br />

diyerek kendinden geçti. Kendine geldikten sonra da;<br />

"Esâsen benim bir şey söylememe lüzum yok. Sen gizli sırları bilirsin. Ey hâcetlerimize<br />

dâimâ sığınak olan sen! Biz hatâ edip yolumuzu şaşırdık." dedi. Alâeddîn Ali hazretleri,<br />

Hamîdeddîn'in iyi niyetle geldiğini ve muhabbet nûrunun onda parladığını görerek alnından<br />

öperek gönlünü aldı.<br />

Hamîdeddîn de; "Ey Hakk'ın nûru! "Ey sabır kurtuluşun anahtarıdır" sözünün sâhibi olan zât!<br />

Her sorunun cevâbı senin yüzünden alınmakta ve öğrenilmektedir. Her zorluk seninle<br />

halledilmekte ve her müşkül seninle yenilmektedir. Sen gönlümüzde olan her şeyin<br />

tercümanısın. Ayağı çamura batanın sen elinden tutarsın." dedi.<br />

Birbirleriyle bir zaman görüşüp konuştular. Daha sonra diğer dervişlerin toplanmasıyla<br />

sohbet ve zikre başlandı. Dervişler ilâhî muhabbet içinde kendilerinden geçmiş olarak<br />

dağıldılar. Alâeddîn Ali hazretleri;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!