22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ayrıca devrinin büyüklerinden sayılan Mutarrif bin Şıhhîr, Hasan-ı Basrî ve babası Ziyâd bin<br />

Matar'dan da hadîs rivâyet etti. Katâde, Matar el-Verrak, Cerîr bin Hazîm gibi hadîs<br />

âlimlerine hadîs okuttu.<br />

Alâ bin Ziyâd hazretleri devamlı ibâdetle meşgûl olur ve Allahü teâlânın korkusundan çok<br />

ağlardı. Talebelerinden meşhûr hadîs-i şerîf ve tefsîr âlimi Katâde'nin bildirdiğine göre çok<br />

ağlamaktan gözlerine perde inmişti.<br />

Alâ bin Ziyâd hazretleri ayakta duramayacak hâle gelinceye kadar namaz kılar ve oruç<br />

tutardı. Bu sebeple sık sık görüştüğü Hasan-ı Basrî hazretleri kendisine; "Allahü teâlâ sana bu<br />

kadarını emretmemiştir." deyince; "Belki bana Allahü teâlâ merhamet eder düşüncesiyle<br />

yapıyorum." diye cevap verdi.<br />

Alâ bin Ziyâd hazretleri önceleri zengin idi. Sonradan bütün servetini Allah yolunda fakirlere<br />

dağıttı, kölelerini âzâd etti. Günde az bir gıdâ ile yetindi. Dünyâ işleriyle meşgûl olmayıp<br />

kendisini tamâmen ibâdete verdi.<br />

Alâ bin Ziyâd hazretleri birgün, halka Cehennem azâbının çok şiddetli olduğunu anlatıyordu.<br />

Bu sırada oradakilerden biri;<br />

"Bu, insanları ümitsizliğe düşürmek değil midir?" diye sordu. Alâ bin Ziyâd hazretleri ona;<br />

"Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Ey (günah işlemekle) nefislerine karşı haddi aşmış<br />

kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyiniz." (Zümer sûresi: 53) "Bütün haddi aşanlar<br />

(müşrikler) da cehennemliktirler." (Mü'min sûresi: 43) buyururken, ben insanları nasıl<br />

ümitsizliğe düşürebilirim. Fakat çok kimseler kötü amellerine rağmen yine de Cennet'le<br />

müjdelenmeyi arzu ediyorlar. Allahü teâlâ Muhammed aleyhisselâmı kendine itâat edenleri<br />

Cennet'le müjdelemek, karşı gelenleri de Cehennem azâbı ile korkutmak için göndermiştir."<br />

buyurdu.<br />

Alâ bin Ziyâd hazretlerinin sık sık söylediği sözlerinden biri: "Herkes, kendinin ölmek üzere<br />

olduğunu ve bu sırada Rabbinden günâhlarının af ve mağfiret edilmesini istediğini, Rabbinin<br />

de affettiğini düşünmeli, sonra ibâdet ve tâattan geri durmamalıdır."<br />

1) Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c.7, s.217-218<br />

2) Hilyet-ül-Evliyâ; c.2, s.242, 249<br />

ALÂEDDÎN ÂBİZÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi Muhammed bin Mü'min Âbizî, lakabı Alâeddîn'dir. Kûhistan'a<br />

bağlı Âbiz köyünde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1486 (H.892) senesinde vefât etti.<br />

Kabri, Herat'ta Sa'deddîn-i Kaşgârî hazretlerinin kabri yanındadır.<br />

İlk zamanlarda Afganistan'ın kuzeybatısında bulunan Herat beldesinde zâhirî ilimleri tahsîl<br />

etmekle meşgul iken, evliyânın büyüklerinden Sa'deddîn-i Kaşgârî hazretlerini tanıdı. Bu<br />

zâtın ruhlara hayat veren tesirli sohbetlerinde yetişti. Bir ara zâhirî ilimleri okumaya devâm<br />

etmekle bırakmak arasında kararsız kaldı. Bu düşünceler içinde şehirden dışarı çıkıp, Emîr<br />

Fîrûz Şah Medresesine giderek içeri girip mescidin mihrabına oturdu. İçeride kimseler yoktu.<br />

O esnâda;<br />

"Ey Alâeddîn! Kavuştuğun zâtın sohbetine devâm eyle. Râhat ve huzura kavuş." diye bir ses<br />

duydu. Bu sözden, zâhirî ilimlerle bu kadar meşgûl olmasının kâfî geldiğini, bundan sonra<br />

bütün gayreti ile tasavvuf yolunda ilerlemeye çalışması gerektiğini anladı. Dışarı çıkıp<br />

giderken, evliyâdan Necmeddîn Ömer isimli bir zâtın bulunduğu köye vardı. Köyde o zâtı<br />

gördü. Gönlünden;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!